🐾🐾•••
Sadece gördüğümüz insanlar vardır. Hiç bakmayız.
Çoğu zaman neden olduklarını bile bilmeyiz. Bazı insanlar vardır, fakat yokluklarını çekeriz.
•••İlkay'ın anlatımıyla...
Sabah gözleri tepemde ki annemin homurdanmalari ile açtığım da, dün gece geç uyuduğum için başımın ağrısını da aynı anda hissetmiştim. Gözlerimi açtım ve perdeyi çeken annem yüzünden elimle gözlerimi kapatarak , yüzümü buruşturdum. O sırada annemin homurdanmalarinı duymaya devam ediyordum. Ama açıkçası daha kafamın pek birşey alacağı halde değildim.
" Hadi kalk İlkay. Okula geç kalacaksın. Oğlum bilmiyor musun sanki erken kalkman gerektiğini. Beyefendiyi uyandırana kadar canımız çıkıyor. Bak geç kalacaksın. Hemen kalkıyorsun ve hazırlanıp kahvaltı için aşağıya iniyorsun. " Dedi ve birşey dememe müsade etmeden dışarıya çıktı. Ardından da kapıyı kapattı.
" Sana da günaydın anne. " Diye geveledim ağzımın içinde. Annem tarafından her sabah bu şekilde uyandirildigim için alışıkim bu tavrına ve yalan söyleyeyim haklıydı da kadın. Her sabah beni uyandıracak diye canı çıkıyordu.
Her neyse, yatığım yerden kalktım ve bir an önce hazırlanmaya koyuldum. Annem haklıydı , okula geç kalacaktım. Kendimi yataktan atığım gibi dolabima doğru ilerledim ve elime dünden zaten hazır olan formalarımı aldım. Ardından banyoya doğru ilerledim. Hızlı bir şekilde elimi yüzümü yıkadim ve üstümdeki pijamalardan kurtulup , yerine formamı geçirdim. Saçlarım konusunda ise yapılacak birşey yoktu çünkü zaten yeterince iyi duruyorlardı.
Dışarı çıktım ve elime çantamı aldığım gibi, telefonumu da kapıp kapıya doğru ilerledim. Dışarı çıktığımda, bizimkilerin mutfakta olacağını düşünerek o tarafa doğru ilerlemeye başladım. Zaten sesleri de oradan geliyordu. Büyük ve tek katlı bir evimiz vardı. Çok fazla lüks içinde değildik fakat kötü bir durumda da değildik. Gerçi o zengin züppelerlin durumlarını gördükten sonra, bizim durum Leyla oluyor ama yine de o kadar da kötü durumda değildik.
Babam küçük bir fırın işletiyordu mahalle de. Annem ise ev hanımıydı. Dört kişilik bir aileydik. Zaten fazlasına durumumuz müsait değildi bence. İstanbul'un en tenha mahalerinden birinde yaşıyorduk. Yüksek ihtimal çoğu kişinin de bilmediği bir mahalleydi. Ancak sakin insanları ve herkesin birbirini yıllardır tanıyor olması , güzel bir yer kılıyordu.
Kısa bir ilerlemeden sonra mutfağa girdim. Girmeden önce de çantamı yere bırakmayı ihmal etmemiştim. Kahvaltı yapan canım aileme doğru ilerlediğim de hepsinin yüzünde güller açtığını gördüm desem de inanmayın çünkü hepsi de şuan düşünceli ve suratsız bir şekilde önlerine bakıyorlardı. Klasik sabah kahvaltısı işte. Nutella reklamında ki gibi kimse sabah uyandığında, piyangodan para kazanmış gibi siritmiyor.
" Günaydın. " Diye konuştum hepsine hitaben ve Nazlinın yanına doğru ilerledim. Bir yandan annemin tek cevap vermesini dinlerken bir yandan da , masa da ki peynir , zeytin , yoğurt ve salatalıkla bakişıyordum.
" Masa da bir kuş sütü eksik maşallah. " Diye konuştuğum da , hafifçe gülen kız kardeşimin sesini duydum." Beğendiremedik mi hayta herif. " Diye azarlar gibi konuştu babam. Ona baktım kısaca ve tek ayağımı altıma alarak oturdum koltuğa. Açıkçası böyle daha rahatı. Dirseğimi de masaya dayadım. Elit okulunda okusak da evde özümüz buydu. " Oturuşa bak oturuşa. Utanmazsa masaya çıkacak. Düzgün otur lan. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taşlar Ve Yerleri
Short Story"neden buradasın ? sana yaptıklarına rağmen hala burada durman saçmalık. " dediğimde , birkaç saniye yüzüme bakıp, önüne dönmüştü. verecek bir cevabı yok diye mi sustu , bilmiyorum ama bana hak verdiğini hissediyordum. " bunun sonu gelmeyecek , fark...