11. bölüm

243 13 9
                                    

Yazar'dan
Adam bir ileri bir geri gidiyordu.
Çok sinirli ve stresliydi sebebi ise Tanyayı orada bırakıp kaçtığı içindi.
Tanya'nın babası (pusat) onların nerde olduğunu öğrenince onun dudaklarını sert ve uzun bir öpücük bırakıp gitmişti. Genç kız ne kadar dirense de gücünün yetmeyeceğini anladığında onu kendinden uzaklaştırmayı kesmişti. Ama kendi kendine diyordu ben mi pes ediyordum? Yoksa pes etmeye mi zorluyordu? Bilmiyordu genç kız.
Herşey üvey babası olacak adam yüzünden olmuştu. Can ve babası İbrahim güçlü bir terörist çetesinde ve kırmızı listedeydiler. Tanyayı kaçırdığı sırada kameralarda görünmüyordu görünse işi bitmişti çoktan.

Kendisi 32 yaşında psikopat bir adamdı.
Sağlıklı düşünemiyor istediğini yapıyordu. Tabii babası için durum öyle değildi oğlunun bu akıl durumundan yararlanıyor, oğlunu kullanıyordu. Can bunun farkında değildi ama yaptığı şeylerden o da memnundu.

Babasının yanına indiğinde "bir daha ne zaman karşısına çıkıcaz?" Diye sordu babası ise ona "etraf biraz durulsun o zaman şuan her yerde onu kaçıran kişileri yani bizi arıyor sen bu sırada kendine başka bir kız bul" diyip içkisinden bir yudum aldı.

Can kendini Tanyaya aşık sanıyordu ama değildi. Tanyaya takıntılıydı sebebi ise tanyanın kendisinin farkında olmadığı güzelliğiydi.
Esmer yüzüne yakışan uzun kirpikleri,kiraz gibi dudakları ile her erkeğin arzulaya bileceği bir kız gibiydi.
Gözleri mi? Gözlerine söz yoktu.. kahverenginin köşesinde olan o mavilik Can'a göre kalan su damlalarıydı. Toprak tüm suyu emmiş bir tek orası kalmış gibi duruyordu. Kahverengi gözleri kahvenin en koyu tonuyken, o mavilikte  okyanusun en  derinliği gibi,masmaviydi.

Fiziği mi? Fiziği çok güzeldi..
Fiziğine o yaraları yakıştırmıyordu. Esmer tenine yara izi hiç yakışmıyordu.
İnce beli dolgun göğüsleri onu yaşıtlarından daha büyük gösteriyordu ama yüzü hala çocuksuydu.
Bacakları ise kalın ve cazibeli duruyordu.

Tanya bu yüzden kendine çirkin diyordu zaten?
Yaşıtları gibi kendine durduk yere çirkinim demek isterdi.
Ama o bir kaç piç kurusu yüzünden diyordu.
Adil miydi bu? Değildi. Hatta tanya bunları hiç haketmemişti. Kimse haketmezdi zaten.
Ama yine de durduk yere kendini çirkin bulması daha iyi olmazmıydı? Kendine ben çirkinim demesi için iğrenç olaylar mı yaşaması lazımdı? Değildi.
En imrendiği şeyde buydu. Yaşıtları kendini normal sebepler yüzünden çirkin bulurken Tanyanın iğrenç olaylar sebebinden böyle demesi ona  çok koyuyordu.
İnsan kendine çirkinim demeyi bu kadar çok ister miydi? Tanya isterdi ama bu şekilde değil.
O kendine normal bir şekilde çirkinim demek için nelerini vermezdi.

Tanya'dan

Şuan nerede miydim? Kahvaltı sofrasında oturmuş pelin hanımın dediklerini dinliyordum.
Yani dinlemem zorunluydu çünkü konuşamıyordum.
Bana iyi beslenmem için şunları ye bak bu boy uzatır diyordu.
Ben 173'üm zaten? Dememe rağmen pardon yazmama rağmen  bir kaç saniye morali bozulmuştu çünkü ondan tam 13 cm uzundum.
Bu evdeki herkes boyunu pusat beyden almıştı galiba. Efe 14 yaşında olmasına rağmen boyu 180'e yakındı. Gerçi o kadar aç kalmasına rağmen nasıl uzamıştı şaşırıyorum bazen.
"Bak kızım bundan da ye-" diye ekmeği bana uzatan Pelin hanım ayağa kalkmamla durmuştu. Elimi cebime atıp telefonumu çıkarttım ve şunları yazdım.
'vicdan azabını bunlarla örtmeye çalışma.
İçinden geldiği gibi davran, yapmacıkları sevmem'yazıp ona göstermiştim yazdığım şeylerle gözleri dolmuş ve kendini hemen açıklamaya başlamıştı.
"Öyle bir şey yok! Hatalıyım evet hemde çok hatalıyım kızım. Ama asla vicdan azabı mı örtmek için böyle davranmam. Bunu yapmam senin daha da zoruna gitmez mi zaten?" Diyince gözünden bir damla yaş düşmüştü.
Sahi gider miydi zoruma? Sanmıyordum. Bu ailenin yaptığı şeyler ne beni üzüyor,nede mutlu ediyordu.
Zaten sevemezdimde onları.
Boş kalbime bile fazla olurlardı.

DERKEN? (gerçek Ailem)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin