Bölüm 8

1K 11 9
                                    

Cemil'in yanından hızla ayrılırken şirketin bir müşteriyi kaybetmesinden sorumlu olabileceğim düşüncesiyle korkudan titriyordum. Saat daha on iki bile olmamıştı ve hafta sonundan kalan iyi hislerim çoktan buharlaşmıştı. Öğle molasından önce BT uzmanlarından biri posta kutumun ayarlarını düzenleyip hiçbir mailin spam'e düşmemesini sağlamıştı. Cep telefonuma da şirketin mailini ayarladı. Böylece ofis dışındayken de mailleri görebilecektim.

Kısa bir süre sonra Cemil, Sami ile öğle yemeğine çıkıp her şeyi düzeltmeye çalışacağını söyleyerek ofisten ayrıldı.

Geri döndüğünde saat 4'ü geçmişti. Öğle yemeğinde birkaç kadeh içki içtiği, yüzünün hafifçe kızarmış olmasından belliydi.

Bana baktı, yüzümde utanmış bir ifade vardı, ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Bana gülümsediğini gördüm ve minnettar bir şekilde işime döndüm.

O akşam yaptığım tek şey akşam yemeğini hazırlamak, kocamı kısa bir sohbet için aramak ve günün olaylarından dolayı stresli bir şekilde erken yatmaktı.

Ertesi sabah yine siyah pantolon ve yüksek belli bir bluz giymeyi tercih etmiştim., Patronun uyarısını anımsayıp ceketi evde bıraktım. Salı günü haftalık yönetim toplantısının günüydü ve bunu dört gözle beklemiyordum.

İşyerime vardığımda Cemil'in arabasının park yerinde olduğunu fark ettim ve masamda yerimi almak için hızlandım. Saat 10'da Yönetim Kurulu odasındaki ekibe katıldım ve Cemil'in yanına oturdum.

Önceki haftanın tutanaklarını kısaca özetledikten sonra, ekibin her biri kendi işleriyle ilgili rapor vererek toplantıya başladılar. Tuna aylık rakamlardan bahsederken Cemil'in önce pantolonuma, sonra bana bakıp fısıldadığını işittim.

"Hala bacaklarını saklıyorsun."

Şaka yapıyor, aramızdaki dünden kalma gerilimi azaltmak için böyle konuşuyor diye düşündüm. Yüzünde bir gülümseme görmeyi umarak ona baktım ama dikkatini tekrar Tuna'ya vermişti.

O tek cümleden sonra bana başka bir şey söylememişti. Toplantı öğlene kadar sürdü. Toplantının tutanaklarını yazdım ve incelemesi için e-posta ile Cemil'e gönderdim. Kısa bir süre sonra Cemil beni odasına çağırdı.

"Lidya, Tuna'nın bunu söylediğini hatırlamıyorum," önündeki kağıtta bir cümleyi işaret ediyordu.

Hangi cümleden bahsettiğini görmek için onun tarafına doğru yürüdüm. Kâğıda bakmak için eğildiğimde, bana baktı. Nefesini yanağımda hissettim. o kadar yakındık.

Neredeyse hiç dekoltem görünmese de, dar siyah bluzun içindeki kocaman göğüslerimin görüntüsü çok cüretkardı. Oraya baktığının farkında varınca doğruldum.

"Evet, kesinlikle bunu söyledi, notlarımı getirebilir miyim?"

"Gerek yok, duyduysan söylemiş olmalı, belki de dikkatim dağılmışken söylemiştir."

Nasıl cevap vereceğini bilemediğim için sessiz kaldım.

"Neden pantolon giymeyi seçtiğini sorabilir miyim? Emel sana giysiler almadı mı?"

"Ne aldığımızı bilmediğinizi söylediğini sanıyordum."

Yüksek sesle güldü, "Emel etek giymenizi tercih ettiğimi biliyordu, asla pantolon almazdı. Sen neden aldın?"

"Pantolonla daha rahat hissediyorum, hepsi bu."

"Ama neden harika bacaklarını saklamak istiyorsun?"

"Bacaklarım özel bir şey değil ve erkeklerin bana bakmasından rahatsız oluyorum."

"Ama neden Lidya, her çekici kadın erkeklerin kendisine hayran kalacağını bilir, bakmakta yanlış bir şey yok, değil mi?"

Kocamın PatronuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin