Bölüm 11

870 7 4
                                    

O akşam hastaneye gidince Bilgin'e Emel'in Günü'nden bahsettim. Bilgin, Emel'in ayrılmasına rağmen bu etkinliğin devam etmesine şaşırdığını söyledi. Ona neden daha önce etkinlikten hiç bahsetmediğini sordum. Bu etkinliğe hiç katılmadığını, çünkü bir sekreteri olmadığını, yardıma ihtiyacı olduğunda diğerlerinin sekreterlerinden birini kullandığını söyledi. Bilgin haklıydı altı müdür için ben dahil dört sekreter vardı.

"Gitmeme izin verir misin?"

Bana baktı, bunun için sabırsızlandığım belliydi ama öyle görünmemeye çalışıyordum. Geçmişte bazı müdürlerin akşamları genç sekreterlerle biraz eğlendiklerine dair hikayeler duymuştu, onlardan söz etti.

"Eğer gitmek istiyorsan tabii ki gidebilirsin" diye sözünü bitirdi. Ama tonlamasından gitmemi istemediği belliydi.

"Gitmek istiyorum sevgilim, neden gitmeyeyim?" diye tepkimi gösterdim. Cevap vermeyince ona baktım, ama bakışlarından bir anlam çıkaramadım, "Sanırım gerçekten gitmem gerek, gitmemek Emel için kabalık olur" diye ekledim.

Bilgin yine cevap vermemişti, susmak onaylamaktır, izin verdiğini kabul ettim. Sesimi çıkarmadım.

O gece telefonda Emel'in Günü'nü Kankam Nalan'a anlattım. Giyim konusunda fikrini aldım.

"Kızlar o gün ne giyeceklerini konuşuyorlardı. Ne giyebileceğim hakkında hiçbir fikrim yok. Demode giysili yaşlı anne gibi görünmek istemiyorum," diye ekleyip gergin bir şekilde güldüm.

"Lidya biliyorsun ki asla öyle görünemezsin. Geçen yıl düğünde giydiğin o güzel kırmızı elbiseyi giysene. Harika görünüyordun."

Düğünde çok çekici olduğumu ve çok fazla göğüs ve bacak sergilediğimi biliyordum. Ayrıca birçok erkeğin bana gösterdiği ilgiyi ve hayranlık dolu bakışları da hatırladım. Cemil ve diğer müdürlerin bana bu şekilde hayranlık duymasını isteyip istemediğinden emin değildim.

"O giysi çok fazla olmaz mı, dekoltesi çok geniş ve eteği biraz kısa, bunu iş arkadaşlarımın önünde giymek isteyip istemediğimden emin değilim."

"Aşkım, karar senin. Kendini bakışlardan rahatsız hissetmeni istemiyorum ama yaşlı ve eski kafalı hissetmeni de istemiyorum." Şimdi gergin bir şekilde gülen Nalan'dı.

"Deneyeceğim ve uygun mu diye bakacağım," diye konuyu geçiştirdim. Günümüzün nasıl geçtiği hakkında biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapattık.

Yatmadan önce elbiseyi denedim, hala iyi olduğunu gördüm. Ama çok fazla göğüs gösteriyordu ve akşam için gerçekten uygun olup olmayacağını merak ediyordum. Diz üstünde eteği olan, ince kumaşlı bir elbiseydi ve Emel'le aldığımız yüksek topuklu kırmızı ayakkabılarla bacaklarım daha uzun ve güzel görünüyordu.

Ertesi gün işyerinde, tek konu Cuma gecesiydi. Patron yine ortada yoktu ve nerede olduğunu, işe gelip gelmeyeceğini bildirmemişti. Öğleden sonra Cemil'in ofisinde bazı evrakları doldururken özel hattı çaldı. Cevap verip vermemem gerektiğinden emin değildim, Patron arıyordur, önemli bir şey olabilir diye telefonu açtım.

"Merhaba, Diler Limited."

Hattın diğer ucunda bir süre sessizlik oldu, sonra bir kadın sesi, "Merhaba, Cemil'le görüşebilir miyim lütfen. Özel hattını aradığımı sanıyordum."

"Ben sekreteriyim. Bugün burada değil. Yardımcı olabilir miyim?"

"Tamam, sanırım onu cep telefonundan aramalıydım. Kartını vermişit, bu numara üstte yazılı, alttaki de cep numarası olmalı."

Bu kadının kim olduğunu çok merak etmiştim, bu zamanda kimse normal hattan aramazdı. "Onun için bir mesajınız varsa alabilir miyim?" diye sordum.

Kocamın PatronuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin