Hasta olduğum günün ardından bir hafta geçmişti. Kimsenin Cenan kapıyı çarparak gittiğinden beri saatlerce ağladığımı bilmesini istemedim. Emre geldiğinde de durumu sordu ama cevap veremedim, Emre bile o'nun artık böyle biri olmasına şaşırıyordu. Cenan bu değildi, o gün o lafların ardından tekrardan bir partiye gittiğinden emindim çünkü o lafları içtenlikle söyleseydi ben uyanmadan hastaneden gitmezdi. Cenan tekrardan benimle oynamaya çalışıyordu ancak ben buna göz yumamazdım. Artık gözümün ağlamaktan değil mutluluktan parlamasını istiyordum ve Cenan buna karşın en büyük engelimdi. Eğer mutlu olmak istiyorsam o'nu hayatımdan çıkarıcaktım.
Peki nasıl çıkaracaktım ben o'nu hayatımdan? İstesem bile yapabilir miydim? İki yıl boyunca çabaladığım şeyi iki saniyede yapabilir miydim ki?
"Arif.." Atakan'ın elini gözümün önünde sallamasıyla tekrardan dünyaya dönmüştüm. Dalıp gittiğimi şimdi fark etmiştim, dakikalar boyunca önümdeki boş sahneye bakmıştım.
"Efendim?"
"Dalıp gittin yine."
"Evet, pardon. Ne diyecektin?"
"Akşam Ebru'nun evinde toplanacağız ekipçe , gelicek miydin?"
Ekipçe dediğine göre Cenan'da orada olacaktı. Biraz düşündüm açıkcası eğer o oradaysa ben o'ndan nasıl uzak durabilirdim ki? Başımı iki yana sallayacağım sırada Atakan buna zaman tanımadan direk ikna moduna geçti.
"Hemen reddetme Arif, ne zamandır ekip olarak vakit geçiremiyoruz."
Haklıydı arkadaşlarımı bir tek provalarda ve oyun olduğu zamanlarda görüyordum. Bir tek Emre ile sürekli zaman geçiriyordum ki bunu isteyerek yapmıyordum çünkü Emre beni salmıyordu. Ömer'e sormadan adamı nişanlı ilan etmişti ve bir veya iki hafta boyunca bu yanlış anlaşılma yüzünden depresyondaydı. Şimdiyse Ömer'le yaptığı her şeyin en ince ayrıntısına kadar bana aktarıyordu zorla, dinlemek için yorgun olsam bile bu kadar mutlu olması kıskanacağım kadar sevindirmişti beni. Kıskanmıştım çünkü Emre çok mutluydu, ben değildim.
Kardeşim mutluysa benim için sıkıntı yoktu ki zaten Ömer'e güveniyordum.
"Akşam işim var benim aslında-"
"Bahane kabul etmiyorum."
İtiraz edecekken yanımdan gülerek kalkmasıyla Ebru'nun evine isteyerek değil zorunda olarak gideceğimi anlamam uzun sürmedi. İç geçirdim, şimdi akşam oraya gitmem lazımdı.
"Arif!" Ebru'nun bana seslenmesiyle arkama döndüm ve kapının önünde duran kıza baktım, elindeki yemek poşetini sallayarak paraya kıydığını belli ediyordu"Hadi aç köpek yemek yiyelim!"
*****
"Sonra yanağımdan öptü, inanabiliyor musun?" Ebru'nun Ayşegül'le olan anılarını dinlerken göz devirdim bunu bir kaç kere yaptığımdan kafama yavaşça vurdu. "Devirmesene gözünü ya! Burda genç, güzel kardeşin aşık olmuş."
"İyi halt etmiş." Bana kaşları çatık bir şekilde bakarken yanağından makas aldım. "Tatlım, aşık olmak hayattaki en büyük hatadır."
"Niyeymiş o? Sen aşık olmanın ne demek olduğunu nerden bileceksin?"
En iyi ben bilirdim ne olduğunu, ne kadar acımasız olduğunu, ne kadar yaşam sevincini elinden alacak kadar gaddar olduğunu en iyi ben bilirdim. Ebru değişen mimiklerimden kaynaklı kaşlarını havaya kaldırdı."Yanlış bir şey mi söyledim?"
"Yok be, ne kadar sap olduğumu yüzüme vurdun sadece." İkimizde gülümserken aklım yine o'ndaydı. O da beni sürekli düşünüyor muydu acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eski sevgili ~Arcen~
FanfictionAyrılmalarına rağmen devam eden kıskançlık krizleri Arcen - >🥇(9 kasım 2024)