Aadan çıktıktan sonra hızla kıyafetlerimi çıkartıp yerine adidas takımımı geçirdim(kelime galiba eşorfman:) . Çalışma odama geçip her şeyin yerli yerinde olup olmadığını kontrol etdim. Şimdiyse elime "Veronika ölmek istiyor" Kitabını almış güneş olmasına rağmen gün düşmeyen ve bir kaç divanın olduğu güllü-çiçekli balkonuma geçmiştim. Balkonlar nerdeyse bitişiktiler ve arada sadece korkuluklar vardı. Yanda kim olduğunu bilmiyordum. Kulaklığımı takıp en sevdiyim parçayı açtım. Hasretinden. Azerbaycan parçalarını oldum olası sevmişimdir. Sonraysa koruyucu gözlüyümü takıp okumaya başladım.....
O andan beni izlemeye başlıyan kişilerden habersiz.....
Akşam saat 19:13
Nerdeyse 3 saatdir kitap okuyordum ve fazlasıyla dinlenmiştim. İş beklemez diyerekten hemen çalışma odama geçip bir kaç dosyaya göz gezdirdim. Ki zaten yarim saat sonra kapı çaldı.
"Girin!"
İçeri bir hizmetçi girmişti. Sarı saçları ve güzel gözleriyle kendini hemen bildiriyordu
"Efendim,yemek saati.Sizi bekliyorlar"
Kafa sallayarak onayladım ve telefonumuda alıp aşağı inmeye başladım. Üzerimde klasik ev giysilerim vardı, yani sorun yoktu.
Merdivenlerden indikten sonra yemek odası olduğunu bildiyim yere doğru ilerledim. İçeri girmemle tüm sesler ve gülüşler sustu. Bu beni rahatsız etsede bildirmedim ve Bilalin yanındaki boş yere oturdum
"Ooo prens hazretleri sonunda teşrif etdiler.Acele etmeseydin biz beklerdik"
Bilalin konuşmasıyla ona dönüp ters ters baktım. Kendini havalımı sanıyordu?
"Muhattap olma benimle Bilal,beyenmiyorsan beklemeseydin"
"Hıh,sen bilmeszin tabii,her ailenin kendi kuralları vardır.Bizimkide bu"
"BİLAL!"
Alpaslan beyin bağırmasını takmadan konuştum
"Sana verilen terbiyeden görüyorum onu zaten"
Ağır olduğunu biliyorum fakat kimse benim damarıma dokunamaz. Sözlerimle Meliha hanımın gözleri doldu ve Alpaslan beye döndü
"A-Alp ben iyi terbiye vermedimmi çocuklarıma.Ben iyi hık,iyi bir anne değilmiyim?"
"Olurmu öyle şey hayatım Murat öyle demek istemedi,değilmi Murat?"
Son kısmı bana bakarak tehtitkar bir şekilde söylemesiyle kaşlarım havalandı ve alayla güldüm.
"Acı gerçekler Meliha hanım.Acı gerçekler"
Mehila hanım direk ağlamaya başlamasıyla Alparslan bey direk ayağa kalkıp bağırdı
"MURAT!"
tabii ki bende dururmuyum?
"O sesini kıs Alpaslan Orakçı! Ben senin bağırıp sindireceyin çocuklarına benzemem! Çeker alırım o ses tellerini!"
"Sen benim babamı tehtit mi ediyorsun lan!"
Hakanında ayağa kalkmasıyla ortam ana-baba gününe dönmüştü.
"Kimliyimde Orakçı yazması sizi yanıltmasın,kiminle konuştuğunuza dikkat edin!Siz daha yeni tanıdığım insanlarsınız,kendinizi ne sanıyorsunuz da beni ailemin yoktuğuyla vurmaya çalışıyorsunuz! Hadsizler!Birdaha haddiniz olmayan her hangi bir şeye karışır ve ya fikir bildirirseniz size bir Altunun öfkesini tatdırırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Murat Bey(Gerçek ailem)
Novela JuvenilBu hikaye tamamen benim kurgumdur. Çalınması durumunda yasal haklarımı kullanmak durumundayım. O bir çocuktu. Daha 16 yaşında omuzlarına fazlasıyla ağır yükler yüklenen. O bir çocuktu hayatı mahv edilmiş. Fakat hiç bir şey ondan dirayetini ve inamı...