Aylis, ormanın derinliklerine doğru adım atarken, kalbindeki güç ve azimle dolup taşmanın verdiği hissi derinden yaşıyordu. Tapınaktan çıkışıyla birlikte, artık yalnızca kayıp bir varis değil, aynı zamanda halkının kurtarıcısı olma yolunda ilerleyen bir liderdi. Fakat, karanlık gölgelerin içinde gizlenen düşmanlar hâlâ tehlikenin kapısında pusuda bekliyordu.
Küçük bir köy, karanlığın ortasında huzur bulmaya çalışırken Aylis, bu köye yaklaştığında, köylülerin endişeli yüzlerini ve kesik kesik fısıldayan konuşmalarını gördü. Korku, toplumu sarmalamıştı ve bu korkunun kaynağı, düşmanın gölgelerde sinsice dolaşmasıydı.
Köy meydanına vardığında, bir grup köylü etrafında toplanmıştı. Onların arasında, Aylis'in bir zamanlar birlikte oynadığı çocukluk arkadaşı Lira da vardı. Lira, Aylis'i görünce hemen yanına koştu. "Aylis! Senin geri döndüğünü duydum. Ama işler hiç iyi gitmiyor. Krallığın geleceği tehlikede!" dedi kaygılı bir sesle.
Aylis, Lira'nın gözlerinde gördüğü korkuyu hissetti. "Neler oluyor? Düşman kim?" diye sordu. Lira, derin bir nefes aldı ve fısıldadı: "Karanlık bir varlık, eski günlerin intikamını almak için geri döndü. Kralın ölümünden sonra, onun yokluğundan faydalanmaya çalışan bir ihanet ağı oluştu. Hainler köyümüze kadar sızdı. Bizi birbirimize düşürmeye çalışıyorlar."
Aylis'in gözleri parladı. "Bu hainlerin arkasındaki gücü bulmalıyız. Kralın mirasını korumak ve bu karanlığı sona erdirmek benim görevim!" dedi kararlılıkla. Lira, Aylis'in içindeki gücü hissederek başını salladı. "Ama dikkatli olmalısın. Onlar senden önce bu köydeki insanları manipüle etmeye başladılar. Kimi dost, kimi düşman görünüyor."
Köyün içindeki fısıldayan şüpheler, Aylis'in dikkatini daha da artırdı. Herkesin birbirine güvenmediği bir ortamda, gerçek düşmanı bulmak daha da zor olacaktı. Aylis, köyün dışına çıkmaya karar verdi; burada her köşede düşman olabileceğini bilerek adımlarını dikkatlice attı. Lira ise onun peşinden gitti.
Birlikte, köyün etrafındaki ormanın derinliklerine doğru ilerlerken, gölgelerin ardında sinsice bekleyen varlıkların varlığını hissediyorlardı. Aylis, eski tapınakta kazandığı güçle donanmış olarak ilerlerken, içindeki hislerin onu doğru yola yönlendirdiğini biliyordu. Gözlerini kapatıp, ruhunu doğanın sesine bıraktı. Duyduğu her fısıltı, ona tehlikeyi hissettiren bir uyarıydı.
Tam o anda, bir çalıdan aniden bir figür fırladı. Gözleri parlayan bir adam, Aylis'in önüne dikildi. "Beni tanıdın mı, Aylis?" diye sordu. Aylis, bu adamı hemen tanıdı. Eski bir dost, fakat şimdi düşman olarak geri dönen Thalion. Thalion, krallığın karanlık güçlerine katılan bir önceki savaşçıydı. Yüzündeki gülümseme, Aylis'in kalbinde bir soğuk rüzgar gibi esti.
"Senin geri dönüşünle birlikte planlarımızı mahvedeceksin, değil mi?" dedi Thalion alaycı bir şekilde. "Sana bu toprakların gerçek sırlarını göstermeye geldim."
Aylis, onu durdurmak için adım attı. "Seninle bir anlaşma yapmam mümkün değil, Thalion. Bu krallığı yok etmek isteyenlerin yanında olmayı tercih ettin. Ama ben geri dönmedim; ben krallığımı kurtarmak için geldim."
Thalion, bu sözlere gülerek yanıt verdi: "Kurtaracak bir şey yok, Aylis. Zamanla herkes seni terk edecek ve ben o zaman bu toprakları ele geçireceğim."
Aylis, kendine güvenle durarak, "Bu topraklar benim kanımla kutsandı. İhanetine son vermek için buradayım," dedi. Gözlerinde bir alev parladı. İkisi arasında gergin bir sessizlik oluştu. Karşı karşıya geldiklerinde, ormanın derinliklerinden gelen bir rüzgar, bu çatışmanın öngörülmezliğini işaret ediyordu.
YOU ARE READING
Kayıp Varis: Kehanetin Gölgesinde
FantasyUnutulmuş bir yapının varisinin öyküsünü anlatıyor. Eldryon adı verilen diyar, karanlık güçler tarafından tehdit altında ve efsanelerle dolu. Ana karakter Aylis, sıradan bir köylü kızı olarak yolculuğunun başlangıcında, kendini kehanetlerin derin sı...