alışveriş

20 7 53
                                    

-hyunjinden-

yaklaşık on dakikadır minho ile yoldaydık. avmeye varmaya çalışıyorduk.

iyi hoş ama bir sorun vardı. sorun ise tamamıyla minho! yolculuk o kadar sessiz ve bunaltıcıki anlatamam ve her sessiz geçen saniye benim gerilmeme bir sebep.

sertçe yutkunarak elimi telefonuma atıp minhoya uzattım. bana dönerek mal mal bakmaya başladı. göz devirerek parmağım ile karşı camı işaret ettim.

"öncelikle önüne bak ve şarkı açta dinliyelim."

minhoda bana göz devirerek telefonumu hızla elimden çekti.

"hah! hâlâ şifren aynı hyunjin."

aklıma gelen şey ile hızla minhoya döndüm. sırıtarak telefonuma bakıyordu. huzursuzca yerimde kıpırdanarak açılama yapmaya çalıştım.

"bilirsin ben üşengeç bir insanım o yüzden değiştirmeyi unutmuşum."

"1025."

minho'nun şifremi tekrar etmesi ile gözlerimi sıkıca kapatarak kendimi koltuğa serbest bıraktım.

"bu kadar sevinme lee. ayrıca eminimki seninde şifren hâlâ 0320'dir."

minho omzunu silkerek sigara paketinden bir dal çıkarıp dudaklarının arasına aldı.

bir yandan bitmiş çakmağı zorlayarak sigarayı yakmayı çalışıyor diğer yandan ise arabayı sürmeyi deniyordu. sigarayı yakamayınca çakmağı hızla bir köşeye atarak bana döndü.

"ben senin gibi sapık biri değilim. elbetteki şifremi değiştirdim."

kaşlarımı çatarak minho'un gözlerinin içine baktım.

"senin gözünde ben bir sapık mıyım?"

minho ise gözlerini kaçırarak yola bakmaya başladı.

"anlıyorum."

lafım üzerine bir el bileğimi sıkmaya başlamıştı.

"sen felix ile öpüşmeni bana açıklamazken ben sana bunu mu açıklayacağım? bence böyle bir zorunluluğum yok."

hissettiğim acı ile dişlerimi sıkarak bileğimi karşımdakinin ellerinden kurtardım.

"öpüşmediğimizi söylemiştim!"

"hayır bana yanlışlıkla olduğunu söyledin!"

titreyen ellerimi sakinleştirmeye çalışıyordum. minho ile kavga ediyorduk ama ben minho dışında her yere bakıyordum.

"çünkü yanlışlıkla ol-"

gördüğüm araba ile hızla direksiyona atladım. arabayı kaldırıma çıkarmıştım ama bu seferde karşımızda bir ev vardı. minho frene hızla basınca kurtulmuştuk.

ikimizde araba durunca vücudumuzu koltuğa serbest bıraktık.

"siktir.."

minho kafasını hızla bana döndürerek kaşlarını çattı.

"ilk öncelikle küfür etme. ağzına yakışmıyor."

oflayarak yüzümü ellerim ile kapattım.

"ya minho ona mı takıldın!?"

"evet? yakışmadığını uzun zamandan beri söylüyorum. ayrıca bundan Chan'ın haberi olmasın ikimizide doğrar."

haklıydı yemeğe bizi koyardı.

"nede olsa kaza yapmadık. Allah için şu arabayı düzgünce kullanda vararım avmye."

minho göz devirerek hâlâ parmakları arasında olan sigarayı arabanın bir köşesine fırlattı.

just be mine ¦ HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin