5

137 19 12
                                    

Yarım şekilde açılan demir kapıdan giren yaşlı kadından sonra Turgay hızla geri kapatıp "geç teyze böyle" Diye bağırdı. Hepsi kafasına uygun gelen şekilde davranıyordu ama dikkatli olmak zorundalardı. Kerem hiç istemese de tüfeği kadına doğrultup boynuna baktı. Güney ise hala dışarıdakilerle konuşma derdindeydi.

"Teyze korkma. Sadece bize doğruyu söylemeni istiyorum. Biliyorum sizin içinde zor ama dikkatli olmak zorundayız. Isırılmadın değil mi?" Diye sordu yumuşak bir sesle. Karşısında tükenmiş bir halde duran kadın ise kollarını ve gösterebileceği her yeri açıp "Yok oğlum" dedi.

"Vallahi ısırılmadım. Ama keşke ısırsalardı. Torunlarım, çocuklarım hep gitti. Bir ben kaldım işte. Bu insanlar da sağolsun beni buldular da geldik buraya. Merak etme onlar da temiz. Hamile kız çok yoruldu, hem acıktı da. Günlerdir bir bardak su bulamadık. Bizi de alırsanız dua ederim size"

Kadın dolan gözleri ile ona konuşurken, Kerem kalbine inen sızı yüzünden dudaklarını birbirine bastırdı. Kim bilir dışarda daha niceleri böyle yaşamak zorunda kalmıştı. Kadının ağlaması sanki ciğerini parça parça ederken "Kerem" diyen oğlanın elini belinde hissetti.

"Alalım işte yokmuş bir şey. Hem başka odada kalırlar bir kaç gün yavrum. Olmaz mı?" dedi Güney. Turgay ve Turan da onun gözünün içine bakıyordu. Kerem zaten itiraz edecek değildi. Ama görmek istemişti.

"Neyse sen şey yap. Turan, teyzeyi bizim ikinci kata götür kardeşim. Bu gece orada misafir olacaklar. Hani büyük yatakhane varya. Oraya" dedi sert tutmaya çalıştığı sesiyle. Turan ise ikiletmeden "Tamam abi" dediğinde kadınla birlikte yürümeye başladı.

Onun giderken "Hay Allah razı olsun çocuğum sizden" dediğini duydu. Amacı onları rencide etmek değildi. Sadece işini sağlama almalıydı. Çünkü kendisin de koruması gereken insanlar vardı. Turgay tekrar kapıyı açtığında bu defa "Hamile olan gelsin" Diye bağırdı. Bir kaç saniye sonra genç kadın içeri girdiğinde, Kerem onun koca göbeğine bakıp gülümsedi. Böyle bir zamanda bir bebeğin gelecek olması hepsi için yeni umutlar getirebilirdi.

Genç kadın da kollarını ve boynunu gösterirken birden dengesini şaşırıp düşecek gibi olduğunda Turgay hızla kadının belinden tutup "İyi misiniz?" Diye sordu. Ama iyi olmadığı çok belliydi. Beyaz yüzü aşırı solgun ve halsiz görünüyordu.

"İyiyim sağolun başım döndü. Uzun zamandır yürüyorduk diye oldu. Beni de ısırmadı kimse. Yalan söylemiyoruz" dedi kadın.

"Yenge git sen de git. Turgay götür kardeşim hadi. O teyzeyle aynı odada kalsınlar. Ama hemen su falan ayarla sen bilirsin ne yapacağını" dedi Güney. Sevgilisi sözde sert görünmek istemişti ama şimdiden tüm yelkenleri suya indirmişti.

"İyi madem. Turan gelir zaten şimdi. Yürüyebilir misiniz. Yoksa destek lazım mı?" Diye sordu Turgay. O sırada sevgilisi hafifçe omzuna vurduğunda Kerem hızla ona döndü. Suratında gördüğü muzip gülümseme tam bir sinsi çocuk gibi olmasına neden olmuştu.

"Yakında karşılıklı zeybek oynarız gibi ne diyorsun? Çok düşünceli bizim kerata"

Onun sözleri ile sabır çekip yüzüne doğru yaklaştı. "Belki kadının eşi var Güney. Sakın onların yanında da ima etme bunu" dedi kısık sesiyle. Güney aldırış bile etmedi. Kafasına koyduğunu biliyordu.

Güney yüzündeki sırıtışla bu sefer dudaklarına baktı. Azgın sevgilisi yüzünden kendisi de heyecan yapıyordu. Kerem onun bakışlarının etkisi ile dudağını yalarken birden nerede olduğunu bile unuttu. Bu oğlan yüzünden deli oluyordu. İkisi birbirlerine dalıp giderken dışardan duydukları boğaz temizleme sesi ile kendilerine geldiler. Resmen onları unutmuşlardı.

BİR ZOMBİ HİKAYESİ (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin