Satoru yavaş yavaş uykusunun açıldığını hissettiğinde gözlerini ağır çekimde kırpıştırdı. Bir kaç saniye beyni işleve dönmeye çalışıyorken, yaşadığı farkındalıkla uykusu anında açıldı. Yıllar sonra ilk defa kabus görmeden uyumuş, sıçrayarak uyanmak yerine uykusunu almıştı. Kafasını yavaşça kaldırmaya çalıştığında, saçları arasında dolanan bir el onu tekrar yatmaya zorladı. Hemen ardından yüzünü yasladığı yerin yastık değil de ritmik şekilde nefes alıp vererek hareket eden sert bir göğüs olduğunu fark etti. Burnuna dolan deniz esintisi ve ahududu kokusu ile gözleri ardına kadar açılmıştı şimdi. Telaşla, âni bir hâmle yapıp oturur pozisyona geçti. Ve her şey tam da düşündüğü gibiydi.
...Lanetler Kralı Ryōmen Sukuna'nın devasa formunun göğsüne uyumuştu...
Karşısındaki üç lanet ani hareketi ile kendisine kızgınca bakıyorken telaşla titrek bir nefes bıraktı. Tabii ki de buna sinirlenmiş olmalılardı. Daha doğrusu Sukuna buna sinirlenmiş olmalıydı. Üç çift göz de kendisine 'garip gizli bir anlam' içeren bakışlarla bakıyorken fazla kızgın olduklarını varsaydı. Telaşla doğrulmaya yeltendi.
"Ben! Ben dün sarhoştum! Evet! Rai ile içmiştik! Aklım yerinde değildi! O yüzden bu şekilde uyuya kalmışım! Bilerek değildi! Çok hatırlamıyorum zaten! Yanlışlıkla olmuş gibi! Yani tam da yanlışlıkla değil ama öyle gibi! Yani gibi gibi demek istedim! Başka bir-" Ardı ardına sıraladığı cümleleri bölen şey bir elin ağzını kapatmasıydı.
Satoru şaşırıp kaldığında, güçlü bir kol beline dolanarak onu sahiplenircesine tuttu. Bedeni karşısındaki iri yarı bedenin göğsüne çekiliyorken tepki verememişti. Çok geçmeden kafası üzerinde hissettiği sert, kemikli çene ile daha da şaşırmıştı. "Velet, sabah sabah ne çok konuşuyorsun."
Satoru dudakları hafifçe aralık kaldığında doğrulmaya çalıştı. "S-Sukuna....n-ne....yapıyoruz?"
Belindeki güçlü kol, hareketini sınırlayarak onu resmen sıkıca tutmaya başladı. "Yatıyoruz velet." Beyaz saçlı genç anlamaz gözlerle diğer iki lanete bakıyorken dün akşam neler yaşandığını az çok hatırlamaya çalışıyordu. "Aniden doğrulunca yine kabus görüyorsun sandık büyücü." Siyah saçlı lanetin açıklaması ile neden kızgın göründüklerini anlamıştı. Satoru doğrulmak için çırpınıyorken -onu sıkıca yerinde tutan kaslı kollardan kurtulmaya çalışıyor- kabuslardan nasıl haberleri olduğunu merak ediyordu.
"Rahat dur velet." Çıkan sert ses ile Satoru gerilerek sabit kaldığında toz pembe saçlı lanet kaşlarını çatarak, öfkeli kırmızı gözlerini iri yapılı lanete dikti. "Çek şu kolunu! Sıcakladı belli ki!" İri yapılı lanet nazik bir hareketle elini kucağındaki bedenin boynuna attı. Ardından bir kaç parmağını tişörtün yakasından içeriye sızdırdı. Satoru irkilerek boynuna süzülen eli yakaladı ve tişörtünden çıkarttı. "S-Sukuna!?" İri yapılı lanet parmaklarını birbirine sürttükten sonra tekrar kolunu sıkıca Satoru'nun beline sarıp, yatmasını sağladı. "Terlememiş. Yani sıcaklamamış." Siyah saçlı lanet kaşlarını çatarak iri yapılı lanete bakıyorken, otoriter bir sesle elini Satoru'nun alnına uzattı. "Öyle anlaşılır mı terleyip terlemediği?" Bir el saç tutamlarını ittirip, alnının terleyip terlemediği kontrol ediyorken, toz pembe saçlı lanet kollarını göğsünde kavuşturmuştu.
"Belki de acıkmıştır? Yada susamıştır?" Satoru şaşkın bakışlarını üçü arasında gezdiriyorken, şaşkınlığı sesine yansıyordu. "Benim....evcil hayvanınız olmadığımın....farkındasınız değil mi?" Hem şaşkın, hem de gergin sorusunun ardından iki güçlü kol beline yerleşerek bedenini döndürdü. Şimdi iri yarı lanet ile yüz yüzeydi. Diğer ikisi de sağında ve solunda oturuyordu. "Hayır velet. Sahiplenilen büyücüler yada lanetler evcil hayvan olarak görülmez."
Satoru anlamadığı kelimeleri kafasında oturtmaya çalışıyorken, diğer iki lanette kafalarını sallarayak iri yapılı lanetin söylediğini onaylıyordu. "Sahip....lenilen?" İri yapılı lanet kafasını sallayarak onayladığı sırada Satoru okuduğu Heian Dönemi'nden kalma kitaplarda bununla ilgili bir kaç şey okuduğunu yarım yamalak hatırlıyordu. "Velet, o savaştan sonra, seni sahipleneceğim." Beyaz saçlı genç duyduğu ile donup kaldığında beyninde aynı soru dönüp duruyordu.
Lanetler Kralı Ryōmen Sukuna onu sahipleneceğini mi söylüyordu?
"N-Ne?" Satoru'nun kekeleyen sorusuna cevap gecikmemişti. "Evet. Seni sahipleniyorum." Diğer iki lanet de kafalarını sallıyorken Satoru fazlasıyla şaşkındı. Nasıl sahipleniliyordu? Neden Sukuna onu sahiplenmek istiyordu? Bu bir yalan mıydı? Sırf kafasını karıştırmak için söylemiş olabilir miydi? Yoksa onu öylesine kullanıp atmayı mı planlıyordu? Bütün bu soruların ardından hafifçe kaşlarını çatarak kollarını göğsünde kavuşturdu.
"Ya başka bir lanet tarafından sahiplenilmek istiyorsam?" Satoru'nun tabii ki de böyle bir planı asla yoktu. Ancak Sukuna'nın onu sahipleniyor oluşunun geçici olup olmadığına emin olmak için bunu söylemeye karar vermişti. Sukuna'nın onun başkası tarafından sahipleniliyor oluşunu, büyük ihtimalle umursamayacağına emindi. Ancak anında karşılaştığı öfkeli üç çift göz ile sertçe yutkunmuştu. Çenesinde hissettiği güçlü elle kalbi gerginlikten deli gibi çarpmaya başlamıştı.
"Öldüreceğim. Kim o sikik?" Sukuna'nın normale nazaran buz gibi olan sesi Satoru'nun çenesini kurtarmak için kendisini geriye çekmesini sebep olmuştu. Ancak bu hareketinin ardından çenesindeki parmakların tutuşu sertleşmişti. Sukuna şuan fazlasıyla öfkeliydi. Kim olabilirdi? Gojo Satoru'yu sahiplenmeyi hak eden Lanetler Kralı'ndan başka kim olabilirdi? Kim buna cesaret edebilirdi? "Konuş velet! Kim o sikik dedim!"
Satoru yükselen korkutucu ses ve çenesindeki tutuşun sertliği ile titrek bir nefes bıraktı. Pekâlâ Sukuna korkutucu olabiliyordu. İri yapılı lanet karşısındaki gencin eşsiz mavi gözlerindeki korkuyu gördüğünde kendisine söverek çenesindeki parmaklarını gevşetti. Bu onu korkutmaktan başka işe yaramıyordu. Ancak belki tek bir şey işe yarayabilirdi. Elini karşısındaki gencin çenesinden ensesine doğru kaydırdı. Satoru anlık ürperip titrediğinde, lanet bunun hoşuna gittiğini hissetti. Satoru'nun bedeninin, dokunuşu karşısında kasılması ve ürpermesi onun hoşuna gitmişti. Tutuşunu biraz sertleştirerek yüzlerini birbirlerine yaklaştırdı. Ardından eğilip dudaklarını karşısında hafif aralık soluk pembe dudaklara bastırdı. Sonuçta velet devasa ağzını gördüğünden beridir öpüşmek de öpüşmek, öpüşmek de öpüşmek değip kafasını sikmişti. Devasa ağzını bir sonraki sefere kullanırlardı artık.
Satoru beklemediği hamle ile donup kaldığında dudaklarındaki sıcak dudaklara dayanamayarak öpücüğe karşılık vermeye başladı. Bir el sahiplenircesine beline sarıldığında, Sukuna'nın dilinin dudaklarını aşıp ağzına ulaştığını hissetti. Normal bir insanın ki gibi değildi tabii. Çok daha uzundu. Neredeyse gırtlağına ulaşacaktı! Dilleri birbirine sarıldığında ve dudakları bir yapbozun parçaları gibi birbirlerini tamamladığında kendini tamamen salmıştı.
Sukuna ise hayatında ilk defa öpüşüyor olmamasına rağmen bunun ilki olduğunu hissediyordu. Daha önce böyle bir haz almadığını kendisi de biliyordu. Satoru'dan gelen vanilya ve şeker tadını daha çok alabilmek için öpüşü iyice derinleştirmeye çalışıyordu. Nefeslenmek için yavaşça ayrıldıklarında, Satoru'nun yanakları tatlı bir pembe rengine bürünmüştü. Ve Sukuna bunun en sevdiği tablo olduğuna karar verdi. Dudakları hafifçe birbirine sürtünüyorken fısıldadı. "Sen benimsin velet. Seni çoktan sahiplendim."
Saat 00.45 yazarınız bölüm atıyooo💞 artık dedim birazcık kiss lâzım bunlaraaa💓 umarım bölümü beğenmişsinizdirr💝 yazım yanlışları varsa kusura bakmayınnn💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hapishane Diyarı'nda Mühürlü
Hayran KurguYa Kenjaku'nun mühürleme planı öngörülemez bir hata yüzünden bozulsaydı ve lanetler kralı Ryōmen Sukuna da yanlışlıkla Gojo Satoru ile Hapishane Diyarın'da Mühürlü kalsaydı?