11. Bölüm

702 36 1
                                    


2024 yılı, İstanbul

Bir kereliğine de olsa her şeyi unutup Barış'la gitmek istedi. Çünkü sürekli bir şeyler düşünmekten, hayatta kalmaya çalışmaktan yorulmuştu. İki yıldır yaşadığını hissetmiyordu. Gittikçe zayıflayan bedeni, ilerleyen hastalığı artık onu çok yoruyordu. Çok acı çekiyordu.

"Yağmur... Söz veriyorum seni hiç rahatsız etmem, lütfen gel."

Bir şey demeden ayaklandı Yağmur. Odasına gidip valizini doldurmaya başladığında Barış da arkasından gelmişti.

"Nereye gidiyorsun?" Dedi Barış, kızın topladığı valize bakarken.

"Seninle geliyorum işte."

Bu dediğiyle Barış çocuk gibi yerinde zıplamaya başladı. Yağmur onun bu haline güldü ama Barış güldüğünü görmesin diye kafasını diğer tarafa çevirdi.

"Yağmur'um benim, söz veriyorum pişman etmeyeceğim seni."

"Sen beni defalarca kez pişman ettin Barış." Yağmur'un bu dediği Barış tarafından cevapsız bırakıldı, kız haklıydı. "Ya benim eşyaları falan da aldırtmam lazım, nereye koyacağım bu eşyaları?" Dedi mobilyaları kastederken.

"Ben hallederim şimdi onları, sen sadece kıyafetlerini topla."

Barış telefonuyla beraber odadan çıkarken Yağmur hala eşyalarını topluyordu. Umrunda bile olmayacaktı, uğraşsındı Barış. İki yıldır hasta haliyle tek başına mücadele etmekten yorulmuştu artık.

Genç adam menajerini aradı ve durumu kısaca özet geçti. Bir nakliye şirketi ayarlanıp eşyalar içinde bir depo kiralanacaktı.

"Eşyalar halloldu. Sen ne durumdasın?" Dedi kızın kapatmaya çalıştığı valizine bakarken.

"Ben de toparlandım." Dedi yatağın üstünden valizi indirmeye çalışırken. Barış onu durdurdu ve hemen valizi kendisi indirdi. "Mobilyalarımı attırmayacaksın değil mi?" Dedi keskin bir sesle.

"Hayır güzelim. Boşver sen ne yaptığımı."

Kurcalamadı kız. Zaten o eşyaların üstünde yeniden oturacak kadar ömrü kalmadığını biliyordu. Kapıdan çıkarken son kez dönüp evine baktı. Hayatının en acı günlerini geçirmişti bu evde. Barış için ağladığı günler, hastalığı yüzünden uyuyamadığı geceler... Bu ev birçok kötü anıya ev sahipliği yapmıştı.

Asansörün düğmesine bastılar ama arıza lambası yandığı için merdivenlerden inmeye başladılar. Henüz bir kat inmişlerken Yağmur'un başı döndü ve korkuluklara tutundu.

"Yağmur'um..." dedi adam şefkatle. Bir kolunu kızın beline dolamıştı. "İyi misin?"

"İyiyim, başım döndü sadece." İyiyim dediğinde bile başı hala dönüyordu.

Barış tek elinde valiz olduğundan diğer eliyle kızı havalandırdı. Tek kolunun üzerine oturttu Yağmur'u.

"İndir beni. Gerçekten iyiyim."

"Hayır, düşersin."

"Altı kat böyle inmeyi düşünmüyorsun herhalde." Dedi Yağmur ama Barış onu umursamadan inmeye devam etti.

Barış'ın evine geldiklerinde genç adam kıza odasını gösterdi. Yağmur'un eşyalarını beraberce yerleştirdiler. Akşam yemeği için bir şeyler yapmayı düşündü Barış ama doğru düzgün yemek yapmayı bilmiyordu. Yağmur'un da güzel beslenmesi gerektiğini biliyordu. Bir an evvel bir yardımcı tutmaya karar verdi. Normalde haftada bir gün bir kadın gelir, evi temizler giderdi. Şimdi düzenli bir şekilde gelen birini ayarlamaları lazımdı. Hem kendisi antrenmandayken Yağmur'la ilgilenirdi.

Yana YakılaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin