10

105 12 7
                                    


+18 içerir....

........

Bütün gün boyunca içinde oluşan sıkıntı yüzünden mecbur olmadıkça, ağzından bir kaç kelime dışında bir şey çıkmadı. Bugün ne kimsenin neden yemek yemediğini ne de Kemal'in yemeğe neden gelmediğini bile umursamadı. Düşündüğü tek şey Güney'di ve tüm gün ona sarılıp yapışmışlar gibi yanından ayrılmamıştı.

Nedenini çözemiyordu ama aşırı mutsuz hissediyordu. Keşke Anıl'dan o sözleri hiç duymasaydı. O muhabbetten sonra onunla bir kez bile yüz yüze gelmemiş olsa da etkisinden çıkamamıştı. Zaten Anıl da onun gözüne girmek için uğraşmamıştı. Ama içindeki mutsuzluk çok büyüktü.

Akşam sessizce yemeğini yedikten sonra ise daha fazla o kalabalığa ve Anıl'ın bakışlarına dayanamadığı için de soluğu odada aldı. Henüz Güney de kendisi de uyuyacak gibi değillerdi ama onunla başbaşa olmak bile Kerem için yeterdi. Uzandığı yatakta ellerini başını altına koyup dikkatle kendisini izleyen oğlanın bakışları altında mumu yaktı. Bir tane mum ikisi için de yeteri kadar ışık veriyordu.

Sonra kafasını dağıtmak için Güney'in yanından ayırmadığı teybe uzandı. Sırf kendisi getirdi diye sevgilisi o teybe gözü gibi bakıyor ve kimseye elletmiyordu. İçindeki kaseti çalıştırmak için tuşa bastığında, Elvis'in sesi sanki dünyadaki tüm sessizliği bastırdı. Bu adamı kendisi sevmezdi ama lise yıllarında Güney çok dinlerdi.

O günler artık ikisi için de çok uzaktı ama Kerem için değişmeyen tek şey Güney'in varlığıydı. Elvis'in kısık sesi odayı doldururken yavaşça sevgilisine döndü. O da en az kendisi kadar mutsuz görünüyordu ve hali yüzünden aklında bir sürü soru olduğunu biliyordu. Çünkü Kerem hiç böyle güçsüz ve zayıf olmazdı. Her zaman ağırlığını koyardı ama ilk kez savunmasız hissediyordu. Onu da etkilediğini bildiği için kalbi sızlıyordu.

Onun bakışlarından bile soracağı tüm soruları tahmin ederken, hepsini ertelemek için ona doğru ilerledi. Şuan tek isteği bütün her şeyi unutmak ve Güney ile hayallere dalmaktı. Güney sessizce kendisini izlerken yatağa geldiğinde oturmadan elini uzattı. Onun asla hayır diyemeyeceğini bildiği şeyi yaparak "Gelsene dans edelim" Diye fısıldadı.

Bu teklif her zaman sevgilisinden gelirdi ve Kerem de sırıtarak ona eşlik ederdi ama bugün ona sığınmanın her yolunu deneyecekti. Belki dans edecek belki onunla bütün olacaktı. Her şekilde onu istiyordu. Güney ise yüzüne şaşkın şaşkın baksa da uzattığı elini tutup kalkarken "başımıza taş yağmasa bari" dediğini duydu.

Onun yataktan kalkmasına yardım ederken yüzündeki sırıtışa engel olamadı. Bugün kendisi gibi davranmadığını çok iyi biliyordu. Ama sadece bugündü. Yarın yine sert kimliğine bürünecek ve onlar için en doğru olan şeyi yapacaktı.

"Söylenme. Dans etmek istiyorum sadece sevgilimle" derken oğlanı kaldırdığı gibi bir kolunu beline dolayıp kendisine çekti. Güney'in göğsüne çarpan göğsü bile heyecanını belli ediyordu. Onun hızlanan kalbinin ritmini hissetmek Kerem için muazzamdı. Sanki ruhu böyle besleniyordu. O yaşasın ve hep yanında olsun istiyordu.

Yavaş bir ritimle bedeni sağa sola sallanmaya başladığında Güney de kollarını omzuna dolayıp ona uyum sağladı. Eskiden belki birileri bu halini söylese güler geçerdi ama şuan bulundukları durum çok garipti. Bir askeriyenin içinde, tek bir mumun aydınlattığı odada sevgilisi ile dans ediyordu. Hayat gerçekten garipti. Ama onunla aşırı güzeldi.

Burunlarının ucu birbirine değerken gözlerini yine onun için bahçeyi andıran yeşillere dikti. Orada bir sürü soru ve korku görüyordu ve bu daha çok canını yaktı. Sanki ihanet etmiş gibi hissediyordu. Bu oğlanın arkasından gizlice yaptığı o konuşma bile Kerem için çok ağırdı. Çünkü biliyordu ki Güney asla böyle bir şey yapmazdı.

BİR ZOMBİ HİKAYESİ (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin