Gözlerim yavaş yavaş açılırken olduğum yere biraz daha mayıştım. Kollarımın arasında ki yastığa daha çok sarıldığımda en son Azranın evinde olduğumu hatırladım. Hızlıca kalktığımda etrafım boştu televizyon kapalı jelibonlar gitmiş paketler yok olmuş. Ve ben yine uyuya kalmıştım. Nefret ediyordum şu heryerde uyuya kalma özelliğimden. Şimdi muhtemelen Azra benimle dalga geçecekti.
Koltuktan kalktığımda ellerimle saçlarımı düzelttim. Azra nın odasına doğru ilerledim. Kapıyı açtığım da gözlerim büyümüştü. "Ay!"Bir kaç saniye şokla baktığımda ellerimi hızla gözlerime çıkardım. Karşımda bornozlu bir Azra vardı. Gerçekten dünyanın en aptal insanı olabilirdim. Ne diye birinin odasına kapıyı çalmadan girersin ki. Uykudan uyanınca beynim gerçekten çalışmıyordu sanırım.
"Çok, çok pardon."
Gülüşünün sesini duyduğumda o benim tersime fazlasıyla rahattı. Kasılan tek kişi ben olmuştum.
"Uyanmışsın prenses."
Annen prenses.
"U-uyandım, ben seni en iyisi salonda bekleyeyim."
Parmaklarımın arasından yüzünü izlediğimde yine o piç smile ifadesiyle bakıp dudaklarını ıslatmıştı.
"Kaladabilirsin."
Gükerek konuştuğunda yine benimle dalga geçitiğini farkettim. Sinirle odadan çıktığımda içeriden gelen gülme sesleri artmıştı. Tekrar koltuğa ilerlediğimde Azranın üzerime örttüğü örtüyü alıp katlamaya başladım.
Güzel bir gün geçirdim diyebilirdim, ekilip tek başıma eve döneceğime buraya gelmiştim. O kadar hazırlanmama rağmen beni eken Seren'e de ayrı sinirliydim. Bir hafta tribimi çekecekti, ama yinede Azrayla tanışalı çok olmamış olsa bile yanında çok yabancılık çekmemiştim. Fışarıdan görsem daha soğuk biri olacağını tahmin ederdim ama sanki yeni tanışmış değilde onu daha önceden beri tanıyormuş gibi hissettiriyordu. Bu güzel birşeydi. Sanırım artık yeni bir arkadaş edinmiştim. Hatta yeni tanışmamıza rağmen tereddüt etmeden beni evine de getirmişti, gerçi bu teklifi önce ben yapmıştım ama.. Onunla eve gidersem babam sorguya çekerdi, bu kim ben neden tanımıyorum bu arkadaşını falan filan..
"Böh!"
Yerimde zıpladığımda çığlığı da basmıştım. Sinirle arkama döndüğümde kahkaha atan giyinmiş Azra vardı.
"Hahaha çok komikmiş."
Yüreğim ağzıma gelmişti. Bir insan düşüncelere dalmışken arkasından gelinirmiydi hiç? O sadece gelmekle de kalmıyordu üstelik.
"Evet bak ben gülüyorum."
Kaşlarım çatık, eline katlanığım örtüyü verdim. Ardından saçımı savurup başka yöne döndüğümde arkamdan konuşmuştu tekrar.
"Tamam ya şaka yaptım, gel küsme."
Üç keredir benimle dalga geçiyordu tabii ki küsecektim.
"Abartıyorsun?"
Yine cevap vermediğimde oflamaya başlamıştı arkamda. Duştan çıkmıştı saçları ıslaktı. Babam her zaman bu konuda uyarırdı beni bende artık onun gibi olmuştum.
"Git saçını kurut! Hasta olursun."
Kendini koltuğa attığında yorgunca konuştu.
"Of hiç uğraşamam şuan kurur kendisi."
---
"Kıpırdamasana ya!"
Önümde kıpraşan inatçının saçlarını bizzat kendi ellerimle kurutuyordum. Kendisi kururmuş tabii efendim kurur kendisi.
"Ne gerek vardı amk."
Kafasına vurduğumda avartarak inledi.
"Küfretme !!"
Azra da farkettiğim özelliklerden bir diğeri çok fazla argo, küfür kullanmasıydı. Mesela birşeyden korktuğu zaman normal insanlar çığlık atardı ama Azra birilerinin annesiyle uğraşıyordu.
"Pardon anne."
"Dalga geçmesene benimle."
"Geçmiyorum."
Sonunda saçlarını kurutmam bittiğinde söylemeden duramayacağım şeyi söyledim.
"Saçların çok güzel, çok sağlıklı."
Gerçekten çok yumuşak parlak koyu kahve saçları vardı. Çok güzeldi."Teşekkürler."
"Ay saat kaç oldu ya ben gideyim artık."
Kol saatine bakıp "7ye geliyor." dediğinde dudakalrımı dişledim babama da haber vermemiştim, artık eve gitmeliydim.
Azranın odasından çıkıp eşyalarımı çantamı ve kürkümü aldığımda Azranında arkamdan ceketini giymiş bir şekilde geldiğini farkettim. O nereye gidiyordu?
"Sen nereye?"
Omuz silktiğinde ;
"Seni bırakmaya?"
"Gerek yok sağol ben taksiyle giderim zahmet etme."
Elleriyle yürümemi işaret ettiğinde ofladım tekrardan.
"Giderdim ben.."
"Ya yürü kızım işte bırakıcam dedim."
Evden çıkarken aklıma gelen şey ile ona döndüm.
"Anahtarını unutma!"
Ben hep unutuyordum çünkü. Bu yüzden evin dışında bir yerde daha yedek anahtar saklıydı.
"Aldım canım."
Arabaya bindiğimizde birşeyin yokluğunu hissediyordum ama ne olduğunu farkedemiyordum. Ben onu düşünürken yanımdan gelen sesle ona döndüm.
"Eşofman sende kalsın bende çok var zaten sonra bir ara verirsin."
Aa doğru eteğim, eteğim kalmıştı.
"Tamam ama eteğimi Pazartesi getir olur mu?"
Arabayı çalıştırırken "Getiririm prenses eteğini merak etme." demişti.
Arabadaki ekrandan navigasyona evimin adresini girdiğimde eve kadar konuşmamıştık. Siteye girdiğimizde yavaşlayıp bakışalrıyla hangisi olduğunu sordu.
"Mavi olan ev."
Kafasını sallayıp evin önünde durduğunda kapıyı açıp indim.
"Teşekkürler, güzel bir gündü."
"Yarısında uyusan da güzeldi evet."
Göz devirip "Görüşürüz." dediğimde oda karşılık vermişti. Arabadan inip eve kadar yürüdüm, kapının önünde zile bastıktan sonra arkamı dönüp hala gitmeyen arabaya el salladım. Camlarda ki filmlerden içi görünmesede.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİNGER - gxg
Novela JuvenilOkula yeni gelen kızıl gereğinden fazla dikktimi çekmeye başlamıştı... Lise kurgusu