5. Bölüm

675 24 2
                                    


2020 yılı, Ankara

Hazırlıklar tamamlanmıştı. Rize'de güzel bir yayla düğünü yapacaklardı. Her şey Yağmur'un hayalindeki gibiydi. Hayallerinden farklı olarak henüz yirmi yaşındaydı. Hayallerindeki Yağmur mesleğini eline almış, 25 yaşında evlenen biriydi ama hayatının aşkını bulduktan sonra kaç yaşında evlendiğinin çok da bir önemi yoktu.

Barış onun hayatının aşkıydı, doğru insandı. Bundan çok emindi. Bazen kaba, bazen hödüktü. Çoğu zaman da kıskanç tabi. Ama çok güzel seviyordu Yağmur'u. Bu kadar güzel seven bir adamı hayatının hiçbir anında bulamayacağını biliyordu.

"Daha farklı olsun, sana daha güzel imkanlar sağlayabileyim isterdim ama elimden bu kadarı geliyor güzelim." Dedi Barış kızın ellerini tutarak.

"Her şey çok güzel Barış. Hayalimdeki gibi. Sevdiğim adam benimle. Başka hiçbir şeyin önemi yok ki."

"Seni hak etmek için ne yaptım ben Yağmur'um? O kadar güzel bir kalbin var ki sevmeyip de ne yapayım dedirtiyor insana." Dedi kızın alnını öperken. Ardından sağ elini kaldırıp kızın parmağındaki tektaşa baktı. "Daha pahalı bir şey almak isterdim ama biliyorsun, gücüm ancak buna yetiyor şimdilik.

Ama söz veriyorum, daha iyi yerlere gelip sana çok daha iyilerini alacağım."

"Sevmen yetiyor Barış. Bana hep aşkla bakman benim için bütün pırlantalardan daha değerli. İstersen milyonlar kazan, aldığın hiçbir yüzük şu anda parmağımda taktığım bu yüzüğün yerini tutamaz. O yüzden sen ne alırsan al ben bunu takmaya devam edeceğim."

Nikahları kıyıldı, danslar edildi. Eğlenmişlerdi fazlasıyla. O haftayı Rize'de geçirip Ankara'ya döndüler sonunda. Genç kız üniversite üçüncü sınıfa geçmenin rahatlığını yaşarken bir yandan da evliliğin getirdiği sorumlulukları yerine getirmeye çalışıyordu. Tatlı ama telaşlı bir hayatları vardı artık. Eşya bile alamamışlardı, Barış'ın ve kendisinin bekarken kullandıkları eşyaları Barış'ın evi daha büyük olduğu için oraya taşımışlardı. 2+1 dairelerinde küçük kendilerine ait bir dünyaları vardı. Her şeye rağmen çok mutlulardı. Evlendikleri için Yağmur'un babasından kalan maaşı alması gibi bir durum olmuyordu, bu yüzden onun masrafları da Barış'a kalmıştı. Bu durum kızı üzse de okulu bu kadar yoğunken çalışması imkansızdı. Barış her ne kadar bu durumdan memnun olduğunu söylese de içi rahat etmiyordu Yağmur'un.

2021 yılı, Ankara

"Sınavın kaçta bitiyor güzel karım?" Dedi Barış direksiyonu sola kırıp evlerinin sokağına girerken.

"Bir saate evde olurum aşkım."

"Sana çok güzel haberlerim var."

"Neymiş o?" Karısının heyecanlı sesini telefonun öbür ucundan hissetti Barış.

"Sürpriz. Ama duyunca küçük dilini yutacaksın."

"Ya Barış..." yine o cilveli ve mızmız ses tonu. Bazen Barış'ı çıldırtacak gibi oluyordu bu kız. "Söyle lütfen. Sınava kafamı bile veremem."

"Yok Yağmur'um. Telefonda söylenmeyecek kadar güzel bir haber. Sınavına gir güzelce, sonra eve gel. Kocan bekliyor."

Kızı daha fazla konuşturmadan kapattı telefonu. Eve gidince karısının yorgun geleceğini bildiğinden yemek hazırlama işini üstlendi. Haftada en az üç gün olduğu gibi yine makarna yiyeceklerdi. Zira Barış yemek yapmayı hiç bilmiyordu, Yağmur'un da sınavlarından ötürü her zaman hazırlamaya vakti olmuyordu. Yemek işi Barış'a kaldığında da makarna kaçınılmaz son oluyordu.

Barış sofrayı hazır edip koltuğa kendisini attığında karısı anca gelebilmişti. Salonun kapısından giren Yağmur'u görünce kollarını açtı oturduğu yerden.

"Kucağıma gel."

Yağmur ikiletmeden kocasının dizlerinin üzerine bıraktı kendisini. Kollarını Barış'ın boynuna doladığında adam da boynuna ıslak ıslak öpücükler bırakıyordu.

"Özledin mi beni?" Dedi Yağmur.

"Özlemek mi? Şu koku için canımı veririm." Dedi kızı tekrar tekrar koklayarak öperken. "Ulan öyle bir seviyorum ki içimi eritiyorsun."

"Ben de seni seviyorum kocam." Dedi kelimeleri uzatarak. Ardından daha rahat bir pozisyona geçmek için adamın kucağında ayaklarını da yukarı doğru çekti. Yağmur gününün nasıl geçtiğini anlatırken

Barış da kızın ayaklarıyla oynuyordu.

"Senin ayakların niye bu kadar küçük Yağmur'um?"

"Küçük değil ki. Boyuma göre normal işte."

"Kaç numara?"

"36"

Barış kendi ayağıyla karısının ayağını yan yana koydu.

"Senin ayağın kaç numara?"

"44"

"Oha Barış." Dedi hayretle. Bu tepki Barış'ı güldürdü, kızın yanağını ısırdı.

"Ne var kızım, benimde boyuma göre normal işte."

Kucağında biraz daha sevdi Yağmur'u. Yanağını, boynunu, çıplak omuzlarını ısırdı. Gıdıkladı. Sonra gıdıkladığı her yerini okşayarak sevdi.

"Ee neymiş bu güzel haber? Daha merakta bırakacak mısın beni?"

Genç adam karısının sarı saçlarından bir tutamı kızın kulağının arkasına sıkıştırırken konuştu.

"Transfer dönemindeyiz, biliyorsun."

"Evet, yoksa seni transfer etmek isteyen bir takım mı var?" Dedi heyecanla.

"Evet. Hemde çok iyi bir takım."

"Ankaragücü mü yoksa?" Sevinç çığlıkları atmamak için kendisini zor tutan karısına baktı. Ankaragücü olduğunu düşününce bile böyle seviniyorsa gerçeği duyduğunda kim bilir ne tepki verirdi.

"Hayır." Dediğinde Yağmur'un omuzları düştü üzgün bir şekilde. "Galatasaray."

Yağmur'un yeşil gözleri kocaman oldu. Ellerini hayretle ağzına kapattı.

"Beni kandırma." Dedi kocasının omzuna etkisiz bir şekilde vurarak.

"Vallaha güzelim ya. Fatih Terim beni istiyormuş."

Genç kız sevinçle kalktı kocasının kucağından. Babasından kendisine miras kalan Galatasaray'ında artık kocası futbolcu olarak oynayacaktı. Rüya gibi geliyordu. Heyecanla zıpladı.

"Barış bu mükemmel bir haber." Deyip kocasının boynuna atladı. Yağmur'un kendisinden daha mutlu olduğunu gören Barış güldü onun bu haline. "Kabul ettin sen değil mi?"

"Tabi ki ettim. Kulüp de sıcak bakıyor zaten. Menajerimin dediğine bakarsan iki hafta içinde gerçekleşecek transfer."

Bir süre bunun sevincini yaşadılar. Öpüşerek, gülüşerek kutladılar. Yemek yemeyi bile unutmuşlardı.

"Ben ne olacağım Barış?"

"Ne demek ne olacağım?"

"Sen iki hafta sonra gidecek misin şimdi?"

"Evet bebeğim ama sen de geleceksin. Kulüp orada bana bir ev tutacakmış. Artık hayatımıza orada devam edeceğiz."

Yeniden kocasının kucağına yerleşti Yağmur.

"Okulum ne olacak?"

"Güzel Yağmur'um..." dedi sıkıntıyla. "Kendi hayatım için senin hayatını ertelemek istemiyorum. Eğer istemezsen bu teklifi reddedebilirim."

Bu dediğinde samimiydi Barış. Yağmur olmadıktan sonra dünyanın en iyi takımlarında da oynasa boştu.

"Hayır hayır. Yaz okulu bugün bitti zaten, kaldı bir senem. Gerekirse dondururum."

Bu dediğiyle de Barış'ın içi rahat etmedi.

"Bir sene daha kalabiliriz Yağmur'um. Senin için ertelerim."

"Hayır Barış. Belki de seneye bu fırsat ayağına gelmeyecek. O yüzden sakın reddetme."

Yana YakılaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin