(19) İlk öpücük

71 3 0
                                    

Arkadaşlar yıldıza dokunun ki bölümler hızlı gelsin. .

Gece' den

Gece arkadaşının sunduğu teklifi geri çevirmemiş kendisi için en iyi kararın bu olduğuna karar vermişti. Zaten artık dönmek gibi bir düşüncesi yoktu Karan yada düşmanları rahat vermezdi. Sevdiği işi yapmasına bile engel olan bi manyak vardı.Sessiz sakin burada yaşamaya kendisini hazırlamıştı.

Büyük bir iş merkezinin önünde durduk. Buğlemle araçtan indik. Arabayı kapıda bekleyen görevliye teslim ettik. Başımı kaldırıp binaya göz gezdirdim binanın her yerinin siyah camdan olması göz alıcıydı. Daha çalışmadan Sevmiştim burayı. 

Evet gerekli işlemleri Buğlem halletmişti. Sanırım İstanbul'u özlemişti herşeyi hızlıca halletmek biran önce beni işlerin başına koyup gitmek istiyordu. Hak veriyordum ona insan sevdiği yerde mutluydu ve nerede mutluysa onun vatanı orasıydı.

Keşke bende dönebilseydim evime işime hiç karşılaşmamış olsaydık Karanla tek düşündüğüm işlerim ve kardeşim olsaydı. Kardeşim hala oradaydı garip bir şekilde ona birşey yapmamış hatta rahat olması için uğraşmış hatta ve hatta kendi şirketinde staj yapma fırsatı sunmuş,kafasında yine neler dönüyor bilmiyorum ama kardeşimin o adamdan uzak durması için hergün saatlerce dil döküyorum. Zaten ona gitmeyeceğini bilsem de genç işte diyerek birçok senaryo kuruyordum kafamda, bu manyak yüzünden iyice paranoyak olup çıkmıştım.

Şirkete adım atmamızla kendime gelmek adına kafamı sağa sola salladım artık düşünmek istemiyordum. Asansöre bindik ve Buğlem 24. Kata çıkmamız için sayıya dokundu. Kata geldiğimizi belli eden dink sesinden sonra masasında oturan kıza doğru yaklaştık
"Hoşgeldiniz Buğlem Hanım " diyerek gülümsemiş sonra bana bakarak "Sizde hoşgeldiniz " diyen orta yaşlarda olduğu belli olan fakat gayet bakımlı,sarışın ,saçları dağınık topuz ,gözleri hafif çekik yaşını güzel taşıyan bir bayan gördüm.Ben hoşbulduk derken Buğlem hafif başını eğerek "Bize şekerli iki kahve tatlım " diyerek kahverengi büyük bir kapıdan içeri adımladı bende onu takip ettim .

Odada bir masa ve üstünde yıkılmış deste deste kağıtlar görmeyi beklemiyordum. Masasının karşısında duran krem tonlarında deri koltuğa kendimi bıraktım. Bu oda çok büyüktü fakat yine duvar yerine camdan oluşuyordu dışardan farketmemiş olmam tuhaftı.

İçeride camlarla ayrılmış  görünen bir oda vardı orası ihtişamlı bir masa ve siyah deri koltuklardan oluşuyordu hemen karşı karşıya olmamız orada Buğlemin çalışacağını düşündürse de odanın tarzı erkek için daha uygundu.
Köşede duran siyah içki dolabı onun yanında duran siyah kitaplığın içinde dosyalar ve kitaplarla dolu çok düzenli ve temiz bir görüntü vardı. Daha çok sert , keskin bir havası vardı.

Elimle karşı masayı göstererek konuştum.  "Çok değişik bir dizayn değil mi ? Mahremiyet alanı kısıtlı biraz sen gittikten sonra orada çalışacağım kişiyi mutlaka sevmem gerek yoksa mesai bitmek bilmez "diyerek alayla gülümsedim.

"Merak etme dışardan görünmez camları duvar gibi düşünebilirsin ." diyerek iç çekti bir es vererek konuştu.
"Umarım seversin yoksa hayatın zehir olur " hala işimden mi bahsediyorduk

Tuhaf konuşması gözümden kaçmamıştı. Konuyu değiştirmek ister gibi "Gel hadi sana iş yaptığımız kişilerle ilgili kısa bir tanıtım yapayım " dedi keşke demeseydi tam tamına 5 saat süren bu tanıtım içimden geçmişti yeni açılan bir şirkete göre oldukça fazla iş ,sözleşme ve dava vardı. Anlaşılan diğer şirketteki bütün işi buraya taşımışlardı.

Sonunda dinlendirici gözlüklerimi gözlerimden çıkarıp masanın üstüne savurdum. "Buğlem yeter ! sözleşmelerle zehirlenmek üzereyim hadi gidip birşeyler yiyelim açlıktan öleceğim yoksa " öğle arası atıştırmalık birşeyler yemiştik ama fazla yiyememiştim işe odaklandığım zamanlar pek yemek yiyemiyordum. Üstelik ilk iş günümdü! Biraz heyecan yapmaya hakkım vardı!! Şirketin diğer katlarını sonra dolaşmaya karar vermiş ve şirketten çıkmıştık.

Bu kadar çalışmaya beni ünlü bir mekana getirmişti çocuk kandırıyordu.

"Gece ilk günden biraz fazla üstüne gittim sanırım özür dilerim işlerin çok kayılması yüzünden bende kendimi kaptırmış bulundum tabi bide biran önce gitmek istiyorum evimi özledim " dudak bükerek konuşması onu masum göstermiyordu aksine yapmacık durmuştu.

"Canımı okumandan anladık canım orasını"diyip güldüm üstünde fazla durmadım.

Yemeklerimizi söylemiş yemeye başlamıştık ta ki  gördüğümle lokmamın boğazımda kalana dek !! Gözlerimi mekanın girişinden alamıyordum üstüne birde nefes alamıyordum .Buğlem korkuyla ayaklandı dudaklarıma suyu dayadı. Suyu içmemle rahat bir nefes aldım.

Girişte gözlerini bana sabitlemiş ve  Dünyadan soyutlanmış gibi bakan bir çift gözle ne yapacağımı şaşırdım. Ondan deli gibi korkmuş ,kaçmış olmama rağmen gözlerimi gözlerinden alamıyordum. Şaşırmış mıydım? Evet! Özlemiş miydim? bilmiyordum. Duygularımda kafam kadar karışıktı galiba. Jilet gibi takımıyla üstüme doğru yürümeye başladığında nefes kesiciydi ve her anlamda nefesim kesildi.

Gerçekten şu anda nefes alamıyordum. Sert bakışı her zamanki gibi yerindeydi ,saçları arkaya doğru taranmış kendi gibi bir kaç asi tel alnına dökülmüştü. Yürüdükçe siyah gömleğinin üç düğmesinin açık olduğunu ve hafif kavruk teninin her adımında dalgalandığını görüyordum. Tamam bende neden bu kadar ayrıntılı incelediğimi bilmiyorum. Sanki çok sevdiğim ama yitirdiğim oyuncağımı bulmuş gibiyim.

Yanıma yaklaşırken ayağa kalktım arkadaşım noluyor bakışları atarken ona dönemiyordum bile karşımda gelip durdu sonra birden beni göğsüne çekip dudaklarını saçlarıma bastırıp kokusunu içine çekti.

Biraz öyle kaldık çünkü ben kaskatı kesilmiştim. Yaptığı hareketi hiç beklemiyordum aklım şuanda işlevini yitirmişti. Sıcacık nefesinin saçlarımdan boynuma doğru indiğini farkettim,  saçlarımdan sürtünerek geçen burnu kulağımın arkasına değen ıslak dudaklarıyla "Özledim " dedi konuştuğunda tenime değen dudakları aklımı karıştırıyordu ellerimi kaldırıp gömleğinin kumaşını sıktım.

Varlığını unuttuğum arkadaşım bana  kim bu der gibi "Gece?" dediğinde kendime geldim ellerimi ateşe değmiş gibi onu iterek çektim.

İçime kaçmış olabileceğinden şüphe ettiğim sesimle "Sen ne arıyorsun burda " demeyi başardım.

Aramıza açtığım mesafeyi bir adım daha atarak kapattı yüzüme hafif eğilerek gözlerini bir kez daha üzerime dikti "Ne mi arıyorum " yüzünde keyifli bir hâl oluştu gözlerimi kaçıracak yer ararken tekrar konuştu . "Bir kumru arıyorum yönünü şaşırmış,sıcak ülkelere göç etmek istemiş,oysa tek bir eşi olacağını unutmuş!!" ne diyordu bu yahu!yavaş gel bu adamın içine şair mi kaçtı?

Bu kaba şakir ,şair olmuş dengemi bozuyordu.  Hem tek eşi derken kimi kastediyor bu manyak benim peşimi bırakmayacaktı değil mi  ?

YILDIZA DOKUNMAYI UNUTMAYIN  🤗🤗

Evet artık ikilinin sahnesini görelim onları ben özledim bikaç bölümdür ikili sahnesi yazamadım biraz hasret giderelim sonra akışına bırakırız. Eminim sizde onları özlediniz  🥰

AVUKAT HATUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin