Selamun aleykum arkadaslar :)
ilk hikayem oldugu icin cok heyecanliyim:) Fazla uzatmayacagim.. Umarim begenirsiniz. Allah'a emanet olun:))Bağlanıp kaldığım kasvet dolu bu odadan kurtulmak için bir hamle yapacaktım ki kapıda beliren doktorla karşı karşıya kaldım.
Odaya adımını attığında tedirgince yatağıma doğru ilerledim. Yatağıma doğru ilerlerken etrafı tarıyordum. Gün boyunca tek yaptığım, düşünmek ve etrafı kolaçan etmek oluyordu, ne yazık ki.. Geniş, ferah bir odaydı. Yatağımın yanında bir dolap , diğer yanında ise komodin vardi. Mavinin ruhumu ferahlatacağını düşünerek odadaki mavi tonunun yoğunluğuyla bunu kanıtlamaya çalışmışlardı. Siyah, bütün renkler üstünde bir baskı uygulamaz mıydı? Bir hafta öncesinde bodrum katındaki evim siyahla bürünüyordu. Ben buna alışmıştım. Şimdiyse bu renk cümbüşü bana fazla geliyordu. Yavaşça yutkundum ve yumuşak zemine bedenimi bırakıp bağdaş kurdum. Keşke ruhumda bedenim gibi yumuşak bir zeminle buluşabilseydi..
Ruhum o kadar amacsizdi ki.. Herseyim bedenimden ibaretti. Ruhsuz bir bedene sahiptim.. Su tikanip kaldigim oda da beni huzurlu kilan seyi de geri de birakmistim.
Ruhuma en iyi gelen sey de ellerimin arasindan cekilip alinmisti.. Tum huzurumu yitirmistim, geriye hicbir sey kalmamisti.
İcimde biriktirdigim her sey gun gectikce daha cok belirginlestiriyordu yerini.. İcime attiklarimla nefes alamiyordum.
Bir bitkiden farksizdim, bitkilerin en azindan bir islevi vardi. Ve ben ruhumu bogan bu atmosferde kendimi yemekten baska bir sey yapmiyordum.
Daha fazla burada kalmayi istemedigimi belirtircesine tum nefesimi disariya biraktim.
Bana "sen kendini cok zeki saniyorsun heralde" bakisini atarken hemen gozlerini geri cekti ve bende ona nefret dolu bakislarimdan gondermeye basladim.
Burada kalmak istemiyordum. Su dort duvar ustume yikiliyordu sanki. Son bir haftadir dost oldugum tavan bile kazik atmisti bana..
Tavani saatlerce seyredip sahne perdesini aralayacagim hayallere veda etmistim.
Vedalardan nefret ediyordum, annemin ve ardindan babamin bana acimasizca olan vedalarindan sonra veda kelimesini duymak degil dusunmek bile istemiyordum.
Sanki yeterince vedaya kurban gitmemisim gibi bir de kardesimin.. Ahh.. Bunlari dusunmek aci veriyordu.
Saniyeler icinde kendimi ararken bir baskasiyla karsilasiyordum. Aynaya her baktigimdan karsimda baska bir yuz beliriyordu. Her bakista baska bir siluet, her goruste farkli bir Zumra..
Ama ne yazik ki bu lanet yerde yapabilecegim tek aktivite beynimi harekete gecirip dusunmek oluyordu. Burada olmaktan nefret ediyorum.
Bu havayi solumaktan, bu hastanede bu sevimsiz doktorun yaninda olmaktan... Tum bunlari dusunurken gozlerimden gecen nefret yildirimlarini bir kez daha ona gonderdim. Ama bunun onun uzerinde pek bir etki saglamadigini goz ardi edemeyecektim.
Bir insan bu kadar umursamaz olabilir miydi? Bazen hislerinin uzerinden cekilip alindigini dusunmeden edemiyordum.
Ve itiraf etmeliyim ki ona ozeniyordum. Hissiz olmayi cok isterdim. Aglayamamayi, uzulememeyi, gulememeyi.. Hayatta hicbir yere sahip olmayan bu kizin tebessume ne hakki vardi?
Bana ait oldugundan bile emin olamadigim duygularima bana aitmis gibi davranamazdim.
Kendimle verdigim ic savastan galip gelemedigimi anlayinca hircin bakislarimi tekrar ona yonelttim.
Uzerinde bir etki olusturamayacagimi bilsem de hala ona, o meshur lanet bakislarimdan atmaya devam ediyordum.
O ise beni umursamadan pencereleri acmaya yeltendi. "Dur ne yapiyorsun?" dedim bogazim yirtilircasina ve ona tekmelerimi savurma hayali kurmaya basladim.
Bir insan nasil olur da bu kadar otoriter olabilirdi ki? Sanki o gittiginde tekrar kapatmayacaktim perdeleri..
Ahh. Bu karanlik dunyamda hangi isik beni aydinlatmaya yetecekti?
Hangi yol beni aydinlik bir dunyaya cikaracakti? İcimdeki karanlik hangi isikla aydinlanacakti?
Beni dinlemeyerek perdeleri cikartip eline aldi. "Bu kadar ruhsuzluk yeter." diyerek mirildandi. Bu akilla o nasil doktor olmustu hala akil sir erdiremiyordum.
Ama itiraf etmem gerekiyor ki akillica bir davranisti. Cunku o cikar cikmaz odami o kasvetli havasina tekrar donduruyordum. Bunu anlamis olacak ki boyle bir careye basvurmustu. Akillicaydi ama cok sinir bozucuydu.
Saclarimi yolup duvarlara vurmamak icin kendimi zor tutuyordum. Sakin olmaya calisip bana verdigi o rengarenk ilaclara baktim.
Bu rengarenk ilaclar benim siyahligimi ortecek kadar etkili degillerdi.
Siyahligimdan kurtulamayacagimin farkindaydim. Bunun icin fazlada umit baglamiyordum hicbir seye.
Bana kac kere umidimi kesmemem icin bir seyler soylemisti. Ama onu dinlemedigimi ispatlarcasina dediklerinin hicbirini hatirlamiyordum.
Ayet sandigim birkac sey okumustu. Elinde tuttugu kitapta Kur'an-ı Kerim olmaliydi. Onu burada birakabilecegini soylemisti ama ben istememistim.
Benim gibi biri neden durduk yere hayata karsi umutlansindi ki? Bircok gunaha bulasmis olan benligim nasil olur da bu batakliktan cikip huzuru yakalayabilirdi?
Tovbe kavrami benden cok uzakta bir yerlerdeydi. Ne kadar tovbe edersem edeyim affolunmayacaktim.
Bunu dusundukce bogazimdaki yumrunun varligini bir kez daha hissettim. Bu.. Bu cok farkliydi, caresiz hissettiriyordu. İcinde bulundugum isin icinden cikilamaz bir hal aliyordu.
Cikmaza dustugum zamanlarda onu ariyordum.. Ve daha fazla dayanamayacagimi hissediyordum. Umidimin son safhada tukenmis olmasi kanimi donduruyordu.
Umitsizlik kavrami bende hayat bulurken ben kendi siyahligimda boguluyordum. Siyah renginin terim bulmus haliydim.
Bazen dusuncelerim arasinda kucuk bir renk gormek isterdim. Ama gordugum her renk kivilcimi siyaha donusurdu. Boylece bu aliskanligimi da arkamda birakip kendimi siyahligima teslim ettim.
Savrulup giden her dusuncem benimle birlikte kararmaya yuz tutuyorken sessizce dogrulup tabaktaki ilaclari aldim.
Asinasi oldugum bir tavirla hemen haplari dilimin altina yolladim. Doktor bana donerek ve gozlerime bakmamaya ozen gostererek: " Dilinin altina sakladigin haplari hemen yut" konumunu vermisti.
Bu adamin bana karismasindan nefret ediyordum. Sanene yani ister yutarim, ister cignerim, istersem de saklar biriktiririm. Hayatim boyunca emir almaktan nefret etmisimdir.
Bu adam sanki inadina yapiyormus gibi bana emirler yagdirmaya devam ediyordu.
Gerci onunla su zamana kadar tenezzul edip konusmamistim bile.. İcimdeki firtinalari nereden bilecekti? Bilmesindi zaten.
İcimden ona lanet ederken gozlerine baktim. Gozlerinde yakaladigim korku ve endiseye anlam veremesemde ona tiksindirici bir seymis gibi bakmaya devam ettim.
Bakislarini saniyesinde gozlerimden ayirmisti. Daha once farketmedigim bir sey vardi.. Bakislarindaki sefkat ve samimiyet cok fazlaydi, bir eroinmana verilebilecek sefkatten daha fazla..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Vuslat
Teen FictionSükunetin kendini gösterdiği o nadide zamanlardan bir tanesi.. Suskunluğun esiri olan bir benlik.. Tattığı her türlü acı bedeninde ağır yaralara sebep olmuş bir beden.. Zümra.. Yaşadıklarının etkisiyle tüm gayelerini yitirmiş bir genç kız.. Omuzlar...