Yan Hikaye 23 - SON

305 36 141
                                    

***

Güneş batmaya başlamıştı. Rüzgar epey serinleşmişti. Önce annemi ve Olga'yı geri gönderdim, sonra tek başıma Zhenya'yı beklemeye kaldım. İşimi bitirir bitirmez telefon eden adama buraya gelmesini söylemiştim.

Uzun sürmedi, çok geçmeden park yerinin arkasından tanıdık motor sesi geldi. Başımı çevirdiğimde, uzun giysileriyle yürüyen Zhenya'yı gördüm. Yüzü dışında boynundan ayak uçlarına kadar her yeri siyahtı. Gülümsediğimde, yanıma yaklaşan Zhenya, şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu.

"Neden gülümsüyorsun?"

"'Grim Reaper*' gibisin."

*ölüm meleği

"O da ne?"

"Sana benzeyen bir şey."

Zhenya, hâlâ anlamamış gibiydi. Açıklama yapmadım; sadece elindeki iki beyaz zambağı işaret ettim.

"Ölüleri anmak için. Senin ailene aldım."

"Ah, ama ne yapalım? Şimdi geç olduğu için giremeyiz."

Zhenya, umursamaz bir tavırla omuz silkti. Zambakları Kwon Taek Joo'ya uzatarak,

"Olsun, Taek Joo, sana veriyorum."

"Ürkütücü ve romantik. İlk aldığım çiçek, anma çiçeği oldu."

Söylenerek zambakları burnunu yaklaştırdı. Güzel bir koku yayıldı. Çiçek almak, genellikle sadece giriş veya mezuniyet günlerinde olurdu. Tesadüfen verilen bir çiçek olsa da, bu durum pek de kötü hissettirmiyordu.

Ambalajsız çiçeği karıştırarak söze girdim.

"Babam ve erkek kardeşim orada uyuyorlar. İkisi de annemi bana emanet etti. Sanki bunu yapamayacaklarını biliyorlardı. Artık annem için tek başıma ben varım."

"Bunlar bilinen şeyler, neden konuşuyorsun?"

"Çok bencil olduğumu düşünüyorum. Benim her zaman ilk önceliğim olamazsın. Senin gibi her şeyi bırakıp sadece seni göremem. Annem belki de bir bahanedir. Onu düşünürken, aslında annemin istemediği şeylerden vazgeçmiyorum. Ne işimden, ne annemden, ne de senden vazgeçemem. O kadar berbat durumdaydım ki."

Elimi uzattım ve Zhenya'nın kolunu tuttum. Nadiren şaşırmış görünürdü, belki şimdi de öyleydi. Yüzüne bakmadığım için emin olamıyordum.

"Yanımda olursan, sürekli sabrını test edeceğim. Ama yine de yorulmamanı ve sabırlı olmanı istiyorum. Seni kaybetmek istemiyorum ve evet, bu da bencilce."

Gözlerimi Zhenya'ya çevirdim. Beklenmedik durumdan dolayı şaşırmış ve utanmış bir ifadeyle bana bakıyordu.

"Taek Joo?"

"Şu anda şımarıklık yapıyorum. Sen öyle demiştin, değil mi?"

Zhenya'nın yüzündeki donuk ifade aniden yumuşadı. Duyguları olmayan bir canavar ama aynı zamanda da sevgi dolu iyi birisi. Onu kucaklayarak öptüm. Açık hava otoparkında, hiç çekinmeden birbirimize yaklaştık. Dudaklarımız hafifçe buluştu ve sonra yavaşça ayrıldı; içimden bir nefes boşaldı.

Bir sonraki an, Zhenya'nın kolları etrafımda belirdi. Geri çekilmeden tekrar Zhenya'ya çekildim. Uzun süredir birbirini görmeyen aşıklar gibi derin bir öpüşme yaşandı. Her nefes alışverişimizde birbirimizin havasını çalıyorduk, ama ayrılmak zorunda kaldık.

"Taek Joo. Ne istersen onu yaparsın. Çünkü ben de aynısını yapacağım. Seni yakalamak için buraya kadar geldim ve her an seni takip ediyorum. Bundan sonra da böyle olacak. Zaman zaman sinir bozucu olabilir, ama bir şey kesin: Hayatımda hiç bundan daha fazla eğlenceli hiçbir şey olmamıştı."

Zhenya'nın gözlerinin içine baktım; orada sadece benim yansımam vardı. Benim gözlerimde de aynı durum geçerliydi.

Zhenya'nın çenesine dokunurken tekrar öpmek istedim. Tam o sırada bütün bu süre boyunca sessiz kalan cep telefonum çaldı. İçimde kötü bir his belirdi. Hızla arayanın kim olduğunu kontrol ettim. Tahmin ettiğim gibi. Derin bir nefes alarak açma butonuna bastım.

"Evet, dinliyorum."

Karşı tarafın konuşmasını dinledim. Arama çabuk sona erdi. Merkez, acilen gelmemi isteyen arama yapmıştı. Uzun süredir sessiz kalmışlardı.

Utancımdan rahatsız bir şekilde kulaklarımı kaşıdım.

"Hey, biliyor musun..."

"Küçük kadın yine endişelenecek."

Zhenya mırıldanarak elimi tuttu. Ardından, elimin üstüne öpücük kondurarak parmaklarımı ısırdı. Eklemimin üstünde belirgin bir diş izi bıraktıktan sonra elimi bıraktı.

"Yeteneğim yok ama, iyi bir yalan uydurmayı denerim."

İlginç bir şekilde bana yardım teklif etti ve gitmemi söyledi. Şüpheci bir hisle geri adım attım.

"Geri dönecek misin?"

"Yakında görüşeceğiz."

Zhenya'nın arkamda bırakarak arabaya bindim. Ama motoru çalıştırıp dönüş yapmama rağmen hemen çıkmadım. Bir kez daha veda edercesine arka farları iki kez yaktım ve ardından hızla çıktım. Soğuk görünüşlü bir adamdan sevimli bir vedaydı. İzleyen Zhenya'ya baktığımda, derin bir gülümseme belirmişti.

Yine sıradan ama kesinlikle sıradan olmayan bir gün geçiyordu.

<Son>

-

🧘🏻‍♀️

Codename Anastasia Yan HikayeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin