onlari cok seviyorum.
|
Başım çatlıyordu.
Gece boyunca düşüncelerimin esiri olmuş, hemen yanımda sessiz nefes alışverişleriyle varlığını bana hatırlatan esmer sevgilimin aksine uyuyamamıştım.
Uyumak düşüncelerimden kurtulmamın güzel bir yoluydu.Uyuyunca geçerdi, yani sanırım.
Fakat gece yarısında başlayan düşünme serüvenim ardı arkası kesilmeyen hastalıklı fikirlerle yüreğimi sarmalamış, stresten midemin bulanmasına neden olmuştu.
Her ne kadar üstünden birkaç günde geçse de maçta olanları unutamıyordum.
Böyle olayların yaşanmasının normal olduğunu hatırlatıp duruyordum kendime fakat bu seferki beni epey derinden etkilemişti.
Öyle ki normalde hislerimi başkalarına açmak beni zorlasa da Dusan'a hemen her fırsatta anlatmıştım kendimi, o gün yüzünden hissettiklerimi.Belki de bunun nedeni karşımdakinin o olmasıydı.
Beni dinlediğini, anlamaya çalıştığını ve anlayabildiğini biliyor olmanın verdiği rahatlıkla kendimi ona açıyordum.Bütün güven problemlerimi aşıp koşulsuz sığınabileceğim tek kişiydi.
Tüm gecemi işgal eden bu hüzünlü gerçeklik, aklıma yanımda yatan kavruk tenli sevgilimi getirdiğinde ona bakmadan edemedim.
Dusan Tadic, benim sevgilimdi.
Bu başka bir gerçekliğin kapısını araladığında yanımda yatan adama doğru eğilip parmaklarımla saçlarını okşamaya başladım.
Yumuşak tutamları avuç içimi gıdıklarken daha da sokuldum bedenine.
Esmer teninin yaydığı sıcaklığın bende yarattığı güven hissini seviyordum.Sabah olduğunda, tüm gece boyunca sadece bir iki saat uyuyabilmenin etkisiyle son derece sersemdim.
Şakaklarım zonkluyor, alnımın gerisinden gelen bir ağrı tüm vücudumu hareketsiz kılıyordu.
Dusan'ın yanımdaki vücudunun ağırlığının azaldığını, yatağın hareketlendiğini hissetmemle kapattığım gözlerimi araladım."Günaydın." dedi yeni uyanmış olduğu belli, boğuk sesiyle karnımı kasarak.
Gözlerini bir çocuk gibi ovuşturduğunu gördüğümde tebessüm ettim.
Gece sevdiğim saçları birbirine girmiş, karışmıştı.
Dünkü öpüşmemizin izlerini taşıyan dolgun dudakları bir hayli şiş duruyordu."Günaydın aşkım." diyerek oturduğum yerde doğruldum.
Birkaç kere esnedi, sonrasındaysa ayılmaya başlamış olacak ki keskin bakışları yüzümü buldu.
Onun karşısında çıplak kalmışlığım vardı fakat ilk kez bu kadar utandığımı hissettim.
Göz bebeklerine işleyen koyulukla her bir ayrıntımda gezindi bakışları.
Bu saçma anın getirisiyle dişlediğim yanak içlerim acımaya başlamıştı."Sen gece uyumadın mı?" diye sordu fakat ses tonunda cevabını vermemin gerek olmadığını belli eden bir netlik vardı.
Ayrıca sinirlendiğini de görebiliyordum."Uyku tutmadı ki." dedim sessizce.
Kendi kendine bir şeyler homurdandı fakat Sırpça olduğunu anladığım sözcükler yalnızca endişemin artmasına sebep oldu."Umarım bana küfür etmiyorsundur." dudaklarımı büzerek konuştum.
"Henüz çok gencim, bu kadarı ağır gelir."Duraksadı.
"Sana değil, sana bunları hissetirenlere küfür ediyordum canım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
as you are
أدب الهواةferdi, kendisi ve takım arkadaşı hakkında yazılan bir hayran kurguya denk gelir. *** bu hikayedeki tüm karakter ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur.