4

93 11 0
                                    

Salona kurulmuş aldıklarımızı da hazırlamıştık. Benim renksiz evime kırmızı beyaz kombiniyle renk katmıştı.

"Film falan mı izlesek acaba?"

"Olur tabii, nasıl filmlerden keyif alırsın?"

Çenesine koyduğu eliyle 'hmm' seni çıkararak düşündü. Bende büyük bir dikkatle cevabını bekledim, o sırada kumandaya da uzanmıştım.

"Yani hepsini severim, bana fark etmez."

Bunun için mi düşünmüştü o kadar.

Film düşünürken etekle ne kadar rahatsız olduğunu farkettim. Tabii o kadar kısa eteği giyersen oturamazdın yani.

"Gel sana rahat birşeyler vereyim."

Teklifime minettar bakışlarıyla ayağa kalkarak cevap verdi. Bende kalktığımda arkamdan beni takip etmeye başladı, odama girdiğimde oda kapının eşiğinden odamı inceliyordu. Duvarda asılı lezbiyen bayrağım ilk dikkatini çeken şey olmuştu muhtemelen. Eğer homofobikse de şuan dan intibaren anlardık.

Ona Helinin pembeli tatlı şortlarından vermeyi çok isterdim ama sevmediği bir kızın onun kıyafetlerini giymesine çok iyi bir tepkisi olmazdı. O yüzden maalesef benim ona 2 beden büyük olan eşofmanlarımdan verecektim. Bedenden çok sorun yaşamayacak olsa da boy konusunda aynısını diyemezdim. Gri bir eşofman seçtiğimde dolabın kapağını kapatarak yanına ilerledim. Anlaşılan hala odamı incelemesi bitmemişti.

"Odamı çok beğendin galiba?"

Dalga geçen ses tonuma karşılık, o gayet normal bir şekilde cevap vermişti.

"Evet çok güzel ama bitkiler ve bayrağından başka renk yok."

Ben onlarla gayet yetinebiliyordum. Bana bunu diyen prensesin odasını daha çok merak etmiştim şuan.

Yönelimime de ayrı bir tepki vermemişti. Gerçi yönelimim zaten dış görünüşümden ve kişiliğimden  de gayet anlaşılabilecek şekildeydi. Muhtemelen öyle olduğumu tahmin de ediyordu.

"Şimdi senin odanı merak ettim bak."

Arkasında birleştirdiği elleri göğüslerini daha da göz önüne seriyordu. Ama bakmamalıydım, başka yere odaklan Azra başka..

"Mm görürsün belki bir gün. Senin aksine oldukça renkli. "

Siyah ve koyu yeşil odamda bitkilerimle de mutluydum tabii ama onun yatağını, odasını da merak etmedim değildi.

Kaşlarımı oynatıp güldüğümde elimdeki eşofmanı da ona uzatmıştım. Çekinerek aldığında kapıya doğru yöneldim.

"Sen giyinir gelirsin o zaman."

"Hıhım teşekkürler."

Ne olurdu kalsaydım.

Salona geçtiğimde önerilerden rastgele bir filmi seçmiştim. Konusunu okuduğum bunu daha önce izlediğimi fark ettim. Bir rahibe filmiydi. 2 yıl önce Helin ile birlikte izlemiştik bunu. Güzel bir filmdi. Aklıma gelen şey ile odama doğru seslendim.

"Üzerine oldu mu?"

"Evet, evet oldu."

Gelen adım sesleriyle Kızılın geldiği yere baktım. Tahmin ettiğim gibi eşofmanın paçalarında biriken kumaşlar büyük geldiğini gösteriyordu. Gülmemi tutamayarak başımı çevirdim. Gerçekten de tam olmuştu.

"Tam üstüne göreymiş. Cuk oturmuş."

Tatlı tatlı kaşlarını çatarak karşıma geldiğinde dudaklarımı dişledim. Biraz daha gülersem dayak yiyecek gibiydim.

"Gülmesene be, ne yapayım sen hayvan gibiysen!"

Vay hayvan gibiyim demek, küçük şey seni.

"Hayvan?"

İnatlaşan sesiyle "hıhı" sesi çıkartarak yerine oturdu. Önümğzdeki sehpada da alfıklarımız vardı. O an farketmesemde şuan ne kadar çok jelibon olduğunu farketmiştim. Merakımı tutamarak konuştum.

"Jelibonu çok seviyorsun sanırım?"

Bir tanesinin paketini açarken tüm gücünü uyguladığını ama paketin açılmamak için olan gayretini farkettim. O ince kollar jelibon paketi bile açamazdı tabii, hayvan gibi olsa açardı.

"Bayılırım."

Bütün gücünü toparlayıp tekrar pakete yüklendiğinde suratıma gelen jelibonlarla gözlerimi kapattım. Mükemmel, aşık olduğum kız sakardı da.

"Hii, ay çok pardon."

İkimizde yerdeki koltuktaki sehpadaki jelibonlara baktık. Sonra kendimi tutamayıp güldüğümde o da beni yalnız bırakmamıştı.

Sakar sevdiğim.

"Bardağın dolu tarafından bakarsak paketi açtın."

Kafasını hafiften salladığında gözlerimiz birbirini bulmuştu.

"Boş tarafından bakınca da o kadar uğraştığım şeyleri yiyemeyeceğim."

Kızım zaten stok yapar gibi almışsın, ne olur bir paket dökülse.

Başka bir pakete uzanıp sakince açtığımda sırıtarak ona baktım.

"Benim paket sıkıntılıydı."

"Hıhım, öyledir." elimdeki paketi ona uzattığımda teşekkür de etmeden almıştı. Bende önüme dönüp filmi açtım. Bakalım günün geri kalanı nasıl geçecekti. Umarım bir anda Helinin eve geleceği tutmazdı, normalde manitasıyla buluştuğunda akşam bile uğramazdı eve.

Film biterken olduğu yere iyice mayışmıştı. Hatta bir ara uyuyup uyandı bile diyebilirdim. Bense elimde cips ile izliyordum. 3 dakika da bir Alevi de kontrol ediyordum. Filmin bitişi geldiğinde kolumdaki saate baktım. Saat 5e geliyordu. Benimki filmin bittiğini farketmediğine göre yine uyuya kalmıştı.

Yavaşca kalkıp sessizce ortalığı toparlamaya başladım önce yerdeki jelibonları sonra boş abur cubur paketlerini aldım ve mutfağa ilerledim. Hepsini çöpe atıp bir bardak su içtim.

Benimde uykum gelmişti, ne yapsak beraber mi uyusaydık acaba.

Tekrar içeri döndüğümde biraz karşısından onu izledim. Bu güne kadar sadece bir konuşmamız ve bir kaç kez selamlaşmamız dışında sohbetimin olmadığı kızla olfukça samimi bir gün geçirmiştik. En azından benim için öyleydi, garipti. Yakınlarımla bile fazla samimiyet kurarken zorlanan ben bunu nasıl becermiştim.

Yüzünü incelediğimde dağılmış saçları yüzünün birazını kapatıyordu, ruju biraz dağılmıştı. Kirpikleri çok güzel görünüyordu. Kollarının arasına aldığı yastığa sarılıyordu. Neredeyse oturur  bir pozisyondaydı. Koltuğun koluna kafasını yaslamıştı. Baba gibi kucaklayıp yerine götürmek geçti aklımdan. Ama ne ben bir babaydım ne de onun bu evde bir yeri vardı. Yine de kalbimdeki yeri yeterliydi bence. O muhtemelen alışkındı böyle şeylere, baba sevgisi gibi şeylere .. Şahsen benim uzaktan yakından bir alakam yoktu bu konuyla küçükken izlediğim filmlerde misafirliğe gittiğimiz evlerde görüyordum anca. Ne olursa olsun annem hep bana yeterli olmaya çalışıyordu, eksikliği kapatmaya çalışıyordu onu çok seviyordum da ama o baba boşluğu da hissedilemeyecek gibi değildi...

Karşımdaki beden uyanacağa benzemiyordu bende koltuktaki telefonuma uzanıp Heline ne zaman geleceğini yazdım. Çok geçmeden gelen cevap beni rahatlatmıştı. Bu gün gelmeyeceğini söylemişti ardından da yanındaki lamayla bir fotoğraf göndermişti. Yüzümü buruşturarak fotoğrafı kalpleyip telefonu yerine geri fırlattım. Hazır boş vaktim varken bence gidip duşa girebilirdim. Odama ilerleyip küçük bir örtü getirdim, kızılın üzerini iyice örttüğümde ise duşa girmek üzere odama geri döndüm.

GİNGER - gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin