3.Bölüm

6 0 0
                                    

Keyifli okumalar dilerim oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum ♡

----

İrem, Aras’ın meydan okumasını kabul ettikten sonra, kafasında bir dizi soru belirmeye başladı. “Bu oyunun sonunda neler olacak?” diye düşündü. Aras’ın gözlerinde bir kararlılık vardı; ama aynı zamanda bir gizem de saklıydı. Kendini korumak için yapabileceği bir şey kalmamıştı.

Bir gün, Aras İrem’i eski bir depoya götürdü. Dışarıdan bakıldığında terkedilmiş bir yer gibi görünüyordu ama içeri girdiğinde karanlıkta parlayan lamba ışıkları İrem’in içindeki korkuyu daha da artırıyordu. Duvardaki çatlaklardan gelen su sesleri, ortamın gerginliğini artırıyordu. Aras, içinde bulundukları bu karanlık yerde ona doğru döndü.

“Burada, geçmişimle yüzleşmem gerekecek,” dedi. “Ama sen de burada benimle olacaksın. Hayatımda benimle beraber olan herkes, geçmişin yükünü taşır. Sen de benimle bu yükü paylaşacaksın.”

İrem, Aras’ın cümlelerinden tedirgin oldu. “Neden buradasın? Beni buraya neden getirdin?” dedi, sesi kısıldı.

Aras, derin bir nefes aldı ve kafasını eğdi. “Çünkü burada seni anlayabilirim. İkimiz de kayıplar yaşadık; ama benimkiler seni korkutabilir.”

İrem’in merakı uyanmıştı. “Kaybın neydi?” diye sordu.

“Bana güvenmiyorsun, anlıyorum. Ama ben de bir zamanlar masum biriydim. Beni bu dünyaya iten şey, benim geçmişimdeki kayıplardı. Ailem…” Aras, cümlesini tamamlayamadı, gözleri bir an karanlık bir boşluğa dalmıştı.

İrem, Aras’ın duygularını ilk kez bu kadar net görebiliyordu. “Neden bana bunları anlatıyorsun?” dedi, içindeki merak büyüyordu.

“Çünkü belki de senin de geçmişini açığa çıkarman gerekiyor. Beni gerçekten tanımak istiyorsan, seni korkutan her şeyi yüzleştirmen lazım. Geçmişinle hesaplaşmak zorundasın,” dedi Aras, ama sesi artık daha yumuşak bir tondaydı.

---

O an, İrem’in aklına o korkunç toplantı geldi. İnsanların birer birer vurulması, Aras’ın o soğuk ifadesi… “Ben korkuyorum,” dedi, sesi titreyerek. “O gün yaşadıklarım beni bu hale getirdi. Kimseye güvenemiyorum.”

Aras, gözlerini İrem’in gözlerine kilitledi. “Biliyorum. Ama seninle beraber bunu aşmalıyız. Geçmişin seni bırakmazsa, geleceğini de asla göremezsin.”

İrem, bu sözlerin etkisinde kalmıştı. “Benim geçmişim çok karanlık,” dedi. “Ailem beni terk etti. O günden beri yalnızım.”

Aras, bu cümleleri duyduğunda biraz duraksadı. “Yalnızlık, bu karanlık dünyada en büyük düşmanındır. Birçok kayıptan sonra insanlar ya güçlü olur ya da tamamen yok olurlar. Ama sen, güçlü olmayı seçebilirsin,” dedi.

İrem, Aras’ın ona sunduğu bu yeni bakış açısının etkisiyle derin bir nefes aldı. İçindeki korkularla yüzleşmek zorundaydı ama bir şey daha anlamıştı: Aras da bir kayba uğramıştı ve belki de bu nedenle acımasız görünüyordu.

---

Günler geçtikçe, İrem ve Aras arasında tuhaf bir bağ oluşmaya başladı. İrem, Aras’ın geçmişiyle ilgili daha fazla bilgi edinmeye çalıştı; ama her seferinde Aras, bir adım geri çekiliyordu. Aras’ın geçmişindeki sırlar, onu daha da çekici kılıyor ama aynı zamanda korkutuyordu. Geçmişteki travmalarını açığa çıkardıkça, Aras’ın kişiliğinde bir yumuşama hissediyordu.

Bir akşam, Aras bir kaç adamıyla birlikte İrem’in kapısının önüne geldi. İrem, kapıyı açtığında Aras’ın yanında bir adamın daha olduğunu gördü. Adam, kalın bir ceket giymişti ve gözlerinde bir sertlik vardı. İrem, bir an ne yapacağını bilemedi.

Zincirli Kalp (Mafya Kurgusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin