12.Bölüm

53 7 14
                                    


Merhaba pıtırcıklar 💕

12.bölümde birlikteyiz. Yavaş yavaş büyüyoruz 🥰

Bölüm hakkında yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar 💕🧚🏻‍♀️

12.Bölüm

Geçmiş;

Demirin elleri saçlarına geçmişti , salonda düşünceli bir şekilde oturuyordu.Zihni fırtınalıydı.Çınara gerçeği söylememesinin pişmanlığı ruhunda her geçen gün daha da ağırlaşmıştı. Babasının hatasını korumak için yaptığı bu gizli anlaşma, en yakın dostunu kaybetme noktasına getirmişti.
Tam o sırada , kapı çalmaya başladı. Tok ses evin içinde yankılandı.Demirin kalbi göğsünde güçlü bir şekilde çarpıyordu.Kapıya doğru giderken içinde kötü bir şey olduğunu hissediyordu.Kapıyı açtığında,karşısında öfke dolu gözlerle çınar’ı buldu.
Çınar, gözlerindeki alev alev öfkeyle, bir an bile duraksamadan demir’in üzerine yürüdü ve onu yakasından kavradı.
“Bunu nasıl yaparsın?!” diye hırladı. “Babamı öldürmeye çalışmasına nasıl müsaade edersin, Ve onun kaçmasına nasıl yardım ettin! Bunu benden nasıl saklarsın demir?!”
Demir, şaşkınlıkla bir adım geri çekildi, ama Çınar'ın kavrayışından kaçamadı. "Çınar, dinle her şey o kadar basit değil!" diye cevap vermeye çalıştı, ama Çınar'ın öfkesi sözlerin önüne geçti.
"Basit değil mi?!" Çınar, Demir'i duvara yapıştırarak bağırdı. "Babamı öldürmeye çalışan o adamı kurtardın, ve bunu bana söylemedin. En yakın arkadaşım, en güvendiğim kişi bana ihanet etti!"
Demir, gözlerini kaçırdı. Kalbinde bir yük vardı. "Evet, doğru babam, O yanlış yaptı, Çınar. Ama o benim babam. Bunu yapmasam o hapishaneden hiç çıkamayacaktı. Ne yapmamı bekliyordun? Kendi babamı ortada mı bırakacaktım?"
Çınar, Demir'e doğru bir adım attı, gözleri parıldayan öfkeyle dolmuştu. "Evet, Demir! Aynen öyle! Babamı öldürmeye çalıştı! Senin baban benim babamı öldürmek istedi! Ve sen bana hiçbir şey söylemeden onu kurtardın, ona yardım ettin. Bunu benden nasıl saklayabilirsin?"
Demir derin bir nefes alarak geri çekildi, bakışları Çınar'ınkilerle buluştu. "Sana söylemek istedim. Ama ne diyebilirdim ki? ben arada kaldım. Bunu hiç istemedim. sen onun içeride iken yapabileceklerini bilmiyorsun."
Çınar'ın yüzüne acı bir gülümseme yerleşmişti, ama öfkesi hala büyüktü. "İçeride yapabileceklerini bilmiyorum, ha? O yüzden mi bana hiçbir şey söylemedin? Güvendiğim tek insan sendin, Demir. Sen benim kardeşimdin. Ama bunu yaparak, bana ihanet ettin."
Demir bir adım daha atıp Çınar'ın omzuna dokunmaya çalıştı, ama Çınar hızla geri çekildi. "Çınar, yapma. Beni dinlemelisin. Bu çok daha karmaşık bir durumdu.”
Ama Çınar, daha fazlasını dinlemiyordu. Yumruklarını sıkmış, gözleri dolmuştu. "Demir, sana güvenmiştim. Her şeyi paylaşmıştım, sana sırtımı döndüğümde gözüm arkada kalmazdı. Ama sen, bu kadar önemli bir şeyi benden sakladın. Beni... hayal kırıklığına uğrattın."
Demir, gözlerinin dolduğunu fark etti ama o da sinirleniyordu artık. "Babamın hapse girmesi hiçbir şeyi çözmeyecekti, Çınar. Anlamıyorsun! Ben istemedim bunu, ama onu kaybedemezdim!"
Çınar bir an durdu, sessiz bir öfkeyle Demir'e baktı. Sonra birden patladı: "Demek ki baban daha önemli, öyle mi? Demek ki, senin baban her şeyden önce geliyor. Peki ya ben? Peki ya benim babamın hayatı? Onun ne önemi var senin için? Ulan benim babam bile sana kendi babandan daha çok iyilik yaptı be!”
Çınarın söyledikleri ile demir de artık kontrolü kaybetmişti. "Sana söyledim, Çınar! Ne yapmamı istiyordun ben babanı öldürmesine izin vermedim ama babamın yakalanmasına da izin vermedim!”
Bir anda gerilim tırmandı ve Çınar, Demir'e doğru yürüdü. İkisi birbirine çok yaklaştı. Çınar, Demir'in omzundan sertçe itti. "Senin baban gibi pislik bir adam yüzünden babam ölümle burun buruna geldi. O adamın yaşaması bile bir hata!"
Demir, kendini toparladı ve çenesini sıktı. "Evet, sana söylemedim. Çünkü senin bu işe karışmanı istemedim!" dedi. Öfkesi sesine karışıyordu. "Eğer bunu öğrenseydin ne olacaktı babam bana davrandığı gibi sana rahat bir şekilde davranır mı sanıyordun! Ne olursa olsun o  benim ailem!"
Çınar, demirin sözünü bitirdiği anda bir yumruk savurdu. Demir bu yumrukla yere düştü. Ama gözleri Çınar'dan bir an bile ayrılmadı. "Aile, öyle mi? Peki, benim ailem ne olacak, Demir? Sen, babamın canını zor kurtardın peki ya tekrar öldürmeye kalkarsa ne olacak , ya da anneme esleme zarar verirse ben ne yaparım! Senin aileni kurtardın, ama benimkini mahvettin!"
Demir, yere çökmüş halde, nefes almakta zorlanıyordu. Ama eslemi duyduğu an düştüğü yerden hızlı bir şekilde ayağa kalktı. “Öyle bir şey bir daha olmayacak!”
Çınarda aynı şekilde cevap verdi “bunun garantisi var mı peki sende?!”
Demir duydukları ile daha çok yükselmeye başladı. “Olmayacak garantiyi ben veriyorum ama beni de anla. Bunu istemedim. Bir şeyler yapmak zorundaydım. Seni kaybetmek istemedim!"
Çınar, sinirle nefes alarak bir adım daha yaklaştı. Demir'in gözlerine baktığında, eski dostuna olan öfkesinin onu tamamen ele geçirebildiğini görebiliyordu. "Sen zaten beni kaybettin, Demir. Sana güvenmiştim. Babamı öldürmeye çalışan bir adamı korumak için bana yalan söyledin. Artık sana inanmıyorum."
Çınar, Demir'e bir bakış daha attı, öfkesini zor dizginleyerek kapıya doğru yöneldi. Tam çıkarken karşılığında, son bir kez sertçe konuştu. "Sana bir daha asla güvenmeyeceğim."
Demir, kapının hızla çarpılmasının ardından yere çöktü. Yüzü acıdan ve pişmanlıktan kasılmıştı. En yakın dostunu kaybetmişti ve bunu geri alamazdı. Kalbindeki yük şimdi daha da ağırdı.
O gün çınarın babasını son anda yetişip kurtarmıştı. Ve istemeyerekte olsa kendi babasına yardım etmek zorunda kalmıştı. Çünkü babası onun annesine kardeşine esleme ve onun ailesine olan zaafının farkındaydı ve onları tehdit etmek ile başlamıştı.
Demir o gün zaaflarını o adamın elinden almadan hiçbirşey yapamacağını farketmişti.Ve ne olursa olsun bu olanlardan kimseye bahsetmeden ondan kurtulacaktı.

Dilek Ağacı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin