Duruşma

13 1 0
                                    

Abimin çıkması için bu duruşmaya yeterine iyi hazırlanmam gerekiyordu. Çünkü abimin çıkması benim iki dudağımın arasındaydı. Şu an bir mahkemede abim elleri bağlı karşımda duruyordu. Onu bu halde görmek gerçekten beni üzse de zaten onu çıkartacaktım. Yargıç'ın konuşmasıyla dikkatimi ona çevirdim.

"Avukat Sude Baysal dinlendi, Savcı Gökçe Koçovalı'ya söz verildi."

Ayağı kalktım ve cübbemi düzelterek konuşmaya başladım. Abim bana gurula bakarken abime gülümsememi eksik etmemiştim. Duruşma da Azer, abilerim, annemle babam ve kemal vardı.

"Ben savcı gökçe Koçovalı, burada Cumali koçovalının çıkması için bulunmaktayım, Avukat Sude Baysalın dediğine göre fabrikayı Cumali koçovalı patlatmış fakat delil yok, delil ses kaydı görüntü veya şahit olmadan cumali koçovalının burada tutulması TCK 135. Maddesine göre suçtur. Cumali koçovalı'nın delil yetersizliğinden dolayı çıkartılmasını talep ediyorum." Yerime oturmamla salonda büyük bir alkış sesi patlamıştı.

Ailem beni alkışlıyordu ama en çok kemal sevinçle alkışlıyordu. Cumali abim bana gururla bakıp gözünden yaş düşerken elleri kelepçeli şekilde beni alkışlamıştı. "Sessizlik!"

"Sude baysala söz verildi."

Karşı taraf olan Sude Baysal konuşmaya başlayınca herkes dikkatini avukata çevirmişti. Sude erdenetlerin koruyucu avukatıydı. Bu yüzden abimi çıkartmak anlaşılan göründüğü gibi kolay değildi.

"Cumali suçsuz olsa bile gece vakti erdenetlerin fabrikasında ne işi vardı, hiç değilse asıl suçlu bulunana kadar Cumali koçovalının tutuklu yargılanması tarafındayım."

----------

Cumali abim karşımda elleri kelepçeli şekilde otururken ben ağlıyordum. Çünkü onu çıkartacağıma söz vermiştim fakat başaramamıştım. "Ağlama artık gökçe." Gözümde yaşları elinin tersiyle sildi.

"Abi kendime, aileme en önemlisi sana söz verdim ama şimdi sözümü tutamadım.."

"Gökçe daha 2 duruşma daha var, başaracağız suçsuzluğumuzu kanıtlayacağız ağlama artık kızım.." bana sıkı sıkı sarılınca ses geldi. "Görüşme bitmiştir!"

Abime daha çok sarılıp ayrıldıktan sonra abimin ellerine kelepçe takıldı ve götürüldü. Abimin eşi damla abla omzumu sıvazlarken beni bulunduğum ortamdan dışarı çıkarttı.

Damla ablanın arabasıyla eve doğru giderken ağlamamı sürdürüyordum çünkü basaramamıştım. Herkese söz vermişken onları hayal kırıklığına uğratmıştım. Eve gidip abiki çıkartamadığımı söyleyemeyecektim.

Eve vardığımızda kapıda kemal de vardı. Araba kapısını açıp inerken damla abla benden önce eve girmişti. "Gokçecim ben içerdeyim."

Ben içeri girerken Kemal'in kolumdan tutmasıyla derin nefes aldım." Lütfen konuşalım."

"Konuşacak bir şey yok."

"Gökçe beni dinlemeden gitmene izin vermiyorum." Kolumu elinden kurtararak tekrar içeri gitmeye yeltenecektim ki kemal bu sefer önüme geçti ve iki eliyle beni omuzlarımdan nazikçe tutarak durdurdu. "Gökçe bir kez."

Derin nefes alarak gözlerimi kapattım ve kafamı sakince salladım. Beni evin arka bahçesinde ki duvara yavaşça yaslamasıyla şaşırıp kaldım. "Konuş."

"Gökçe gerçekten anlattığım gibi oldu herşey, ben esrayı sevmiyorum zaten."

"Esra mı, Sinan abinin kızı olan Esra mı?"

Kafasını sakince sallamasıyla daha çok sinirlenmiştim. Sakince konuşması beni deli ederken bir de başıma Esra cadısı çıkmıştı. Esrayla küçükken çok kavga ederdik.

Kavga sebebi de benim oyuncaklarımı elimden izinsiz alıp bana vururdu. O günden bu yana kavgalıyız ve ne zaman esrayı görsem bana dik dik bakıyor. En çok ta bu huyuna sinirliydim. "Kemal ciddi soruyorum senin akli dengen yerinde mi?"

"Gökçe sana yemin ederim aramızda birşey olmadı neden bana güvenmiyorsun?"

"Kemal, gerçekten bir daha görüşmeyelim yoksa ben hem esrayı hem de seni döveceğim."

"Gökçe hiç bir zaman bana güvenmedin ya da bilmiyorum belki de beni hiç sevmedin ama gerçekten evlenmemek için esranın yüzüne de söyledim ama beni seviyor diye ailesi kararlı."

Aslında Kemal'e inanmak istesem de başaramıyordum çünkü uzun zamandır buralarda olmadığım için herkese karşı güvenimi kaybetmiştim. Kimseye hemen güvenemiyor sanki kimseyi tanımıyormuşum gibi hissediyordum.

Alt dudağımı dişledim ve kafamı salladım. Beni yasladığı duvardan doğruldum ve gitmek için Kemal'e son kez baktım. Gitme isteğimle Kemal'in kolumdan tutup kendine çevirmesiyle göz göze geldik.

"Hala bana güvenmiyorsun, sebebini öğrenmek istiyorum mümkün mü?"

"Kemal, gerçekten güvenmek istiyorum ama yapamıyorum sadece söylediklerini düşüneceğim." Üzgün bakışlarını bana yolladıktan sonra ondan ayrılıp gidecekken beni tekrar kendine çekti ve dudağıma ıslak öpücüğünü kondurdu.

Dudağının kenarı beni öptükten sonra kıvrıldı. Yavaşça gülümsememle tekrar ıslak dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı. Daha sonra bana bakarak çapkın şekilde gülümsedi. "Geleceğim ama gitmem lazım."

"Bekleyeceğim." Yanımdan ayrılırken arka arkaya giderken bana bakıp gülümsemesini eksik etmedi. Gülümseyip elimi salladıktan sonra bende eve girmek için ön bahçeye gittim.

İçeri girdiğimde kapıda sena abla vardı. Yavaşça gülümseyince sırıtarak güldü. Ayakkabılarımı çıkartırken koridorda kimsenin olup olmadığını gördükten sonra yanıma iki adımda geldi.

"Noldu sena abla?"

"Sizi gördüm."

"Anlamadım?" Baş parmağını dudağına götürerek koca şekilde gülümseyince elimi şok içinde açık ağzıma götürdüm. "Kemalle seni."

"Sena abla lütfen." Baş parmağını dudağına yaklaştırıp susma işareti yaptı. Kafasını yavaşça sallamasıyla elimi ağzımdan çektim.

"Aramızda güven bana.." sakince gülümsedim ve içeri doğru geçtim. Karaca akşın ve annem salonda sessizce otururken sena ablayla salona girmiştik.

"Hoşgeldin gökçe abla." Akşının sesiyle kafamı çevirdim ve samimice gülerek koltuğa oturdum ve konuşmak için ağzımı araladım. "Hoşbuldum güzelim."

Karacanın akşına attığı ters bakışlarını yakalayınca karacaya tek kaşımı sakince kaldırdım. Karaca benim ona baktığımı görünce bakışlarını düzeltti ve koltukta dikleşti.

Sena abla tekli koltuğa oturunca annemin sena ablaya bakması bir oldu. "Sen neden oturuyorsun gelin iş yok mu?"

Sena abla kafasını anlamayarak salladı. "İş falan yok, oturmam da sakınca olmadığını düşünüyorum."

"Babaanne iş falan yok biz karacayla bitirdik işleri." Akşının sesini duyan annem gözlerini hafif kısarak akşına baktı ve konuştu. "Siz karışmayın, hadi bakalım odanıza."

Aşkınla karaca yukarı çıkarken sena abla anneme tavırlarını çok belli etmeyecek şekilde baktı ve odasına çıkmak için salondan gitti. "Neden böyle davranıyorsun anne?"

Annemin beni duymamazlıktan gelmesini yok saydığımda gözlerini bana devirdi ve salondan çıktı.

YAMAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin