15. BÖLÜM: KATİL

2 1 5
                                    

Hayat, sürekli sizden bir şeyler alır. Aşık olursunuz, aşkınızı sizden alır. Mutlu olursunuz, mutluluğunuzu sizden alır. Ağlarsınız, göz yaşlarınızı sizden alır. Anne olursunuz, çocuğunuzu sizden alır. Kadın olursunuz, kadınlığınızı sizden alır. Aile kurarsınız, ailenizi sizden alır.

Fakat aldığı gibi size güzel şeylerde verir. Sizden aldığı aşkın daha hayırlısını nasip eder size. Sizden aldığı mutluluğun daha hayırlısını verir, aldığı göz yaşlarınızın mutluluktan akmasını sağlar, aldığı çocuğunuzun daha hayırlısını verir, aldığı kadınlığınızı size daha güçlü verir, aldığı ailenizin yerine daha güzelini verir.

Hayat benden annemi almıştı. Fakat, bana adil davranmamış ve bana daha güzelini vermemişti. Aksine, daha kötüsünü vermişti: Annemin katiline aşık olmak...

Ne kadar da garip, değil mi? Aşık olduğunuz adamın annenizin katili olduğunu öğrenmek...

O yanımda, diyorsunuz, bir şey olmaz, diyorsunuz ama bir bakıyorsunuz ki o aslında en başından beri karşınızdaymış, her şeyi o yapmış.

Unutmayın, dünya günahkarların yuvasıdır. Aşk ise, bu günahkarların bir günahıdır. Ben, en büyük günahı işledim ve bir katile aşık oldum...

Kübra hanım, cinayeti bana en ince ayrıntısına kadar anlatmıştı. Hangi açıyla vurulduğunu, hangi silahın kullanıldığını, delillerdeki parmak izlerinin sahiplerini, her şeyi anlatmıştı. Ama benim anlamadığım, annem neden öldürülmüştü? Ondan ne istemişlerdi?

Bürodan çıktığımda taksiye bindim ve gideceğim yeri tarif ettim. Ardından camdan dışarıyı izlemeye ve düşünmeye başladım. Artık ne kadar derin düşüncelere daldıysam, geldiğimi fark etmemiştim bile. Taksici söylemese hâlâ da fark etmeyecektim. Parayı verip taksiden indim ve evime girdim.

Eve çıktığımda montumu ve çantamı askılığa astım. Cebimden telefonumu aldım ve bir numarayı tuşladım.

"Her neredeysen benim eve gel." Dedim ve cevap beklemeden telefonu kapattım.  Gelmek zorundaydı. Beni cevapsız bırakamazdı.

20 dakika sonra kapı çaldı. Kapıya gittim ve 1 saniye bile beklemeden kapıyı açtım.

Tam da karşımdaydı. Annemin alamadığı nefesleri alıyordu, annemin göremediği renkleri görüyordu. O bunları hak etmiyordu.

Onu sessizce içeri aldım. Aynı sessizlikle salona geçtik. Bu sessizlik fırtına öncesi sessizliğiydi, bunu ikimizde çok iyi biliyorduk.

"Ne oldu? Neden beni çağırdın?"

O iğrenç sesini duymamak için neler vermezdim.

"Sormam gerek bir hesabım var." Dedim sakin kalmaya çalışarak.

"Ne hesabı?"

"Annemi nasıl öldürdüğünün hesabı, Ayaz Yalçın."

"Ne?" Dedi yüzüne anlamamazlık ifadesi yerleşirken.

"Anlamamazlıktan gelme." Dedim yavaştan sert çıkan sesimle.

Yüzündeki o ifade hafifçe silindi. Ama hâlâ anlamamış gibi davranıyordu.

"Ne dediğini anlamıyorum Hazal." Dedi.

"Anlıyorsun ama katil olduğunu daha kendine yediremiyorsun!" Dedim yükselen sesimle.

"Demek öğrendin he..." O anlamamazlık ifadesi gitmiş, pişmanlık gelmişti.

"Öğrendim. Ama keşke öğrenmeseydim de hayal kırıklığına uğramasaydım."

Mavisiz Mavi  -𝓞𝓵𝓾𝓶 𝓜𝓮𝓵𝓮𝓴𝓵𝓮𝓻𝓲 -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin