Odama çıktıktan sonra biraz Matamatik kitaplarına göz gezdirmiş devamında çalışmaya başlamıştım. Nerdeyse 7 saatdir aralıksız çalışıyordum ve öğlen yemeyini yememiştim. Saat nerdeyse 4 e geliyordu. Aynada son kez üzerime bakıp tabletimi ve kulaklıklarımı alıp odadan çıktım. Aşağı kata inerken yolda gördüyüm bir hizmetçiye az şekerli bir kahve yapmasını söyledim.Salonda sadece Meliha hanım vardı ki oda elindeki kataloga bakıyordu.
"Murat,oğlum,hoşgeldin"
Kafa sallayarak tekli koltuğa oturdum. Neftlixden bir aksiyon filmi açıp izlemeye koyudum.
Bir kaç dakika sonra zaten kahvede gelmişti. Film baya bir sarıcıydı. Keyifin bu derece yerinde olması evreni rahatsız etmiş olacak ki, salona meraya salınan danalar gibi erkekler doluştu. Orakçı erkekleri.
Alpaslan bey karısına yanaşıp anlına bir öpücük kondurmuş halini hatrını sormuştu. Diğer erkekler ise yani Burhan, Abdullah, Hakan ve Bilalsa annelerine selam vermiş 3 lü koltüğa oturmuştular.
Bense sadece göz ucuyla onlara bakmış yeniden filmime dönmüştüm ki, birinin koluma dokunmasıyla filmi dondurup kafamı kaldırmıştım.
Bilal
"Babam sana diyor.O kulaklıkları çıkarda cevap ver"
Ona boş boş bakmamla Ya sabır diyip yerine oturmuştu. Bende başımı Alpaslan beye çevirip
"Bir sorunmu var?"
Kafasını iki yana sallayıp
"Hayır sorun yok,sadece nasılsın diye sormuştum"
Kafamı yeniden tablete indirip filmi başlatdım ve
"İyiyim"
Dedim. Artık tüm dikkatim filme odaklanmıştı. Ne yaparlarsa yapsınlardı, umrumda değildi.
Ben filmi bitirirken onlarda boş durmamış konuşmaya başlamışlardı. Ne hakkında olduğuysa, açıkçası umrumda değildi.
İki saatlik film maceramın ardından ayaklanmış, akşamki yemeye hazırlanmak için yukarı koyulmuştum. Orakçılarsa bu süre zarfında kendi kendilerine konuşup bir saat falan önce ayaklanmıştılar.
Yarim saatlık hazırlanma sırasında siyah takım elbisemi giymiş, saatimi takmış, kokumu sürmüş, siyah eldivenlerimi ve aynı renkde ayakkabılarımıda giymiş aşağı inmeye başlamıştım. Ev sessizdi her harde odalarındaydılar.
Daha fazla beklemeden evden çıktım ve beni bekliyen arabalara doğru irerledim .
Burhan Orakçıdan
Yorgun bir iş günden sonra eve geri dönmüş tesadüf eseri Hakanla karşılaşmıştık. Bu gün akşama bir aile dostumuzla yemek ayarlamıştık. Buyüzden hepimiz eve erken gelecekt ik. Aslında Muratıda davet edecektik fakat sabah duyduğumuz kadarıyla oda akşama iş yemeği ayarladığı için gerek duymadık.
Salona girmemizle Annem hemen ayaklanmış halimizi hatrımızı sormuştu. Muratsa elinde tablet ve kahvesiyle kılını dahi kıpırdatmamış, sadece kısa bir bakış atmakla yetinmişti.
Aslında onuda anlıyordum, nede olsa kaç yıl korkunç insanlarla aynı evde yaşamış , onlarla büyümüş, daha küçük yaşta biz Canlara bir az bile sorumluluk yüklememişken o korkunç bir sorumluluk altına girmişti. Sabah söyledikleriyse beni daha bir etkilemişti. Daha önce doğum günü kutlamamış olması gerçeği bizim o şaşalı kutlamalarımızı hatırlatmışdı bana. O çocukluk yaşamamıştı.
Babamın ona Nasılsın? Sorusuna cevap vermemesine kaşlarımı çatmışdım. Nede olsa yaşlı başlı adamdı. Cevap vermemek terbiyesizlikti. Bu düşüncelerim kulaklıklarını görmemle bitmişti. Bilale onu çağırmasını söyleştim.
Tabiiki verdiyi kısa ve umursamaz cevap beni duma uğratmamıştı. Artık ne kadar soğuk olduğunu biliyordum. En az benim kadar soktu. Abisinin kardeşi işte:)
Cevabı babamı ne kadar üzsede hemen toparlamış söhbet etmeye başlamıştı. Zaten bir saat falan sonra odalarımıza hazırlanmak üzre koyulmuştuk...
Saat nerdeyse 8 ize gelirken Murat hariç tüm ailemiz ve Kadir amcamlar lüks bir restoranda oturmuş gülüşerek konuşuyorduk. Kadir amcamlar karısı Nebahat teyze ve oğlu Halitden oluşuyordu. Halit Ahmetlerle aynı yaştaydı. Kadir amcamların uzun yıllar çocuğu olmamış sonda bir oğlu olmuştu. O günü hiç unutmam, çoksevinçliydi.
"Meliha,Murat oğlum nerde? O niye gelmedi.Daha tanışmadık bile"
"Onun bu akşam bir işi varmış Nebahat.başka zaman tanışırsınız"
"Olur olur,sorun değil aceleye gerek yok.günler çuvalamı girdi Nebahatçim.Daha sonra tanışırız Muratla."
Kadir amcamın Nebahat ablaya konuşmasıyla konu yine değişmiş, gülüşmeler başlamıştı. Ta ki, Canın
"Baba"
Demesine kadar
"Efendim oğlum"
Kaşlarıyla girişi göstermişti.Kafalarımızı o tarafa çevirdiyimizdeyse siyah giysili adamların kapıyı açtığını ve İbrahim beyin, sonraysa siyahlara bürünmüş Muratın görüşümüze girmesi uzun sürmemişti.
Murat içeri girdiği andan itibaren bizi fark etmiş,gözlerini üstümüzde gezdirmişti. Her ne kadar anide olsa gözlerindeki o hayalkırıklığını yakalaya bilmiştim
Keşke haber verseydik, ama artık geçti.........
Sevgili okurlarım, vote saylarının okuma saylarıyla orantılı olmadığını söylemem gerek. Lütfen yıldıza basın. Elinize mi yapışır gı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Murat Bey(Gerçek ailem)
Novela JuvenilBu hikaye tamamen benim kurgumdur. Çalınması durumunda yasal haklarımı kullanmak durumundayım. O bir çocuktu. Daha 16 yaşında omuzlarına fazlasıyla ağır yükler yüklenen. O bir çocuktu hayatı mahv edilmiş. Fakat hiç bir şey ondan dirayetini ve inamı...