3

103 11 0
                                    

Tüm haftayı bir şekilde geçirmiştim yine. Ara ara denk geldiğimiz yerlerde kızılla selamlaşıyorduk. Bu okulu daha çekilir hale getiriyordu.

Derslerde zaman dursada tümüne bakınca hayatım kum saati gibi hızlıydı.

Sanki kum saati benim hayatımdı, içindeki her kum tanesi benim günlerim. Onlar tükenince de ölebilirdim, kum saati düşüp kırılırsa da.

Uyanmış ama uyanmak istemeyen bedenim odanın tavanını inceliyordu. Cumartesiydi bugün, acaba ne yapsaydım?. Helin sevgilisiyle buluşacaktı. Hanımefendinin 4 aylık ilişkisi vardı, bense her zamanki gibiydim.

Ben kalkmaya çalışırken, odanın kapısı kırılırcasına açılmıştı. Kaşlarım çatık oraya baktığımda, makyajını yapmış süslenmiş Helini gördüm. Muhtemelen bana dün akşamdan hazırladığı kombini tekrar onaylatmaya gelmişti. Kıyafetleri ve kombinler yapmayı çok fazla seviyordu. Tam bir Süslü Pakizeydi .

"Nasılım!!??"

"Süper."

Tekdüze çıkan sesimle enerjisi düşmüştü. "Çok kırıcısın." 2 saniyede tüm enerjisini yemiştim. Gerçekten çekilmez bir insandım sanırım. Baktığımda gerçekten yüzü düştüğünü farkettim, ama sabah sabah hiçbirşeyi çekemiyordum, üzgünüm.

"Tamam özür dilerim, dün zaten bunları seçmiştik, gayet güzel. Özellikle o lama için oldukça fazla güzel."

Enerjisi yerine gelirken hemen manitasını savunmuştu.

"Sevgilime lama diyip durma."

"Ne yapayım her yere tükürüyor iğrenç şey. Lama işte."

Hayatınızda görebileceğiniz en keko insanlardan, homofobik ve dediğim gibi her tere tüküren iğrenç bir insan. Helinse bebek gibi bir kızdı hala ona nasıl katlandığını gerçekten anlamıyordum.

Dil çıkartıp odadan çıktığında bende komidinin üzerinden paketime uzandım. Kahvaltı yapmam gerkiyordu şuan.

Ellerim montumun cebinde, dışarı çıktığıma pişman bir şekilde yürüyordum. Dışarı çıkarken havanın bu kadar soğuk olacağını hesap etmemiştim. Etrafa bakarken gördüğüm kızılla duraksadım. Şaşkınlıkla kaşlarım da kalkmıştı. Tek başına bankta oturuyordu. Üzerinde beyaz bir kürk, altında ise minicik etek vardı. Yüzüne baktığımda kıpkırmızı kızaran burnu üşüdüğünü gösteriyordu. O halde nasıl hala böyle giyinebiliyorlardı anlamıyorum. Onun yerine kendi bacaklarımın üşüdüğünü hissettim. Kırmızı saçlarıyla beyaz kürkü çok uyumlu gözüküyordu, kırmızı burnunu da işin içine katınca insanın bu görüntüye aşık olası geliyordu.

Sanki değilmiş gibi.

Onu izlerken dudaklarımı ıslattım, buna pişman olmam çok uzun sürmemişti rüzgar daha da üşütmüştü beni.

Yanına ilerlemeye başladığımda üzgünce yere bakıyordu, ben yanına oturana kadar geldiğimi bile farketmemişti.

"Selam."

Şaşırarak kafasını kaldırdığında beni görmesiyle yüzünde bir gülücük belirmişti.

"Aa sana da selam, ne yapıyorsun burada?"

"Dolaşmak için çıkmıştım ama hem yalnız sarmadı birde bir taraflarım buz tuttu."

Hafifce kıkırdaması kulaklatıma dolunca dünyanın en güzel sesini duydum. Bence onunda tutmuştu ama çaktırmıyordu. Güldükten sonra tekrar yüzü düştü.

"Bende bir arkadaşımla buluşacaktım ama.. Ekildim."

Seni ekecek insanın ben, ince belli teyzesini..

"Ciddimisin? Ben iki elim kanda olsa bile ekmezdim seni."

Şaşırarak baktığında söylediklerimi tekrar düşündüm. Sanırım benim ağzımdan çıkanı kulağım duymuyordu. Karşımdaki beden utanıp gözlerini kaçırdığında gülümseyişi beni mutlu etmişti. Kötü de olmamıştı aslında biryerden başlamak kazımdı sonuçta.

"Boşsun yani?"

"Evet, öyleyim."

Umarım birlikte vakit geçirmeyi teklif eder, Umarım birlikte vakit geçirmeyi teklif eder .
Lütfen, lütfen, lütfen..

"Şey.. O zaman birlikte birşeyler yapalım mı? Hem o gün sohbetimiz yarım kalmıştı."

Yes be.

"Bana uyar, ne yapalım istersin?"

Hmm, sevişebilirdik mesela.

Küçük bir çocuk gibi mutlu oluşunu izledim. Alev ismi daha sinsi bir kız vibe veriyordu. O bu isim için fazla tatlıydı.

"Bence üşümeyeceğimiz bir yere gitmeliyiz."

Öneri sunduğumda aydınlanmış gibi bana döndü.

"Ya keşke babam evde olmasaydı, eve giderdik."

Ee bu kız beni eve atmaya meyilliymiş zaten.

"Bana gidebiliriz? Arkadaşınla yaşıyorum, evde değil bugün."

Heyecanla ayağa kalktığında beni çekmesine de izin verdim. Benimle direkt sorgulamadn düşünmeden geldiğine göre ya gerçekten ekilmek canını sıkmıştı ya da bana aşıktı.
Sohbet ederek arabama ilerliyorduk. Bu aralar evrene çok teşekkür ediyordum, herşey benim şansıma göre ilerliyordu. Onu tabımadan önce ne kadar tatlı olduğunu düşünüyordum, tanıyınca daha da tatlı olduğuna karar vermiştim . Son zamanların en iyi hafta sonunu geçirecektim anlaşılan.

Arabada ilerlerken hareketlerinden birşey söyleyeceğini ama çekindiğini anlamıştım. Beden dilini iyi bilirdim.

"Alev, birşey söylemek mi istiyorsun?"

Bana dönmesiyle kaşlarıda havalanmıştı. Çok fazla mimik kullanıyordu. Bunların hepsinin anlamlarını  yakın zamanda öğrenmeliydim.

"Oha, nasıl anladın?!?"

Kendimle övünerek konuştum.

"Beden dilinden anlarım."

"Şey, markete girelim mi? Diyecektim."

Kafasını hafif sağa yatırarak sorduğunda ona bakıp yola tekrar döndüm. Bu güzel tatlılığı öldürmek istemezdim.

Gelde reddet şimdi bunu değil mi..

"Tabii gireriz evin yakınında var."

El çırpıp camdan bakmaya devam ettiğinde bende gülümsememi saklayarak yola bakmaya devam ettim. Kızıl, umarım ban aşk sancıları vermez de hep böyle sevindirirdin. Hiçbir zaman böyle şanslı olmamış olsamda bu sefer iyi olana inanmak istiyordum. Umarım homofobik falan çıkmazdı bu kız.

GİNGER - gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin