6

85 13 0
                                    

Sonunda gün bitmişti, eve gelmiştim. Ve inanılmaz bir şekilde günümü kızılla geçirmiştim. Rüya gibiydi, birde onu sinirlendirmekten zevk aldığımı fark etmiştim. Birde küsüp tripleniyordu prensesimiz.

Odama girdiğimde yatağın üzerindeki kırmızı eteğe baktım. İki tarafından tutup kaldırdığım anlamayan bakışlarla eteği inceledim. Bu benim götümü kapatmazdı. Bazen gerçekten cinsiyetimi sorguluyordum. Düzgün bir kenara eteği koyduktan sonra bilgisayarımın başına oturdum. Yins haftanın en sevdiğim saatlerine gelmiştik. Bilmem kaç defa oynadığım, The Last Of Us oyununu açtım. İşte şimdi gerçek eğlence zamanıydı, sabaha kadar oyun oynayıp sabah uyuyacaktım.

Tüm vücudumdaki ağrılar bir olup uyandırmıştı beni. Ama gözlerim kapalıydı hala.. Eğer açarsam gözüme giren güneş üstlerine bir acı daha ekleyecekti. Uyuyarak yorulan tek insan olabilirdim gerçekten. Yatağın içinde yönümü değiştirdikten sonra kalkmamak için direnmeye devam etmeye karar vermiştim. Tüm gün yatacak kadar vaktim de vardı.

"Uyan güzeel aç gözünü.. Söyle aşığın sözünü..! "

Kulak kanamasını da eklesek miydi? Bu ses nedir be kızım,insaf. Helinin bağıra çapıra söylediği şarkıyla kulaklarımı kapatıp, yatağa daha çok sokuldum. Hayır, hayır, hayır istemiyorum uyanmak.

"Uyansana kızım, şarkının devamını bilmiyorum."

Cevaplamadım, belki gider diye bekliyordum. Acaba eve ne zaman gelmişti? Eğer şimdi geldiyse büyük enerji patlaması yaşıyordur, saat kaç tı ki?
Onu da bilmiyordum, son hatırladığım saat 06:30tu. Uykudan gözlerim kapanmaya başlayınca yatağıma girmiştim. Ve bir kaç garip rüya..

"Git."

Sesim götümden çıkar gibi çıktığında benimkinin aksine Helin "KALK!!" diye bir çığlık basmıştı. Neden Allahım Neden beni bu kızla sınıyorsun.

"Offf..."

Ayağa kalkıp Helini bir şekilde odadan kovmuştum. Odamda ki lavaboya girdiğimde aynadaki görüntüyle yüzümü buruşturdum. Göz altı rekoruydu bu sefer ki galiba.

Odama tekrar döndüğüm de yatağımın hala beni çektiğini farkettim. Ne olurdu ki tekrar uyusam?
Komidindeki telefona uzanıp aldığımda ilk iş saate bakmıştım. Saat dörttü, çok şaşırmamıştım. Sabahladığım günler için normaldi.

3 yıl önce bir ramazan ayında akşam 7de uyanmıştım. Annemin iş çıkışıydı ayrıca, o gün çok kızmıştı bana, zorlada oruç tutuyordum o zamanlar. 'Eşeğide bağlayıp aç bırakırsan oda tutar oruç." E tutsun o zaman anne dediğim de ise terlik yemiştim. O zamanlar şikayetçiydim ama keşke şuan da olup bana terlik atsaydın anne.

" Neden uyandırdın lan beni?!! "

Koltukta keyiflice televizyon izleyen Heline yönelttiğim soruyu hiç bir tarafına takmamıştı. Geviş getirir gibi de sakız çiğniyordu çingene.

"Canım sıkılmıştı?"

Göz devirip kendimi onun yanına bıraktığımda gözlerimi tekrar kapattım.

---

Pazartesi, yine yeni bir haftanın başı... Okul ne garip bir şeydi. Hayatımızın bir kısmını ona adamak zorundaydık sadece ama eldenne gelirdi ki.

"Ya ben şimdi tek başıma ne yapacağım okulda!!"

"Bok vardı da hasta oldun."

"..."

Bana yeterince söylendiği yetmiyormuş gibi çıkarken de aynı şeyleri tekrarlamıştı Helin. Sanki ben istiyordum hasta olmayı amk.

Ne nefes alabiliyorum ne de tat, koku. Küçükken en azından her hastalıkta hastanede yatırıyorlardı. Yattığın yerden yemek yiyorsun, güzel güzel hemşireler gelip ilgileniyor daha ne olsa ki. Belki de  benim çocukluğum hastanelerde geçtiği için seviyordum bu kadar. Çünkü kime söylesem hastanelerin hoşuma gittiğini garip garip bakıyorlar, ama bence güzeldi. Tramvaları olmayanlara tabii. Artık sarmıyordu, gidiyorsun ilaç veriyor, bitti. Bir de git eczane bul onları al falan filan..

Ruhumu teslim ede ede öksürdükten sonra bakıştığım sigara paketine üzgün bir bakış attım. Sanırım içmem şuan pek iyi olmayacaktı. Şimdi bütün ne yapacaktım ki? Dün tamamen uyuyarak geçtiği için uyku falan da kalmamıştı. Sigara da yok.

Birde kutup ayısı sikmiş gibi üşüyordum. Çok üşüyordum.

Televizyon izlersem başım ağrırdı, o yüzden bir süre yorganıma sarılıp tavanı izlemeye devam edecek gibiydim. Etrafa bakarken gözüm kırmızı eteğe takılmıştı, onu da bugün vermem gerekiyordu normal şartlarda ama maalesef. Prenses biraz daha beklemek zorundaydı. O gün hiç konusu açılmamıştı ama acaba yönelimi neydi?
Aklımdaki tek soruydu bu, homofobik olmadığına emindim. Eğer öyle olsaydı odama girdiği an belli olurdu. O çok garipti ya da ben. Gerçek Azra birini beğenirse tanışır, takılır ve geçerdi. Bu sefer hiç öyle değildi, tam tersiydi onunla takılmak istemiyordum. On da takılmak istiyordum.

Kafiye deyince de Azra.

Aynanın önünde hastalıla daha da çökmüş yüzüme bakarken zilin çalmasıyla irkildim. Muhtemelen Helin anahtarını unutmuştu, benimle hep dalga geçiyordu bu yüzden eğer unuttuysa şuan da ben onunla dalga geçecektim. Sürüne sürüne kapının önüne giderken zile 3 defa daha basmıştı. Sabret be kızım.

"Bir sabret amk?!"

Kapıyı açtığımda şaşkın gözlerle geleni inceledim. Galina bu gün kızılı gereğinden fazla düşünmüştüm, şuanda da halisünasyon görüyordum.

"Ihım, ıhım."

Gözlerimi bir kaç kere açıp kapattığım da duyduğum ses tonuyla da gerçekten kızılın geldiğini farketmiştim. Beni mi merak etmişti acaba?

"Hayırdır?"

Yüzü yavaşca kızarırken sırıttım.

"Beni mi merak ettin yoksa?"

Kaşlarının çatılmasını izledim ve şimdi çemkirmeye başlayacaktı.

Tam da tahmin ettiğim gibi.

"Ne alakası var be! Senin neyini merak edicem ben, eteğimi almaya geldim."

Dalga geçen yüz ifademe hala sinirlice bakarken kollarını birbirine bağladı. Bu güzelliği özlemiştim ve bence oda beni özlemişti ama eteği bahane ediyordu.

'abi siz o fren misin?'

"Ayrıca ölecek gibisin şu halde bile gıcıklık yapıyorsun, bravo."

"Merak etmemen kırıcı oldu. Bekle getireyim eteği."

Arkama döndüp odama ilerlemeye başladım. Üstüne bakılırsa okul çıkışı uğramıştı buraya, nasıl bulmuştu orası da ayrı bir garipti tabii.

Eteği uzattığımda nazikçe aldı, sanki az önce çemkirmemiş gibi.

"Nasıl buldun evimi?"

"Bulurum ben, bir de geçmiş olsun. Nane limon kaynat iç iyi gelir. Devamsızlığın yokmuş zaten."

Bunu bana aşık olmasına bağlamayacaktım, o gün müdür yardımcısının odasında o da yanımdaydı çünkü bilmesi normaldi.

"Sağol."

Görüşürüz kısımlarını geçtikten sonra gitmişti. Bense mal mal gülümseyerek kapattım kapıyı.

GİNGER - gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin