Aynı soğuk hastanenin ,aynı soğuk koridorları ve biz...Babam ve ben.
En son burada yine babamla böyle hiç konuşmadan oturuyorduk, ama o gün onun olmasada benim göz yaşlarım konuşuyordu. O gün bu bölümün koridorları değildi tabii ama benim için bir farkı yoktu. Hani demiştim ya hastaneleri çok severim, o günden sonra hiç bir eser kalmamıştı aslında o sevgiden. Belki de o yüzdendi yine hastaneye gelmeyişim, ama yine de her koşul da sürüklüyordu evren.
Sessizliğe son verip konuşmaya karar vermiştim ama sanki yanımdaki babam değil de 7 kat yabancı bir adamdı. Onu tanıdığım herhangi bir insan kadar bile tanımıyordum. Ama o muhtemelen diğer kızlarının süper kahraman babasıydı. Ne farkım vardı benim de bende onun çocuğu değilmiydim, ne diye annemi bırakıp ta başka kadınlara gitti. Annem güzel değil miydi? Bana kalırsa o dünyanın en güzel varlığıydı ama herşeyiyle , herkes çok severdi annemi. Arkadaşlarım, oturduğumuz evin sahibi, marketteki kasiyer bile çok severdi. Bir tek babam sevemedi, ona fazla geldi tabii. Aynı benimde fazla geldiğim gibi. Duyduğuma göre 3 kızı varmış, benim haricim de.
Şuan bile benim yanımdaki koltukta beklemiyordu, araya bir boşluk bırakmıştı. 2 yaşında kızı varmış bulaşmasın diyeymiş. Ne kadar yazık değil mi.
''Ee, sen neden gelmiştin?''
''Buralarda işim çıktı, bende bir sorun varmı diye uğrayayım dedim. Sen neden hastaneye gelmedin hastalandığında?''
''Devamsızlığım yoktu.''
''Duydum, neden okulunu aksatıyorsun kızım?''
Kızım, güzel bir duyguymuş bu.
''Uyanamıyorum bazen..''
Önce karşıda ki ekrana sonra elindeki kağıt parçasına baktı. Daha sonra da kol saatine,
''Şuana kadar olanları ben birşekil de halletim ama lütfen bundan sonrasına dikkat et..Sınavın yaklaşıyor çalışmalısın biliyorsun be-''
Bildiğim şeyleri tekrar söyleyecekti, alışmıştım artık bunlara.
''Biliyorum, kendi ailene yetirmen gerekiyor ben büyüm artık. Olmadı bir iş bulur çalışırım ben düşünme sen.''
Diyemiyordum işte tutluyordu dilim konuşamıyordum 'Bir ben mi ağır geliyorum sana, bir benmi yüküm bu kadar merak etme bırakacağım yakanı.' diyemiyordum.
---
Evimdeydim artık, ilaçalrımı alıp eve bırakmıştı beni babam. Giderken de gülümsemişti. Bu gün ki eve girişim de eski zamanlar gibi bir ağırlık çökmüştü üzerime hastaneden gelmiş olmanın etkisiydi muhtemelen. Annemi hastanenin en soğuk odaların da bırak döndüğümde ki gibi bir ağırlık. Helinde o yüzden benimle yaşıyordu,
tek başıma kalmam iyi olmaz diye ailesi istemişti. Arkadaşlarımın aileleri bile daha çok düşünüyordu beni. Babamsa o gün elime bir yarım tost ve ayran tutuşturmuştu, aç kalmayayım diye.Eskiden olsa olanları düşündüğüm de , o günü düşündüğümde ben hissetmeden bir göz yaşı düşerdi yanaklarımdan. Artık etki etmiyordu braz bir üzüntü vardı ama duygusuzlaştırmıştı bir yerden sonra.
Yine elimde bir tost vardı, mutfağa girip sandaliyelerden birine oturdum. Yemeklerimi bitirip ilaçlarımın da hepsini içtim birde yarın için rapor vermişlerdi. Sonra aklıma gelen telefonu çıkardım cebimden, bir sürü arama vardı Helinden. Anlaşılan tüm tenefüslerini beni arayara geçirmişti. Ama benim telefonum herzaman ki gibi sessizdeydi tabii ki. Mesajlara girip eve gelince konuşuruz yazdım. Helin gelince de ona anlatacaklarım vardı.
Merhamet edin efendim.
Sessizce oturup saatlerin geçmesini bekledim, bekledim. Bir yerden sonra uyuya kalmıştım ama kapının açılma sesi uynadırmıştı, daha doğrusu Helinin gelişi uyandırmıştı.
''İyimisin aşkııım??''
İlgisine gülümseyip kafamı salladım.
''Ne yaptın?Bir anda gittin dönmedin.''
"Babam gelmiş."
"Ne, neden gelmiş ne olmuş??"
"Uğramış ya birşey yok."
Bakışlarını değiştirip sinsi bir gülüşle oturdu yanıma "Madem iyisin konuş bakalım." dedi. Madem öyle konuşalım bakalım.
Baştan sona herşeyi anlatmıştım, aslında bir rahatlamada olmuştu. Ama insanlardan birşeyleri saklamakta iyi olduğumu düşünüyordum konu en yakın arkadaşım olduğu için ekstra bir çaba sarfetmemiştim. Sadece kaçmıştım anlatmaktan, sürekli darlayacağını biliyordum çünkü.
"O kırmızı etekte bizim yobazın eteğiymiş demek."
Yobaz falan ayıp okuyor yengene.
İçimden geçeni bakışlarımla anlattığımda omuz silkmişti sadece. Gerçi bende onun lamayla dalga geçiyordum ama o konu ayrıydı. O bir erkekti bana tersti.
"Sen eteği gördün ve bana sormadın mı?"
"Belki bana hediye almışsındır sanmıştım..."
Söylediği şeye kendimi tutamayarak kahkaha atmıştım. Mahçup bir ifade ile siniri birleştirmişti bakışları.
"İstersen link isteyelim?"
"Orospusun."
Bir ara aklıma gelirse Heline etek alırdım artık. Bunu da beynimin bir köşesine yazıp sarıldım.
"Etekler sana kurban olsun Helinim."
Ve bu günde böyle bitmişti. Arada babam da gelmiş olsa yine sıradan şeylerdi hayatıma renk katan çok ufak bir ateş parçası vardı sadece. O da en uzağımdaydı, daha yakınım da her gün beni yakması tercihimdi. O günlere de bir gün ulaşabileceğime inanıyordum ama bir tarafım da bundan da birşeyler çıkacağını söylüyordu. Ne zaman güzel birşeyler hissetsem bedelini ağır ödettiriyordu hayat. En fazla aşk acısı çekerdim, o da kızılım için değerdi...
Yorumlarınızı ve fikirlerinizi merak ediyorum 🙏
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİNGER - gxg
Novela JuvenilOkula yeni gelen kızıl gereğinden fazla dikktimi çekmeye başlamıştı... Lise kurgusu