13. BÖLÜM: KAYIPLAR

4 1 3
                                    

"Ne?"

"Doğru duydun. O artık yok."

"Yanlışın vardır, bu olmamıştır!"

"Polisler teyit etti, hatta ailesi teyit etti Hazal. Yanlışım yok, her şey tam olarak böyle."

Karşımda kollarını göğsünde birleştirmiş, ayakta duran Ayaz'ı dinliyor, dediklerini anlamaya çalışıyordum.

"Kim yapmış?"

"Önceki davalarından birinde karşı tarafın hapse girmesine neden olmuş, herif çıkınca ilk iş olarak onu bulup, çekip vurmak olacakmış. Dün çıkmış, akşamına evini basmış, öldürmüş."

Büşra Hanım yoktu artık. Öldürülmüştü. 2 ayda güzel arkadaşlık etmiştik birbirimize, sevmiştim onu da. Sanırım, ben kimi sevsem hayatımdan bir şekilde çıkıp gidecekti.

"Ailesi ne üzülmüştür kim bilir?" Dedim arkamdaki sandalyeyi çekip otururken.

Ayazda yan taraftaki tekli koltuğa oturdu ve başını elleri arasına aldı.

"Şimdi bana kim yardım edecek, kim davayla ilgilenecek?"

"Bulurum ben sana. Sen merak etme." Dedi Ayaz güven vermek istercesine.

Ona gülümseyerek baktım. Yüzü bir anda şaşırmış bir ifade aldı.

"Hazal, o yüzük senin mi, benim mi?" Dedi parmağımdaki yüzüğü işaret ederek.

"Benim?" Dedim yüzüğe bakarak.

Ayaz kalkıp yanıma geldi ve dizlerinin üstüne oturdu. Elimi tutup kendine çekti ve yüzüğe dikkatle baktı.

"Kız bu benim ya!" Dedi komik bir şekilde.

"Öyle mi? E bende ne işi var o zaman?" Dedim yüzüğü çıkarmak için elimi elinden alırken.

"Muhtemelen kavgalardan birinden sonra pansuman yaptırırken seninkiyle benimki karıştı, biz de hiç bakmadan taktık." Dedi yüzüğü alırken.

"Vallahi kusura bakma, fark etmemişim." Dedim.

Sorun değil der gibi kafasını salladı ve yüzüğünü taktı.

Bu yüzükleri Ayaz'ın doğum gününde ben almıştım. Üzerinde küçük ay sembolü olanı ona, güneş sembolü olanı kendime almıştım.

Yerden kalkıp geri yerine geçerken ben de kalkıp mutfağa gittim ve kahve yapmaya başladım.

"Ayaz şekersiz Türk kahvesi değil mi?" Diye içeri seslendim.

"Madem biliyorsun niye soruyorsun?" Diye seslendi o da. Ona gülüp yapmaya devam ettim.

Kahveleri hazırlayıp tepsiye koydum ve yanlarına kuşlokumu koydum.

Salona geçtiğimde Ayaz telefona bakıyordu. Geldiğimi anlayınca telefonunu bıraktı ve kahvesini alıp orta sehpanın üzerine koydu. Ben de tepsiyi sehpaya koyup yanındaki koltuğa oturdum.

Sonrasında ise kahve içip sohbet etmeye başladık.

(Yazarın anlatımıyla)

"Hallettiniz mi?"

"Hallettik patron."

"Güzel... çok güzel."

Bir şeyler yolu da değildi.

(Hazal'ın anlatımıyla)

Ayaz gideceğini söylediği zaman biraz beklemesini rica ettim. O tekrar salona geçince doğruca tuvalete, oradan da odama gidip hızlıca hazırlandım. Kalın bir eşofman, kalın bir kazak giydim ve saçlarımı tarayıp ördüm. Telefonumu aldım ve salona girdim.

Mavisiz Mavi  -𝓞𝓵𝓾𝓶 𝓜𝓮𝓵𝓮𝓴𝓵𝓮𝓻𝓲 -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin