3. BÖLÜM
Sol kolun çoktan koptuysa,
Ve sağ kolunda da bir yara varsa,
O yarayı saramazsın.
Eğer başkasına gösterirsen,
Yaraya tuzu basarsın.
Artık hissetmiyordum, emindim. Bir felaketin gebesi olmuştum. Dünyaya böyle gelmiştim, bundan kaçışım yoktu.
Yüzleşmekten başka şansım yoktu.
Bunca şey üst üste gelmişti ve ben hâlâ şokundan çıkamamıştım. Hiçbirinin tam anlamıyla açıklaması yoktu.
Artık düşüncelerim beynimin esiri olmaya başladığında başıma değen elle kafamı kaldırdım. Nigel. Son zamanlarda onu da oldukça sık işinden ediyordum, işte edinecek yeni bir dert daha. Tüm insanların yaşamını dert etmeyi görev edinmiştim kendime.
Olmuyor işte, ben yapamıyorum. Peki neden devam ediyorum?
Neden devam ettiğim hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Ama bildiğim bir şey vardı annemin hastalığından dolayı savaşmayı bırakmayacağım. Gerekirse savaşın kendisi olacağım. Bir satranç tahtasında piyon olmak için doğdum.
Hayır, onca taşın arasında en önemsizi piyon değil.
Çünkü piyon istediğinde, oyundaki tüm taşları kendi avucunda oynatır, gücü ellerinin arasında tutar. Peki ya kontrol? Kontrol zaten her daim onunla olur.
Ve tekrardan diyorum, hayır ben bu yolda vazgeçmeyeceğim. Annem için de umudumu hiç kaybetmeyeceğim.
İçimdeki sesi dinlemediğim sürece. Çünkü içimdeki o ses bas bas bağırırken kulağıma yanlış sulardasın diye, ben o sese de siktiri çekemem.
Neden sadece yaşam hayatımın yalan üzerine kurulu olduğunu fısıldıyor?
24 yaşındayım. Yolu yarılamış olmam gerekiyordu. Ama ben daha yolun başında hissediyorum.
Savunmasız, yalnız, yolun başında.
Kalkarak camdan dışarıya baktım. Güneş açmıştı, yağmur atıştırıyordu. Dışarıda bahar havası var.
Vazgeçmeyeceğim.
"Lale." Nigel'in adımı söylemesiyle kafamı yasladığım yerden kaldırdım. Tamam Lale. İyiydim, iyisin, iyiyiz Lale.
Yine hastanedeyim sadece. Kaderim miydi bilmiyorum ama son zamanlarda aynada kendimden çok, hastane tuvaletini görüyorum. Bir şeyler yaşıyor ve bir şeyler görüyorum ama lanet kafam buna bir anlam veremediği için hatırlamıyor bile.
Deliriyor muyum, yoksa zaten çoktan delirdim mi?
Hastanedeyim ama bu sefer kendim için. Doktorlar çığlık attıktan sonra bayıldığımı söylediler, ama neden çığlık attığımı bilmiyorlar. Tıpkı benim gibi.
Sadece korkmuş olduğum teorileri var. Neyden?
Deli değilim, delirmedim.
Henüz.
Bu durum doktorlarında hoşuna gidiyordu tabi, çünkü fazladan bir kişiyle ilgilenmeyeceklerdi. Benim yüzümden yorulmak zorunda değillerdi.
Kendime söz verdiğim bir diğer konu buydu. Ben sadece kurtarmak için tedavi edecektim, kurtulmak için değil.
Eve geri dönerken tek tük konuşmuştuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKAL
Novela JuvenilDaha yeni yirmi dört yaşına girmiştim bir telefonla beni aradıklarında. Evet bir sokak vardı, hayır bir yol vardı. O kadar ıssız dı ki tek bir ev, tek bir ağaç, tek bir lamba yoktu. Soğuk ve yalnızdı yol. Kimsesizdi. Yolun başında kimse çıkmadığında...