2

188 20 9
                                    

YAKLAŞIK 1 YIL SONRA...

.....

Kerem elindeki silahın parçalarını dikkatle ayırırken, bir gözü de sevgilisine kayıyordu. Koca salonun içinde onun abartılı konuşması ve karşısındaki Narin teyzenin de anlattıklarına attığı kahkahalar duyuluyordu. Tüm yaşananlara rağmen hala böylesine enerjik kalabilmiş olması Kerem'in tek umuduydu.

Güney yaşlı kadına ballandıra ballandıra okul anılarından bahsederken Kerem yamuk şekilde sırıttı. Hiç usanmadan her gün konuşuyor ve sanki çok uzakta kalmış güzel anılarını canlı tutmaya çalışıyordu.

"Ay oğlum yeter vallahi gülmekten yoruldum" dedi yaşlı kadın. Narin teyze yaklaşık 70 yaşındaydı. Aylar önce Güney ile bu askeriyeye sığınırken, o kadını çaresiz şekilde görüp yanlarına almışlardı. Büyük bir yıkıma uğramış olan bu şehirde hala insanlığını kaybetmemiş olmak onlar için önemliydi.

Ama aldıkları sadece o kadın değildi. Daha önce güvenli yerler ararken bir abi kardeşe denk gelmiş ve onları da kendileri ile bu sığına sürüklemişlerdi. İkisi de iyi çocuklardı. Turgay kendileri gibi üniversiteyi bitirmiş ve ailesinin yanına gidemeden bu salgına yakalanmıştı. Kardeşi Turan ise onu ziyarete gelmiş ve geri dönememişti. Daha 15 yaşında olsa da fazla cesur bir çocuktu.

Ve bir de Namık amca vardı. Bu askeriyeye geldiklerinde onu bulmuşlar ve kırılmış bir bacakla saklanmaya çalıştığı yerden çıkarmışlardı. Nasıl buraya geldiğini hiç biri bilmiyordu ama adamın aylarca sessiz kalışı büyük bir acı yaşadığını gösteriyordu.

"Kız biraz da sen anlatsana. Senin gençlik hikayen çoktur"

Sevgilisinin sesini duyduğunda daldığı yerden sıyrılıp tekrar ona baktı. Kendisi gibi o da eskisi kadar kilolu değildi. Beyaz teni daha da solmuştu. Ama Kerem elinden geleni yapıyordu. Önce Güney gelirdi.

"Ne yaptın lan temizledin mi. Elin değmişken şunu da halletsene be Kerem. Valla ben yapınca olmuyor"

Birden önüne bırakılan uzun namlulu tüfeğe bakıp kaşlarını çattı. İçlerinde en çok kendisi bu işlerden anlıyor olsa da sürekli haşır neşir olmakta istemiyordu. Başını kaldırıp sırıtarak kendisine bakan oğlanla "kendin yapsana biraderim" Diye söylendi.

"Oğlum ben anlamıyorum lan valla. Geçen gün yapayım dedim az kalsın Turan'ı vuracaktım biliyorsun. Sonra ömür boyu azap çek dur. Kardeş katili olacaktım neredeyse tövbe tövbe"

Oğlan kendisi gibi yere oturup bağdaş kurduğunda Kerem istemese de başını salladı. Elbette o günü çok iyi hatırlıyordu. Turgay silahı boşaltmadan temizlemeye çalışınca önce kendisine kızıp, sonra da kardeşi yanında dikildiği için ona bağırmıştı. Ama onları çok iyi anlıyordu.

Hiç biri bu olaylar olmadan önce silah bile görmemiş insanlardı. O yüzden fazlasıyla zorluk çektiklerini görüyordu. Ama en çok sıkıntı yaşayan sevgilisi olmuştu. Defalarca silah kullanmayı denese de beceremiyordu. Ve Kerem asla ona vermezdi. Güney'in en büyük silahı asla yanından ayırmadığı sopasıydı.

Bir kaç ay önce o sopanın etrafına uzun çiviler çakıp ölümcül bir hale getirmişti. Oysa Kerem için buna bile gerek yoktu. Çünkü onu bir an olsun gözünün önünden ayırmıyordu ve Güney'in birine vurmasını istemiyordu.

İlk başlarda bir kaç canavarı hedef alıp vurmuş ve dağılan suratı yüzünden günlerce kabus gören sevgilisini sakinleştirmek zor olmuştu. Ama garip şekilde insan her şeye alışıyordu. Kendisi bile hayatında bir kez olsun silah kullanmamışken, şimdi fazlasıyla yakındı.

BİR ZOMBİ HİKAYESİ (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin