7. Uçurtmalar Gibi

2.4K 364 941
                                    

Merhaba 🤍

Nasılsınız, özledim yahu sizi aramızdaki bağı inanılmaz seviyorum. Buradan, twitter'dan, ınstagram'dan ilettiğiniz yorumlarınızla yazma motivasyonuma destek olduğunuz, varlığınızı hissettirdiğiniz için çok teşekkür ederim. 🫂

🎭
"Sorun kibarca davranmak, kabaca davranmak, şöyle ya da böyle davranmak değil, bütün insanlara aynı şekilde davranmak. Kısacası cennetteymişsin gibi."
-Bernard Shaw
🎭

Keyifli okumalar.

"Tez başlıklarınızı danışman hocalarınızla daha detaylı konuşursunuz ama hocalar olarak sizden beklentimiz yaratıcı davranmanız." dedi Serra Hoca.

Tiyatro son sınıf öğrencilerini tez süreçleri hakkında konuşmak için seminer salonunda toplamıştı. Süreç hakkında uzun uzun konuşurken, yoklar bakışları sık sık onu dinlemek yerine elindeki telefonla uğraşan Yusuf'a kayıyordu. Son cümlesini söyledikten sonra üzerindeki kiremit tonlarındaki kolsuz ceket elbiseyi düzeltti ve oyun sonu selamıyla selamladı öğrencileri.

"Söyleyeceklerim bu kadardı, sormak istediğiniz soruları alabilirim?"

"Hocam, erken dönem Rus ve İngiliz oyunlarındaki reji anlayışıyla ilgili araştırma yapmak istiyorum." dedi Can. "Sizce basit bir konu mu?"

Güldü Serra Hoca.

"Basit olduğunun farkındasın ki soruyorsun."

"Birinci sınıfların bile ele almayacağı bir konu." diyerek alenen küçümsedi Can'ı Ufuk. "Son sınıf olmanın hakkını ver istersen Can'cım."

Geçiştirir gibi "Sana sormayacağım Ufuk." dedi Can da.

"Sorsan çok daha iyi fikirlerin olurdu zaten."

Ufuk'un Can'la apaçık dalga geçmesine sinirlenmişti Yusuf, ters bakışlarını omzu üstünden arkasında oturan Ufuk'a çevirdi.

"Kendi konunla ilgilensene sen." dedi, sesi yüksek çıkmasa da sertti.

Yanında oturan Can, Arif ve Şebnem büyütmemesi için kolunu dürtse de oralı olmuyor, Ufuk'a dik dik bakmaya devam ediyordu.

"Önüne dön Yusuf." dedi Ufuk da devirdiği gözleriyle. Yüzü ekşimişti. "Sabah sabah seninle ve saz arkadaşlarınla uğraşamayacağım."

Aykırı gülüşüyle kaşlarını havalandırdı Yusuf, meydan okurcasına kafasını salladı.

"Uğraşamazsın zaten."

"Hadi ya, öyle mi dersin?"

"Demekle kalmam gösteririm de istersen."

Meselenin uzamasını istemeyen Serra Hoca "Senin konun nedir Ufuk'cum?" diye sorarak araya girince Yusuf önüne döndü. "Biraz bahseder misin?"

Kendine güvenle Serra Hoca'ya döndü Ufuk.

"Savaş dönemine şahit olmuş oyun yazarlarıyla sıcak savaşa şahit olmamış oyun yazarlarının epik tiyatro anlayışlarını karşılaştıracağım."

Başkalarının seçmeyi düşündüğü konuları hor gören Ufuk'un seçtiği konuyu duyunca gülüşü gizlemek istercesine elini ağzına örttü Yusuf, "Herif yaratıcılık sıçıyor." diye fısıldadı.

Fısıldadığı şeye Arif, Can ve Şebnem kıkırdayınca Serra Hoca'nın bakışları onlara çevrilmişti.

"Yusuf, ders çıkışı odama gelir misin?" dedi itiraz istemeyen sesiyle.

Gülüşü kayboldu Yusuf'un, yüzüne ve bakışlarına yerleşen belirgin memnuniyetsizlikle kafasını salladı.

Ders bitiminde arkadaşlarıyla yangın merdiveninde sigara içtikten sonra isteksiz adımlarla Serra hocanın odasına doğru yürürken ruhu huzursuzluğun en koyu rengine boyanmıştı. Zorunluluktan, istemediği bağlamlarda bulunmaktan, bu tarz ortamlardayken zamanın ağdalı bir hale bürünmesinden kesinkes nefret ediyordu. Nefesini sıkıntıyla dışarı verip kapıyı çaldı, güç bela içeri girdi. Serra Hoca elbisesinin kalçasına kadar toplanmasına aldırış etmeden bacak bacak üstüne atarak masasının üzerinde oturmuş, elindeki oyun metinlerini inceliyordu.

Kadife Perdenin ArdındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin