6

101 19 22
                                    

Güney günler sonra eline aldığı radyonun başına geçti. Uzun zamandır bir sonuç alamadığı için dokunmamış ve pili de boşa kullanmak istememişti. Ama merak ediyordu. Dış dünya ile kurabildiği tek iletişim bu küçük kutu olduğundan, belki birilerini duyar diye düşünüyordu. En azından yardım isteyen olursa gidip onları alabilir ya da bir çözüm bulabilirdi.

Her zaman yemek yedikleri masada dikkatini kutuya verip küçük tuşu çevirmeye başladı. Sadece cızırtı sesleri geliyordu ama pes etmeyecekti. Keşke zamanında bu eskide kalan radyo hakkında biraz bilgisi olsaydı. Ama internetten müzik indirdiği için hiç uğraşmamıştı.

Bir kaç dakika sadece tuşu çevirdi. Ama her zaman olduğu gibi aldığı karşılık cızırtı sesleri oldu. Gerçi böyle bir zamanda kim niye radyo yayını yapsındı ki. Yine de umut etmek güzel geliyordu. Uğraştıkça gerilen sinirleri yüzünden oflayıp radyoyu kapattı ve ilerde fısır fısır bir şeyler konuşan ikiliyi gördü.

Kerem ve Turgay çok ciddi bir ifade ile birbirlerine bir şeyler anlatıyordu. Ve Güney adı kadar emindi ki Kerem yine ondan gizli işler çeviriyordu. Oysa kendisini böyle baskılamasına bile gerek yoktu. İkisi de aynı cüsse de ve sert insanlardı. Ama Kerem onu sürekli bir şeylerden sakınıp dışarı çıkmasına bile izin vermiyordu.

En son erzak bulmaya gittiği günü dahi artık hatırlamıyordu. Kerem her seferinde onu durdurmuş ve çocuk gibi kandırmıştı. Güney ise ona itiraz edemeden uysal şekilde kabul ediyordu. Ama Güney de korkuyordu. Kerem hep onu korusa da, o dışarı gittiği zaman saatleri sayıp sağ dönmesi için dua ediyordu. Bu hayatta hiç kimseyi onun kadar çok sevmemişken başına bir şey gelirse ne yapardı bilmiyordu.

Kerem uzun boyu ile sert şekilde konuşurken, Güney yine hayranlıkla izledi onu. Güneş yüzünden esmer olan teni daha da kararmıştı. Kendisinin aksine siyah siyah parlayan hafif çekik gözleri ise çok güzeldi. Gerçekten çok yakışıklı oğlandı ve kendisini sevdiği için Güney şanslıydı. Eğer zamanında Kerem açılmayıp hislerini saklasa, Güney de kaybetmemek için susardı ve ikisi de karşılıklı ama uzaktan olan aşkın içinde savrulup giderdi.

"Kemal gel hele kardeş" Diye bağırdı Turgay. Artık yiyecek bulmaya götürecekleri elemanları da vardı ve Kerem hayatta onun gitmesine izin vermezdi. Güney kıstığı yeşilleri ile yine sevgilisi yemeye devam ederken geriye yaslanıp kollarını göğsünde birleştirdi. Biraz zayıflamış olsa da mükemmel vücudu ağzını sulandırıyordu.

Kerem yanlarına giden adama dönerken kendisiyle göz göze geldiğinde ise anında sert ifadesi yok olup gülümsedi. Güney için bu ifadeyi görmek bile dünyaya bedeldi. Kendisi de heyecanla gülümserken sevgilisi öpücük attığında sırıtmaya başladı. Bu oğlan için canını bile düşünmeden verirdi.

"Lan şuradan şuraya iş atıyor. Oğlum iki dakika uzak durun birbirinizden"

İkisinin aşk dolu bakışması yine Turgay iti tarafından bölünse de umursamadı. İnadına kendisi de sevgilisine öpücük atıp yanındaki adamı kudurtmak istedi. Aslında Turgay şaka yapmasa kavga ederdi ama uğraştığını biliyordu. Kerem hala yüzüne hayran hayran bakarken bu defa aralarına giren başka beden yüzünden bakışmaları bölündü.

"Ulan şurada sevgilimize iki cilve de yapamıyoruz anasını satayım" Diye mırıldandı. Kerem tekrar hararetli bir konuşmaya döndüğünde, kendisi de başını diğerlerine çevirdi. En uzakta oturan ve sessizce elindeki deftere bir şeyler karalayan oğlanı gördü önce. Neyse ki Anıl düşündüğünün aksine onlarla hiç muhatap olmuyordu. Ne Kerem ne de kendisi onunla konuşmak için bir çabaya da girmemişlerdi.

Onun garip ifadesini bir kaç saniye izleyip kadınların olduğu tarafa döndü. Narin ve Ayten teyze kendi aralarında fısır fısır konuşurken, Seda da sırtını yasladığı minderin üstünde karnını okşayıp onlara kulak misafiri oluyordu. Eskiden Narin teyze yalnız diye yanına gidiyordu ama şimdi kadın topluluğu olduğundan gidip rahatsız etmek istemiyordu.

BİR ZOMBİ HİKAYESİ (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin