18

43 6 0
                                    


18 | Saklı korkular.

Ahenk beni şehirden uzakta, dağdaki eve getirdikten sonra arabadan iner inmez kolumdan tutup beni adeta sürüklercesine kapıya doğru çekiştirmeye başladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ahenk beni şehirden uzakta, dağdaki eve getirdikten sonra arabadan iner inmez kolumdan tutup beni adeta sürüklercesine kapıya doğru çekiştirmeye başladı. Eve doğru her adımda içimdeki huzursuzluk biraz daha büyüyordu; buranın yalnızlığı, kimsenin bizi bulamayacak olması beni iyice tedirgin etmişti. Ahenk'in sert ama aynı zamanda korumacı tavrı beni her zaman şaşırtırdı, ama bugün sanki bambaşka bir yüzünü gösteriyordu.

"Ahenk, biraz yavaşlar mısın?" dedim, kolumun acıdığını belli etmemeye çalışarak.

Ama o, hiçbir şey söylemeden adımlarını hızlandırdı ve beni doğrudan geniş, karanlık bir oturma odasına çekti. Etraf oldukça sessizdi, sadece rüzgarın uğultusu ve çatıya vuran yağmur damlalarının sesleri duyuluyordu. İçeriye girdikten sonra, kapıyı kilitleyip bana dönerek derin bir nefes aldı.

"Artık buradasın Diana, hiçbir şey sana zarar veremeyecek," dedi, gözleri benden bir an bile ayrılmadan.

"Burada mı kalacağız? Ne kadar süre?" diye sordum, sesimdeki şaşkınlığı gizleyemeyerek. Bu, onun diğer evi miydi yoksa beni uzak tutmak için bir sığınak mıydı, emin değildim.

Ahenk hafif bir gülümsemeyle, "Ne kadar gerekirse Diana. Seni Liliana gibi insanlar arasında bırakmam, anlamıyor musun? Artık yalnızca benimlesin," dedi, sözleri ürkütücüydü.

Kendimi geri çekip kolumu kurtardım. "Ahenk, sen beni korumaya çalıştığını söylüyorsun ama bunu yapış şeklin... Biraz abartılı değil mi?"

O an yüzündeki o tanıdık inatçı ifade, yerini sanki kırılgan bir ifadeye bırakıyormuş gibi oldu. Ama sadece bir an. Hemen toparlandı, bakışları kararlılıkla sertleşti ve alçak bir sesle, "Diana, etrafında gördüğün herkes seni istedikleri gibi kontrol edebilmek için bir yol arıyor. Liliana da farklı değil," dedi.

Sözleri zihnime çarpan gerçekler gibiydi ama aynı zamanda kaçmak istediğim bir şeydi.

Ahenk, gözlerinde keskin bir kararlılıkla beni bir an yeniden sürüklemeye devam etti. Birkaç adım sonra evin bahçesine çıktık ve ürperten sessizlik, içimdeki korkuyu daha da büyüttü. Çevremize bakındım, kaçabileceğim bir yol aradım, ama her yer kapalı ve yüksek duvarlarla çevriliydi.

"Ahenk, bunu yapmana gerek yok," dedim, sesimde titreyen bir umutsuzlukla. Ama o, sözlerimi duymazdan gelerek beni bahçenin ortasına doğru çekmeye devam etti.

Ağaçların arasına geldiğimizde, bir ağacın yanına dayalı kalın bir ip ve halat duruyordu. Kalbim hızla çarpmaya başladı, her şey gittikçe daha gerçek, daha korkutucu bir hâl alıyordu. Ahenk, sessizce ipi eline aldı ve yüzüme bakarak hafifçe gülümsedi. Bu gülümsemenin ardında yatan soğukluk beni ürpertiyordu.

"Seni bağlayacağım, Diana," dedi, sanki normal bir şeyden bahsediyormuş gibi.

"Ahenk, lütfen," dedim, artık kaçışın imkânsız olduğunu fark ederek. Ellerimi bağlarken bana olan bağlılığını, beni koruma arzusunu içten içe hissediyordum, ama bunun bir takıntıya dönüştüğünü artık inkâr edemezdim.

Ravencia | GxG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin