Hastanenin koridorlarından hızla ilerlediler. Yatıştırıcılar Lennon'ın ağrılarını azaltmıştı ama bu sefer de başı dönüyordu. Buna rağmen hızla ilerlediler. Hastanenin kafeteryasından geçerken, Clever ile birlikte Lennon'ı tedavi eden doktorla karşılaştılar. Lennon daha önce farketmemişti. Doktorun yaka kartında "Dr. Hunt Blind" yazıyordu. Bu adı hemen hatırladı. "Dr. Hunt Show" Eskiden annesinin izlemekten kendini alamadığı ünlü program. Lennon imza almayı bile düşündü ama başının belada olduğunu hatırlayınca bu düşünce geçti.
Doktorun yüzünde sinirli bir ifade oluşmuştu. Bunun nedenini anlamak için çok da düşünmeye gerek yoktu. Zaten doktor kendi ağzıyla bunu belirtmişti.
"Bayan Clever! Sizden bir açıklama bekliyorum. Yeni beyin travması geçirmiş bir hastayı yatağından kaldırmak da ne oluyor? Bunun ne kadar tehlikeli olduğunu senin gibi bir hemşirenin iyi bilmesi gerekiyor." Doktor çok sert bakıyordu. Clever saatine baktı. Daryl ile buluşmaya geç kalmak üzereydi. O an aklına yapabileceği tek bir şey geldi. Son birkaç saat içinde en fazla yaptığı şey: Yalan..
"Bay Blind! Bay Lennon kimseye haber vermeden kafeteryaya inmek istemiş. Ben de burada gördüm. Aynı şekilde azarladım kendisini. Fakat çok ısrar etti ve içecek bir şeyler almasında engel göremedim." Clever doktorun ona inanması için dua ediyordu.
Doktor bir süre dik dik baktıktan sonra Lennon'a dönerek "Bir daha olmasın Bay Lennon. Hayatınızı tehlikeye atabilirsiniz." dedi. Daha sonra sağında bulunan merdivenlere doğru hızlı adımlarla ilerledi.
Lennon önce kıyafetlerine baktı. Üzerinde siyah gömlek, siyah ceket ve siyah pantolon vardı. Az önce giydiği beyaz hasta önlüğüyle tek ortak yanı bir giyecek olmasıydı. Ya doktor bu ayrıntıyı atlayacak kadar dikkatsiz, ya da burada hastalar kafeteryaya inmek için üstlerini değiştiriyorlar diye düşündü. Ardından Clever'a döndü. "Söyle bakalım Sandy Clever.. Sana güvenmeli miyim?" dedi. Clever o kadar endişeliydi ki cevap bile vermedi.
Doktorun gittiğinden emin olduktan sonra çıkışa doğru yöneldiler. Dışarı çıktıklarında güneş ışığı Lennon'ın başını ağrıtmıştı. "Nereye gidiyoruz şimdi?" diye sordu.
"Otoparka.." cevabını verdi Clever.
"Daha sonra?" diye sordu Lennon. Çünkü sonra başına ne gelir bilmiyordu.
Clever "Seni biriyle tanıştıracağım." dedi ve sustu. Bunu söylerken ki tavrı Lennon'ı güldürmüştü. Bunu söyledikten sonra Clever'ın zihninde hangi müziğin çaldığını merak etmişti.
Sonunda otoparka geldiler. Clever yeni kasa bir BMW M4'e yaklaştı. Ardından şoför koltuğuna oturdu. Yanındaki koltuğa da Lennon oturdu. Sandy saatine baktı. Buluşma vaktine 16 dakika kalmıştı. Gidecekleri mesafe ise yaklaşık 25 dakikalıktı. Gaza bastı ve "Kemerini tak." dedi.
***
Saat sabah 8'i 4 geçiyordu. Telefondaki kadının belirttiği vakte 11 dakika kalmıştı. Arabasından inerek buluşma yerine doğru ilerledi. Buluşma yeri Stanford'un dışında bir harabeydi. Ürkütücü bir harabeydi. İçeri girdi. Beklemeyi sevmemesine rağmen hep bekleyen taraf olurdu. O sırada telefondan müzik dinlemeye karar verdi. Sıradaki şarkı Skillet'in Hero şarkısıydı. Bu şarkı ona eski sevgilisini hatırlatıyordu. Eski ve tek sevgilisi.. Çünkü bu şarkıyı ilk onunla dinlemişti. Daryl Wendy asosyal bir insandı. O yüzden sadece bir tane sevgilisi olmuş onu da 2 hafta elinde tutabilmişti. Saçlarını çok severdi. Kızların da seveceğini düşünüyordu. Hatta emindi. O yüzden saçlarına çok özen gösteriyordu. Buna rağmen yalnız olmasının haksızlık olduğunu düşündü ve eğer Tanrı olsaydı haksızlık olmazdı diye düşündü. Sırf bu yüzden ateist olmuştu.
David Blackarm ona çok güvendiğini söylüyor fakat yaptırdığı hiçbir şeyin nedenini söylemiyordu. Bir keresinde buna sinirlenen Wendy işi bırakmak istediğini söylemişti. Blackarm ise eğer işi bırakmazsa ofisine bir kız asistan getireceğini söylemişti. Wendy kabul etmiş ve tek sevgilisini de böyle kapmıştı.
O eski sevgilisini düşlemekten kendini kopardığında kulaklığında Metallica'dan The Unforgiven çalıyordu. O sırada kapıdan sarışın 30'lu yaşlarında bir kadın ve yine 30'lu yaşlarında kumral bir adamın girdiğini gördü. Gözünü kadından bir türlü alamamıştı.
Sandy karşısındaki adamın Daryl Wendy olduğunu anlamıştı. Blackarm onun hakkında "Bilgisayar Dahisi" demişti. Sandy kafasında gözlüklü bir inek canlandırmıştı. Ama gördüğü daha berbattı. Özellikle saçlarını farkettiğinde gülmemek için kendini oldukça zor tutmuştu. Lennon ise bu konuda pek başarılı olamamış ve kahkahayı basmıştı. Saçlarını arkaya doğru yatırmış ve üzerine jöleyi dökmüş olmalıydı. Oldukça da komik giyinişliydi. Üzerinde bir tişört ve alakasız bir ceket vardı. Altında ise yine alakasız bir kot pantolon. Lennon'ın ardından Sandy de dayanamayıp kahkahayı bastı.
Neye güldüklerini anlamaya çalışan Wendy "Hey, ben de gülmek isterim." dedi.
Lennon ise gülmeye devam ederek "Annenin zevkini beğendim. Seni güzel giyindirmiş." dedi.
Wendy'nin kızdığını anlayan Clever, Lennon'a bir dirsek attı. Clever'ın dirseği Lennon'ın göğsüne geldi. Lennon'ın canı yandığı için artık gülemiyordu. Clever, Wendy'nin yanına gitti ve elini uzatırken "Ben Sandy Clever. Sizinle konuşan bendim Bay Wendy." dedi.
Wendy, Clever'ın elini sıkmak yerine, elini öpmeyi tercih etti. "Tanıştığında memnun oldum Sandy."
"Ben de öyle Daryl." dedi Clever gülümserken. Wendy'nin lakayt tavırları canını biraz sıksa da bunu hissettirmemeye çalışıyordu.
Onlar konuşurken Lennon etrafı incelemeye çalışıyordu. İçerisi oldukça karanlık ve rutubetliydi. Neden buraya geldiklerini öğrenmek istiyordu. Clever bunu sezmiş olacak ki "Paul! Daryl!" diye seslendi. "Biliyorum, neden burada olduğumuzu merak ediyorsunuz. Ama burası sadece bir harabe. Etrafı araştırmanızın bir anlamı yok."
Daryl lafa atladı. "Peki neden buradayız?"
"Çünkü size söylemem gereken şeyler var.."
Bu kez konuşan Lennon'dı. "Konuşacak şeyler mi? Ne?"
"Lennon, şunu söylemek istiyorum. Başı belada olan tek kişi sen değilsin." Lennon anlamaya çalışıyordu. Clever suratını asmıştı. "Çocuklar, yardımınıza ihtiyacım var.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERALTI
Mistero / ThrillerHer şeyi bir kenara bırakıp kurtulabilir misin? Zamanı keşfedip geçmişe dönebilir misin? Düşünmediğin şeyleri arayıp bulabilir misin? Sen zayıf insan.. Şeytanın azminden kaçabilir misin?