15

2.5K 446 217
                                    

İlkut elindeki sarı bezle tezgahı hayatı buna bağlıymışçasına silerken bir nebze de aklındaki korkunç düşünceleri silmeye çalışıyordu o an. Çalıştığı kafe şansına o gün bomboştu da, şu ufak tefek işlerini hallettikten sonra arka bahçede sessizce macha'sını içen arkadaşının yanına gidebilirdi.

Hayatında Çiçeksu'yu hiç böyle görmemişti. Çok kötü zamanlarına tanıklık etmişti kızın. Ailesi tarafından reddedilirken de yanındaydı, her akşam yeniden doğmak için kendine sözler verirken de. Her seferinde elinden tutup yanında olduğunu belirtse de şu anki durumda kendisi de ne yapacağını bilemiyordu. Aklında sadece Hazal, Hazal'ın bebeği, silahlı adam ve Gürcan vardı.

Tezgahı güzelce sildikten sonra bezi yıkayıp dikdörtgen şekilde tezgaha koydu ve ellerini gelişigüzel önlüğüne kurulayıp patronunun yanına gitti. Normalde böyle isteklerde bulunmadığı için ve kafe gerçekten boş olduğu için adam İlkut'un arkadaşının yanında oturmasına izin vermişti. Günlük kahve istihkakından hızlıca kendisine de hazırladı ve koştur koştur dakikalardır aynı şekilde oturup uzakları izleyen arkadaşının karşısına kuruldu.

"Çiçeksu."

O kadar yorgun gözüküyordu ki arkadaşı, kendisini zaten hissetmiyormuş gibi daha da bok gibi hissetmişti. Hazal ve Gürcan bir süredir hayatlarındaydı ikisinin de. İletişimleri olmadığında giydiklerinin, gördüklerinin dedikodularını yapıp şakadan sevgili oldukları hayalini kursalar da banyoları kendi banyolarına çökmüştü ve iki grup da birbirini tanıma fırsatı yakalamıştı. Tanımaları iyi mi olmuştu, kötü mü olmuştu bilmiyorlardı. Sadece zaten yeterince dert dolu hayatlarına daha büyük dert sokmalarının paniğini yaşıyorlardı.

"Sigara versene." Çiçeksu başını salladı ve sigarasından İlkut'a uzattı. İlkut Marlboro Touch Blue'yu dudaklarının arasına sıkıştırmış, öne uzanıp kendi sigarasını Çiçeksu'nun sigarasıyla ateşlemişti.

"Sana sormadan bir şey yaptım." En yakın arkadaşının koyu kahverengi gözleri bahçenin girişine kaydığında İlkut anlamsızca önce kızın suratına, ardından da hızlıca arkasına göz atmıştı. Bahçeye giren Gürcan'ı görünce istemsizce vücudu kasılıp kaşları çatıldı.

Eğer İlkut'tan izin alsaydı kız, inat arkadaşının kesinlikle izin vermeyeceğini biliyordu. Emri vaki bir şekilde Gürcan'a mesaj atıp kafenin konumunu yollamıştı. Adamın da işleri erken bittiğinden hemencecik iş yerinden sıyrılıp kafeye gelebilmişti.

Yakışıklı suratında inanılmaz bir yorgunluk taşıyordu o da. Hep var mıydı bu yorgunluk, yeni mi oluşmuştu yoksa çok iyi mi saklamıştı şimdiye dek ikiliden ikisi de anlamamıştı. Yemyeşil güzel gözlerin altı uykusuzluktan morarmış, bembeyaz teni sanki şeytan görmüşçesine daha da beyazlamıştı. Bir şey yiyip içiyor, düzgün uyuyor gibi hiç gözükmüyordu adam. Bu görüntüyle kalbinin sızlamasına nefret etti İlkut. Neyin ne olduğunu bilmeden, adamı tam tanımadan aşık olmasından gerçekten nefret etmişti.

Gürcan bomber vintage deri ceketini çıkardı ve boş sandalyeye astı. Kiremit rengi atkısı o kadar güzel olmuştu ki yeşil gözleriyle, İlkut böyle bir kriz anının içinde olmasalardı yüzde yüz bu görüntünün fotoğrafını çekerdi. Kalın sesiyle bir merhaba mırıldandı adam ve ceketini astığı sandalyeye rahatsızca kendisini yerleştirdi. İki çocuğun da yüzüne bakmıyor, masada kavuşturduğu ellerini seyrediyordu.

"İçer misin Gürcan?"

Çiçeksu kibarlıktan sigara paketini adamın önüne ittiğinde Gürcan başını olumsuzca salladı. Sigaradan nefret ederdi. Eğer bunu ikiliye söylese ikilinin onca şeye rağmen sigara içmeyeceğini bildiğinden düşüncesini içinde tuttu. Konuya nasıl başlayacağını bilememişti.

operasyon komşu avı [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin