Bölüm 9

980 8 18
                                    

Gece fazla çay içersem uykum kaçıyordu. Bu gece de bir demlik çayı tek başıma bitirmiştim. Zaten kafamda da bir sürü sorun vardı. Bir türlü uyku tutmadı. Yatakta dönüp durdum. Ve sonunda geçen geceki gibi rahatlamazsam uyuyamayacağımı anladım.

Artık kendimi okşamaktan korkup utanmıyordum. Pijama olarak kullandığım tişörtümü ve şortumla beraber külotumu çıkarıp tamamen çıplak kaldım. Yüzükoyun uzandım ve bir yandan bedenimi yatağa sürterken diğer yandan vadimi parmaklamaya başladım.

Cemil'le yaşadıklarımı hayal ettim. Tam bir salak gibi ona arkamı dönmüştüm o da şakayla karışık kalçamı okşamıştı. Okşamanın orada kalmadığını, sürdüğünü düşledim. Elimi çıplak kalçama kaydırıp okşarken onun güçlü elinin orada gezindiğini hayal ettim.

Cemil beni kucağına oturtuyor, acele etmeden bluzumun düğmelerini açıp kenarları dantelli siyah saten, yumuşak sutyenimi de aşağı kaydırarak, göğsüme dayıyor ağzını. Onun ağzını, dilini hayal edip parmak ucumu emerek ıslatmış, mememi okşamaya başlamıştım.

Cemil'in ensesinden tutup başını göğsüme bastırıyorum. Bir göğsümü emerken diğerini avuçlamış yumuşak bir top gibi sıkıştırılmakta. O hayalle ben de mememi sıkıp okşuyorum ama güçlü bir erkek elinin verdiği duyguyu hissedemeyeceğimi biliyorum.

Mememi emerken ucunu da dudaklarının arasında sıkıştırıyor, dişlerinin arasına alıp yine nazikçe ısırıyor. Koyu pembe renkli meme uçlarım bu hayalle daha önce hiç olmadığı kadar dik ve sertleşmiş. Memelerinden bütün vücuduma bir sıcaklık yayılıyor. Büyük memeli olmanın faydasından yararlanıp mememi alttan tutup dilimi ucuna uzatmayı, yalamayı başarıyorum.

Hayalimde dudaklarımın arasına Cemil'in dilinin girdiğini hayal ediyorum. Ağzımda dolaşan bir erkeğinin dilini hayal etmek bile beni çılgına çeviriyor. Onun yerinde başka bir şey, o uzun ve sert kama olmalıydı diye düşünüyorum. Aslında o kamanın olması gereken yeri biliyorum. Elimi önüme kaydırıp ıslanıp kayganlaşmış vadimi okşuyorum.

Artık hiç çekingen değilim, korkmadan orta iki parmağımı içeri kaydırıp kalçamı çalkalamaya başlıyorum. Parmaklar vadimin derinliklerine giriyor ama bir kamanın verebileceği hissi vermiyorlar. İçimde kocaman bir kama olmalı. Derinliklerime girmeli, girip girip çıkmalı ve beni hazdan delirtip doruğa ulaştırmalı.

O anda Nalan'ın anlattıkları geldi aklıma. Galiba bir vib alsam iyi olacaktı ama havuç ya da salatalık da olur demişti.

Yataktan fırlayıp mutfağa, buzdolabına koşmuştum. Sebzelikte havuç ararken bir an kararsız kaldım. Havuçlar küçüktü ve uçları yuvarlaktı. Aslında kama yerine koymak için çok uygun bir boyda 14 - 15 cm kadardılar. Ama hayalimdeki kama bu kadar küçük değildi. Cemil'inki çok daha uzun ve kalın olmalıydı. Büyükçe bir salatalık daha uygundu. Tam salatalığı avuçlamış elimle kontrol ediyordum ki arkamdan gelen Ceylan'ın sesiyle irkildim.

"Anne burada ne yapıyorsun? Üstelik çıplaksın!"

"Susamıştım" demiştim ama inandırıcı olamadığımı biliyordum, çünkü kocaman salatalık hala elimdeydi. Salatalığı sebzeliğe koydum, su şişesini dolaptan aldım.

Ertesi sabah kalkmakta çok zorluk çektim ve kızımın gözünde ikinci kez rezil oldum. Çünkü uyuyup kaldığım için işe gitme saatini kaçırmıştım. Hemen bir etek ve beyaz bluz seçtim. Hızlı bir makyaj yaptım ve şans eseri mesai başlamadan işte olmayı başardım.

Bir saat kadar geçtikten sonra telefonum çaldı ve Cemil arıyordu.

"Merhaba Patron."

"Merhaba Lidya, sadece bugün ofise gelmeyeceğimi söylemek için aradım, Sami ile golf oynayacağım."

Kocamın PatronuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin