7.Bölüm

632 47 60
                                    

Bölüm şarkısı: Childish Gambino - Heartbeat

Çok mutsuzum ama sizin için yine de bölüm yazdım. Bizimkiler yine aynı takımda değiller ya valla gebereceğim artık. He bu arada ben mangal bölümü yazdıktan sonra bizimkilerin reelsleri salmasına ne diyorsunuz...(Bilsem daha hoş şeyler yazardım muheheheh ;} )

Benim haftalık dua sırası belli oldu.
1) Aynı takımda olmaları için dua (Olmadı)
2) Düello yapmaları için dua
3) Düello olmazsa arka arkaya olsunlar duası
4) İkisi de potaya düşsün yan yana otursun duası (üzgünüm)
5) İkisi potaya düşmezse son kısımda yukarı çıktıklarında birbirlerini tebrik etsinler duası
6) İkisinden biri potaya girdiyse çıktığında odaya girdiğinde sarılma duası
7) Tüm her şey geri teptiği için artık pazartesi olsun diye ağlama duası

Neyse size iyi okumalar ben depresyondayım.

Onur eline telefonu alıp havada sallarken yüzünde garip bir gülümseme ile Muratcan'a bakarken konuşur. "Muratcan kanka bunu açsan iyi olur."

Muratcan tabağını bırakıp hızla geldiğinde arayan ismi görmesiyle kaşları çatılır ve salon kapısından eve girip gözden kaybolur.

Ve bir daha da gecenin kalan yarısında ortaya çıkmaz.

Kızlarla artık geç oldu diyip kalktığımızda hızlıca eve gidip hızlı bir duş almıştı. Kendini yatağa atarak yorgunluğun verdiği uyuşuklukla hızlı bir şekilde düşünmeden uykuya dalar.

&

Cumartesi günü potaya gelecek son kişi de belirlendikten sonra pota günü gelip çatmıştı.

Sakin hissediyordu...Ama yine de yaratıcılık için şu an aklına bir fikir gelmiyordu. Sanki ikinci tura kalacakmış gibi hissetse de kötü duyguları kafasından uzaklaştırdı. Elenmeyecekti. Hikayesini yarım bırakıp hiçbir yere gitmeyecekti.

40 dakikalık yorucu bir turun ardından tahmin ettiği gibi yaratıcılık turundan yukarı çıkamamıştı. En azından Nevzatla son dörtte yarışmayacağı için iyi hissediyordu.

Son dörde Çağlar, Akın ve Zübeyde abla ile birlikte kalmıştı. Mehmet şefin tabağını gördüğünde yapacağını hissetmişti. Her şeyi dikkatlice not almıştı. Tek korktuğu ve dikkat etmesi gereken element jeldi.

İlk yirmi dakika yukarıdakilerin bakışları altında çalışmak biraz gericiydi. Son yirmi dakika stüdyodaki sessizlik içinde çalışmayı daha çok seviyordu. Dolaba attığı jelini kontrol ettiğinde jelin tutmadığını gördüğünde biraz eli ayağına dolanmıştı. Fakat sonra derin bir nefes alıp yeniden jeli yapıp dolaba attı. Bu sefer olacağını biliyordu. Agar agar'ın miktarını bu sefer titizlikle ayarlamıştı.

Ve tahmin ettiği gibi de oldu. Şefin tabağına en yakın yapan kişi kendisi olmuştu, mutlu bir şekilde şeflerine teşekkür ettikten sonra karanlık koridorda arkadaşlarının onu beklediği yere doğru ilerledi.
Umarım bir gün bu karanlık koridorda içeride onu teselli etmeyi bekleyen arkadaşlarına giderken kullanmazdı. Tam tersi o şef ceketlerinin içinde şampiyon olmak için çalışmak istiyordu.

İçeri hafif tempolu bir şekilde girdiğinde Beril ona koşarak sarıldı. Sanırım onun kaptanlığında potada olduğu için biraz sorumluluk hissetmişti ona karşı.

Kızlara gülümseyip sarılırken gözünün ucundan Muratcan'ın en son ayağa kalktığını fark eder.

Hah...Ne bekliyordu? Onca videodan rahatsız olduğunu zaten belli etmişti. Şimdi onu teselli etmek için ilk ayağa kalkacağını falan mı beklemişti? Ne kadar da salaktı...Kendini artık bu toz pembe hayal dünyasından çıkarması gerekiyordu.

Oui Chef! (BeyMur)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin