Gün yeni doğuyordu. Gri renk almış gökyüzünde hiç bulut görünmüyordu. Havada serin ve zayıf bir esinti vardı. Kaldırımda yürüyen az sayıda kişi, sokakların canlanmaya başladığını gösteriyordu. Bu canlanışa parktaki ağaçlara yuva yapan serçeler öterek eşlik etti. Kuşların cıvıltısı, bankta kıvrılmış halde uyuyan Tamer'i uyandırdı. Tamer ayağa kalktı ve gerine gerine esnedi. Ahmet halen uyuyordu. İçinden ona teşekkür edip kimliğini yeniletmek üzere parktan ayrıldı. Uzun bir yürüyüşten sonra nüfus müdürlüğüne vardı. O saatte pek kimse olmadığı için sıra beklemeden vezneyle konuşmaya başladı.
"Günaydın hanımefendi."
"Günaydın."
"Benim kimliğim kayboldu, onu yeniletecektim."
"Kimlik numaranız nedir?"
Tamer kimlik numarasını söyledi. Kadın bilgisayara bir şeyler yazıp kimlik numarasını girdiğinde, yüzünde karakoldaki komiserinki gibi bir şaşırma belirdi.
"Ama siz ölmüş olarak görünüyorsunuz?"
"Biliyorum. Karakola gittiğimde oradaki beyefendi ad benzerliğinden böyle yanlışlıklar olabilir demişti."
"Olabilir. Yani ilginç gelecek biliyorum ama hastaneye gidip yaşadığınızı bildirmeniz gerek. Burda Karaoğlan yolunda trafik kazasında öldüğünüz yazıyor. Onlar bunu kayıtlarda düzeltince işleme devam edebilirim."
"Pardon, az önce ne yolu dediniz?"
"Karaoğlan yolu."
Karaoğlan yolu... Tamer bu adı düşündükçe başının ağrısı geri geliyordu. Kadına iyi günler dileyip binadan çıktı. Gözüne o yolla ilgili görüntüler gidip geldi. Sonunda anımsamaya başlamıştı. Bayılmadan önce Karaoğlan yolundan geçiyordu. Bir an önce oraya gitmek istiyordu ama Karaoğlan yolu kent dışında ve yürüyemeyeceği kadar uzaktaydı. Otobüs kartı ya da parası da yoktu. Durağa geldiğinde herkese Karaoğlan yolundan geçen otobüse binip binmediklerini sordu. Başı takkeli, yaşlı bir adam Tamer'in yerine kart basmayı kabul etti. Tamer yaşlı adama çok teşekkür edip otobüse bindi. Birkaç saat sonra Karaoğlan yoluna girilmişti. Tamer nerede inmesi gerektiğini bilmiyordu. Yol kenarındaki kuru ot ve tarlaları izlerken bir bataklığın yanında sarı taştan yapılmış bir çeşme gördü. Bu çeşme ona tanıdık gelmişti. Yaşlı adama bir kez daha teşekkür edip otobüsten indi. Çeşmenin başına geldi. Sudaki yansımasına baktı. Artık anımsıyordu. En son Hasan ve İnci ile Karaoğlan yolunda arabadaydı. Hasan su içmek, İnci de ihtiyacını gidermek istediğinden çeşmenin yanına park etmişlerdi. Akşam vaktiydi. Tamer arabada kalıp kestiriyordu. Birden bir el ağzını sıkıca kapatıp ona bir şey koklatmıştı. Uyandığında başka bir yerde çalıların arasındaydı. Şimdi bayıltıldığı yere geri dönmüştü. Çeşmede Hasan ile ilgili bir şey bulamadı. İnci ile ilgili bir şeyler bulmak için bataklığın kıyısındaki uzun otlara doğru yürüdü. Çevreyi araştırırken çamurlu zemin üzerinde parlayan iki metal mermi kovanı gördü. Yüreği daha hızlı çarpıyordu. Kuşkunun yerini korku almıştı. Kuru bir dal parçasıyla bataklığı yokladı. Birkaç adım ötede dal büyük ve hareketsiz bir şeye çarptı. Tamer paçalarını sıvayıp çoraplarını çıkardı. Çamurlu suya ayak basar basmaz bileğinin üstüne kadar gömüldü. Zar zor iki adım attıktan sonra bataklıktaki kaya olduğunu umduğu şeyi kaldırmak için elini suya daldırdı. Başka bir ele dokunduğunu anlar anlamaz geriye doğru sıçradı. Yüreğinin göğsüne çekiç gibi çarptığını hissediyordu. Cesaretini toplayıp cesedin başını kaldırınca beyninden vurulmuşa döndü. Gördüğü şey İnci'nin cesediydi. Polise haber vermeyi düşündü ama bunu yapması anlamsızdı. Bunu yapan kimse, polise kendini ölü diye kaydettirecek ve olayın üstünü örtecek rüşveti verebilen zengin biri olmalıydı. Artık polise güvenmiyordu. Tamer'in bildiği hiçbir düşmanı yoktu. Ancak Hasan ile babalarının ani ölümünden sonra mirası paylaşma konusunda halen anlaşamamışlardı. Babalarının epey parası vardı. Tamer'in ölmesi en çok Hasan'ın işine gelirdi. Ona bunu yapan kardeşi olmalıydı. Ama kendisi öldürülmemişti ve İnci'nin miras olayıyla bir ilgisi yoktu. Tamer'in kafasında halen soru işaretleri vardı. Tek bir şeyden emindi: Hasan'ı bulmalıydı. Bunun için zaman gerekliydi. Çamurun üstündeki boş mermileri eline aldığında, parkta tanıştığı Ahmet'in kardeşinin silah tamirhanesi olduğunu hatırladı. Yapbozun parçalarını bir bir yerine oturtuyordu. Otostop çekerek geri dönecekti. Havanın kararmasına yakın, bir araba Tamer'i aldı ve kent merkezine doğru yola koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyanış
Mystery / ThrillerBir gün uyandığınızda geçmişinizin olmadığını düşünün. Anımsadığınız her şey değişmiş ve siz aslında yoksunuz. Eskiye daldıkça gerçeklerle yüzleşeceksiniz. Size bu yaşamı yakıştıran kişiden öcünüzü alabilecek misiniz? Bilinmezlikler içinde sürüklenm...