Aramızdan birini daha kaybetmemizin üzerinden tam iki hafta geçmişti, o günün ertesi günü Alaydaki sessizliğin keskinliğini hala tenimde hissedebiliyordum. Kulaklarıma dolan bir evladını kaybetmiş anennin feryadı canımı yakıyorken aklımın bir köşesine kazınmış anlara bir yenisi daha eklenmişti.
Zihnim her şehit haberinde yaşadıklarımızı not ediyordu bir kenara.
Ve yine bir görev verilmişti bize. Bu sefer diğerlerinden daha farklı bir görevle baş başaydık. İki hafta önce yakaladığımız Kemal'i sonunda konuşturmayı başarmıştık. Başta ağzını tek kelime etmek için dahi açmazken sonunda ona yapılanlara dayananamış ve bıçak gibi keskin olan sessizliğini bozup birkaç şey dökmüştü.
Bir organizasyondan bahsetmişti. Dışarıdan oldukça masum, hatta mükemmel derecede iyilik içeren bir orgnizasyondu. Kimsesiz çocuklar adına bir bağış gecesi düzenlenmişti. Birçok zengin iş adamı, ve zengin iş kadınları orada bulunacaktı. Belirli oranlarda bağışlar yapılacak, etrafa ne kadar bağış yapıldığını gösterilip zenginliklerini tekrardan belli edeceklerdi. Gece olacak olan bağış gecesinden gönlünden koptuğu için, asıl amacı yardım etmek olan tek bir kişinin dahi olacağını düşünmüyordum orada.
Ve asıl bizim oraya gitme sebebimiz Kemal'den aldığımız önemli bir isim olan Kaya Akaydın'ın orada olacağı gerçeğiydi. Kemal'in anlattığına göre Sancak ile arada görüşüyorlarmış. Bir nevi iki arkadaş gibilermiş. Kemal'in dediğine göre Kaya uyuşturucu ve silah kaçaklığı yapar, ülkeye gizliden mal sokup bunu Sancak'a satarmuş. Sancak da bu aldıklarını diğer örgütlere çok daha pahalı bir şekilde satıp kendince kâr elde edermiş.
Bunlardan Mayın'ın haberi olup olmadığını sorduğumuzda kafasını iki yana sallamıştı. Sancak'ın bu işi çok gizli yürüttüğünü, sadece kendisinin bildiğini, bu olayı herkesten gizleyip sakince kendi içinde çözmeye çalıştığını söylemişti. Dediğine göre Mayın'ın öğrenmesi demek bazı şeylerin sonu demekti. Ve bunlardan biri de Sancak'ın hayatıydı.
Ayrıca genelde bu tarz yaptıkları organizasyonlar uyuşturucu ve silah alışverişinin çok yaygın olduğu, ülkeyi baltalayacak planların çoğunun bu anlarda yapıldığını öğrenmiştik. Bu yüzden bir taşta birden çok kuş vurmak amacıyla iki tim beraber görev alacaktık.
Sungur timi.
Tim07.
İnanılmaz.
Ve şimdi o adamı yakalamak için katılacağımız organizasyona hazırlanıyordum. Oldukça garip bir plan yapmıştık. O kadar garipti ki yaşanabilecek olanlar gözümün önüne geldikçe ellerim titriyordu.
Hepimize ayrı bir sahte kimlik çıkarılmıştı. Sungur timinden Mustafa ve bizden Çağkan garson rolündeydiler. Barış piyanist, Ahmet ve Kerem vale idi. Oğuz mutfakta görev alanlardan, Sinan Komutan ve Recep güvenlik görevlilerindendi. Adem Komutan ve Hakan Komutan da araçta bekleyecek, bir sorun olursa destek ekibi alıp gelecekti.
Ben ve Semih ise karı koca rolünde giriş yapacaktık salona. Bunu öğrendiğim ilk an beynimde çakan şimşekleri hatırlıyordum. Aklım resmen durmuş gibiyken bir süre sindirememiştim.