Kehanetlere inanır mısınız?
Ya da aşka?
"Aslında en iyi aşk, değil tanımak, hiç görmediğin kişiye duyulan aşktır." Der Orhan Pamuk.
İşte bu yönüyle aşk, kehanetten ayrılır. Önceden bilemezsiniz aşık olacağınızı. Sezemezsiniz. Seçemezsiniz.
Bir p...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
5. BÖLÜM
"Mutluluk"
💫
"Beni eve kadar taşıyacak mısın?"
Plajdan uzaklaştığımız esnada Eda arkamızdan gelmemişti. En son gördüğümde hâlâ Ceyda'yı dövmekle meşguldü, kaldı ki onu rahatsız etmek ya da işinden alıkoymayı hiç istemezdim. O kıza hak ettiğiniz ziyadesiyle veriyordu.
Bizimle uğraşmamalıydılar.
Ayaz beni kucağından indirmeden yürümeye devam ederken sorduğum soruyla ilgilenmedi. Dümdüz, boş bir ifadeyle önüne bakıyordu. Yerimde kıpraştım biraz. "Yorulmayacak mısın?" Eve epey bir mesafe vardı çünkü zaten plaj çok uzundu. Eda bir türlü yer beğenemediği için resmen sonuna kadar gelmiştik.
Hava çok sıcaktı. Ama Ayaz bundan hiç etkileniyor ya da rahatsız oluyormuş gibi görünmüyordu. Üstelik beni taşıyordu. Tamam, çok kilolu bir kız değildim ama fit olduğum da söylenemezdi. Normal bir kiloya sahiptim ve bedenimi seviyordum. Fakat yine de ona ayak bağı olmak istemezdim çünkü beni taşımak zorunda değildi.
Ama pekâlâ sorularıma cevap verme tenezzülünde de bulunabilirdi, kendi kendime konuşuyordum burada.
Tam küfürlerimle kulağını şenlendiriyordum ki, "Ben yorulmam." Dedi duygudan yoksun bir sesle. Halbuki birkaç dakika öncesine kadar bana karşı çok ilgiliydi. Hatta üzerimde kurduğu negatif enerjinin yok olup gittiğini bile sanmıştım. Ama o enerji koştur koştur yeniden çıkagelmişti.
Ayaz yine aynı öküz Ayaz'dı.
"Savaş'ı neden sevmiyorsun?" Deyiverdim bir anda.
Pekâlâ, bunu ben de beklemiyordum. Bir süredir aklımdaydı ve zihnimi kurcalıyordu ama böyle dan diye söyleyeceğimi de düşünmemiştim.
Ayaz'ın karşıda duran bakışları Savaş'ın ismini duyduğu anda sanki mümkünatı varmış gibi daha da sertleşti. Çatık kaşlarına dökülen siyah, dağınık saçlarını düzeltmek istedim o an saçma bir şekilde. "Sevilecek biri değil çünkü."
