2

126 11 0
                                    

"Tahminimden hızlı geçen haftalardı, çok sorun olmadı yani."

Helin onu özlediğimi duyamayınca kırgınlıkla koluma vurmuştu, üç haftadır yoktu kendisi. Annesinin aramasıyla onun yanına gitmişti. Tabii sevilen öğrenci ve bağışcı aileye de sahip olduğu için devamsızlık hiç sorun değildi.

"Hayvan mısın ya?"

Gülerek onu kucakladığım da başta duraksayıp sonra karşılık vermişti.

"Şaka, şaka özlemez miyim canım ya kaç hafta oldu."

Yüzünü görmesemde güldüğünü hissetmiştim. Önemsenmek ve sevilmek onun için çok önemliydi. ona sarıldığımda arkadan geçen kızılı görmüştüm. 3 haftadır gereğiden fazla dikkatimi çekmeye başlamıştı. Helinin hala bundan haberi yoktu, arkadaşımın kavga ettiği kızdan hoşlanmak, tamda benlik birşeydi zaten. Hayatımın neresi düzgün ki bu garip dursaydı.

Duraksamamı farkeden Helin yüzünde garip bir ifadeyle sarılmayı bırakıp yüzüme bakmaya başladı. Bende takıldığım yerden kopup ona dönmüştüm. Çatık kaşlarıyla birlikte kollarını da bağlamıştı.

"Baya özlemişsin ya sağol, eksik olma."

Laf sokmaya çalışmasıyla gülmüştüm. O hala sinirlice bakıyordu bana. Uzanıp yanaklarını sıktığımda "Lan gözüm dalamaz mı aa!?" dedim. Aynen canım gözünün dalması inandık baya.

Göz devirip sahte bir gülücük yaptığında sınıfa doğru ilerlemeye başladık.

Cam tarafı, en arka. Canım sıram ben uyurken bana çok yardımcı oluyordu. Helin de yanıma yerleştiğinde ilk dersin ne olduğunu sordum. Felsefeymiş, sabah sabah felsefe mi olurdu, felsefe hocasından da oldum olası nefret ediyordum zaten. Bok gibi bir ders programıydı bu yılki. Müdür ben olsam daha iyi yapardım. Ayrıca okul saatlerini de kısaltırdım. Ama sanırım bunun için milli eğitim müdürü olmam gerekiyor,uğraştırıcı şeylere gerek yoktu. Ben kaldırım mühendisi olmayı tercih ediyordum. Belki birgün bariste.

Ders başladığında Görkem hocanın en arkada dikelmesi yüzünden uyuyamamıştım. Uyuduğumu görünce "Azra kalk çiçek ol, dik duracaksın tüm ders!" demişti. Çiçek olmakta neydi ya kaç yaşındaydım ben. Tüm sınıfında dalga konusu olmuştum. Şimdi her ders 'hocam azra çiçek olsunmu?' deyip güleceklerdi. Zorunlulukla arkama yaslanıp kollarımı bağlamıştım.

Aynen hocam baya çiçeğe benziyorum şuan, sağolun.

Sınıftakileri tek tek incelerken kapı tıklanmıştı. Refleks olarak gözlerim oraya kaydığında içeri giren kızılla yutkundum. İşte şuan Görkem hocaya beni uyutmadığı için teşekkür ediyordum.

"Hocam Azra Kayaç'ı müdür yardımcısı çağırıyor."

Yine ne olmuştu ki, keşke o değil sen çağırsaydın kızıl. En azından oraya kadar beraber gidecektik, bende o sırada onunla tanışırdım. Kader gülüyor bugün bana galiba.

"Tüh, bizde ilk defa Azrayı çiçek yapmıştık. Ahahaha"

Sikik Görkem.

Sevmiyordum bu adamı. Birde mal mal gülüyordu. Şaka yapacağı zamanı sikeyim ben bu adamın. Herkes gülerken yapmacık bir gülümsemeyle kalktım yerimden. Kapının önüne geldiğimde elinde dosyalarla aşağıdan bana bakan kızıla yol verdim. Centilmenlik önemliydi. Yavaşca gülümsediğinde tatlılığından ölecektim.

Ben sınıftan çıktığımda gülme sesleride kesilmişti. Bunlarında tek eğlencesi bendim. İlerlerken adımlarımı özellikle yavaşlattım, oda bana uyum sağlayacaktı çünkü biliyordum. Hep öyle olurdu, favori aktivitelerimdeydi çağırılmak. Çok mu seviliyorum ne?

Dudaklarımı ıslatıp konuşmayı başlattım.

"Adın ne senin?"

Bilmiyorsun sanki.

"Alev."

"Bende A-"

"Azra Kayaç."

Bana bakıp gülümsediğinde bende aynını yaptım. Hayırdır kızım aşık mı oldun yoksa adımı falan bilmeler?

"Memnun oldum."

"Bende, birşey söyleyebilirmiyim?"

Sor bakalım prenses ecele kadar sor ecele kadar cevaplayayım seni. Derin nefes alıp "Tabii." dedim.

"İsmin bir dizideki karakterin ismiyle neredeyse aynı ve tipinde çok benziyor dikkatimi çekti biraz. Biliyormusun bir hapisane dizisi."

Bilmez miydim, 7 defa tekrar başladığım Avlu. Azra da favori karakterim kendimde sevdiğim en iyi özellikte ona benzemekti tabii ki, isim benzerliğide biraz garip olsada tesadüftü. Çevremde daha önce bunu çok kez söylemişti.

"Avlu. En sevdiğim dizidir kendisi. Azra'ya benziyor olmamı da iltifat olarak alıyorum. Ama birşey eksik sanki?"

Anlamayan bakışları hafif çatık kaşlarıyla bütünleşmişti. Eksik olan kızıl saçlardı.

"Saç, saçlarım kızıl değil."

Anladığında kendi saçlarına dokunup gülmüştü.

"Ben vereyim sana saçlarım tam olur."

Evet bencede sen ver bana.

"Anlaştık o zaman ama yolculuğumuzun sonu galiba."

İkimizde önümüzdeki kapıya baktığımızda gülüsedik. Keşke daha uzun sürdeydi bu yolculuk.

Önüme geçip kapıyı açtığında "Çağırdım hocam." demişti. Zeren Hanımcığım yine her zamanki gibi ultra seksi bir şekilde oturuyordu masasında.

Bu kadın en büyük aşklarımın arasına girebilirdi.

Uzun boy, kum saati fizik ve hergün özellikle yaptığı kombinler. Bana baktığında gülümseyip tekrar Aleve döndü. "Sen gel canım, sende burada brkle birley daha isteyeceğim." ikimizde onayladığımızda ben önde oda kapının hemen yanındaydı. Kapıyıda kapatmıştı tam şuan 2 aşkımla aynı odadaydım. Kader bugün fazla gülüyordu kesin bir bok olacaktı.

Napsak hazır gelmişken grup falan mı denesek birlikte.

"Hocam yine çağırdınız beni, özlediniz sanırım."

Karnım doymuş bir şekilde odadan çıkarken kızıla da kafa selamı vermiştim. Kader gülüyor derken çelme takacağını hesap etmemiştim. Bugün bu haftaki ikinci tutanağımı yemiştim. Asıl çağırılma sebebim devamsızlığımmış ama ben forma giymediğim içinde bir tutanak yemiştim. Ama yine de bunun Zeren hocanın bana aşık olmasını ve bunlarında yanına çağırma bahanesi olduğuna inanıyordum.

Şahsen ben olsam öyle yapardım.

Ben sınıfa dönerken tenefüste girmişti araya geriye kalan bir felsefe dersi kalmıştı. Kurtarıcı mı desem yoksa başka birşey mi bilemiyordum ama en azından Görkem'e katlanmama gerek kalmamıştı.

Yine de sağol kızıl.

GİNGER - gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin