"minho hyung yardım et!"changbin'in bağırması üzerine hizla aşağı indim.
"noluyo"
jeongin elinde tabak masanın tepesine çıkmış bir biçimde elindeki tabağı hyunjine vermemeye çalışıyordu. changbin hızla anlatmaya başladı.
"sabah jeongin ile kalktık mutfağa gidiyoduk atıştırmak için baktık hyunjin fare zehrini gevrek sanmış içine süt döküp yemeye çalışıyor son anda yakaladık aptal çocuğu"
hyunjin sinirle bize döndü.
"kahvaltımı geri ver niye zehirleniyim ben fare miyim?!"
jeongin kahkaha atıcam diye elindeki tabağı yere düşürüp kırmıştı. hyunjin tam yerden alıp başka tabağa ayırıcakken kolundan tutup yerden kaldırdım.
"bak nedicem gel markete gidelim istediğini alırsın"
hyunjin sevinç ile boynuma atladı.
"ama fare zehiri almam"
koluma yavaşça vurup koşarak kapıya gitti.
"ben geliyorum ayakkabını giye koy"
chan'ın pantolonundan kartını alıp changbin ve jeongine döndüm.
"bunu görmediniz"
ölümcül bakışlar attım. genelde bu bakışlar işe yarıyordu.
jeongin ağzını fermuarlarmış gibi yaptı. changbin ise kafa salladı.
hızla hyunjin'in yanına gittim.
"hadi güzelim gidelim"
"güzelin miyim cidden"
yanaklarını sıktırdım
"tabiki öylesin"
sevgili olmamamıza rağmen hyunjine böyle davrana biliyordum. hiç bir şey demiyordu. çünkü şakasına yaptığımı sanıyordu.
oysa öyle değildi...
adamingozudalmis