:2:

91 13 12
                                    

Emre her şeyi unutmak için bir şişeyi daha bitirmişti, bitirdiğini de masaya vurduktan sonra içki başını döndürmüş olacak ki gözlerini kapattı. "Ow.."

"Ağzınla iç Emre şunu!" Gözümün önünde çöküşünü izleyemezdim. Aşk acısının ne demek olduğunu bilirdim hatta en iyi ben anlardım bu halinden ama o'nun da benim halime düşmesine izin veremezdim. "Yeterli bu kadar."

Kapağını açmaya çalıştığı birayı ellerinin arasından aldım ve buz dolabına koydum, fazlası zarardı. Bende içmiştim ama sınırıyla, Emre'ye söylemiştim içmenin bir yararı olmadığını ama o yinede denemek istemişti. Unutmuş muydu peki Ömer'i? Tabiki de hayır. Alkollü bir sıvı kolay kolay her acıyı geçiremezdi, daha da hastalandırırdı bizi.

"Olmuyor Arif! Gitmiyor aklımdan be!" Yayık yayık çıkan sesiyle çoktan sarhoş olduğunu anlamıştım, şuan da aşırı depresifti. Daha da vurmak istiyordu içkiye ama ben buradayken bu imkansızdı.

"Gitmez Emre, gitmeyecek zaten. Aklından değil, kalbinden silmen lazım ki bu daha da zor." Ben başaramamıştım kalbimden silmeyi belki Emre başarırdı. Kalbinden silmek kolay mıydı peki? Asla. İki yıl boyunca uğraşmama rağmen başardığım tek şey artık alışmamdı. Ne o'ndan vazgeçebiliyordum ne de yanına yaklaşabiliyordum, ıraktık.

Cenan benim halimde miydi peki? İçini bilemezdim o'nun, şimdiki Cenan'ı tanımadığımdan hakkında hiç bir şey düşünemezdim ama eskisini sorsalar bilirdim o'nun kalbini, o da özlerdi beni. Bir saatliğine konuşmasak girerdi hemen en yakınıma sonra da rahat bırakmazdı bir daha, temas etmeyi sevmeyen adam sürekli benimle temas halindeydi. Ama işte eskidendi, çok uzun zaman geçmişti oralardan.

"Ne yapacağım peki Arif?"

"Unutmaya çalışacaksın, ben unutamadım ama belki sen başarırsın."

Başı dönüyordu işte, bu gece buradaydı. Aniden sandalyeden ayağa kalkmasıyla kaşlarım çatıldı, o kadar içerse olacağı buydu zaten. "UNUTALIM ULAN O ZAMAN!"

Emre bildiğin sekerek yürürken bende hızlıca sandalyeden kalkıp peşimden gittim, "Nereye?" Diye sordum arkasından. Bana gülümseyerek baktı, gözünde iyi şeyler düşünmediğini belli eden bir parıltı vardı. Bu bakışları bilirdim, çok şeytani bir şey üretmişti kafasında ve beni şimdi buna zorlayacaktı.

"Partiye gidiyoruz Arif!"

"Olmaz. Otur oturduğun yerde." Dudak büzdü, beni ikna etmek için en iyi kozunu oynayacaktı.

"Lütfen Arif, biraz kopalım ya! İhtiyacım var buna ne olursun..." Çocuk gibi önümde mızmızlanmasına dayanamıyordum, kıyamıyordum işte Emre'ye. İç çektim ve başımı tamam anlamında salladım, aldığı onayımla gülümsedi ve ayakkabısını giymeye başladı.

Ayık olmayan kafalarımızla gecenin ilerleyen saatlerinde ne gibi rezillikler çıkarıp magazine haber olacağımızı merak ediyordum Açıkcası, Emre'yse hiç bir şeyi umursamıyordu. Keyfi yerinde gibi davranıyordu, ıslıkla şarkı bile söylüyordu. Anlıyordum bunu neden yaptığını, o'na ihtiyacı olmadığını kendisine kabullendirmek istiyordu, o'nsuz mutlu olabileceği hakkında bir gösteri oynamaya başlamıştı ama her ne kadar dışarıdan rolü başarılı olsa bile içindeki sevgiyi kandıramazdı. Sevgi bizimle oyunlar oynar, dalga geçerdi ama biz o'na karşı bile gelemeyecek kadar kontrol altındaydık. Yani herkesi kandırsa bile gerçek hep o'nunla beraber kalacaktı, tıpkı bende de olduğu gibi.

"Nereye gidiyoruz peki?"

"Bilmem..."

"Ne demek bilmem? Olmayan partiye mi gideceğiz lan?"

"Buluruz yolda bir yer ya.."

İç çektim, sarhoş Emre ayık Emre'den daha umursamazdı. Kim bilir o birayı da içmesine izin verseydim neler olurdu?

*****

Gereksiz gürültülü ses kulaklarımı ağrıtırken neden Emre'ye uyuduğumu bir kez daha sorguluyordum. Emre partide oradan oraya gidiyor, çılgınlar gibi dans ederken ben bir barın sandalyesine oturmuş o'na göz kulak olmaya çalışıyordum. Kendisinden geçmişti, Ömer aklından çıkmış gibi hissediyordu ama o da benim kadar emindir muhakkak... Ömer'i asla unutamayacaktı.

Barmenden bir bira rica ettikten sonra yeni dans figürleri oluşturmuş olan Emre'yle gözlerimi devirdim, partideki baya bir kişinin dikkatini çekmişti ve eminim ki birinin dudağına yapışacaktı. Söylediğim birayı yudumlarken fark ettiğim diğer tanıdık Emre'nin aksine yabancıydı artık bana, o da beni fark etmişti.

Yanıma doğru gelirken kaşları çatılmıştı, ela gözlerinden yine ateş fışkırıyordu. O'nu unutmak için geldiğim yerde o'nunla karşılaşmıştım, niye unatamıyordum ben bu adamı?

"Ne işin var senin burada?" Önümde durmasıyla o'nunla ilgilenmiyor gibi davrandım ve gözlerimi bir iki anlığına ayırdığım için kaybettiğim Emre'yi bulmaya çalıştım, sorusuna yanıt gelmediği için sinirle iç çekti. "ARİF ne işin var burada?"

"Seni ne ilgilendiriyor?" Gözlerinde bir alay belirdi, eskiden de böyle ortamlara gelmemden hoşlanmazdı hatta sırf bir kere bu yüzden kavga bile etmiştik ama şimdi hangi makamla benim hayatıma karışıyordu?

"Emre'yi de al git Arif.." Sinirle gülümsedim cümlesiyle, daha fazla boş konuşmasını dinlememek için yanından gittim, Cenan arkamdan gelirken ben o'ndan kaçıyordum. Dans eden insanların arasından geçerken çarpa çarpa her türlü insanla temas etmiştim, Cenan da beni takip ediyor o da benimle aynı durumu yaşıyordu.

Gitmesini istiyordum, beni artık rahat bırakmasını. Her an o'nu özlesemde özlemimin giderilmesini istemiyordum. Seviyordum evet, hala deli gibi seviyordum Cenan'ı ama o benim sevgime laik biri değildi ve bu sevgiyle gönlünün şahlanmasını hak edecek bir davranış yapmamıştı. Uzak durmalıydı benden, her zaman yaptığı gibi uzak durmalıydı.

"Arif!" Bana yetişmiş, kolumdan çekip bedenimi kendisine çevirmişti. Gözlerimiz yine kitlenmişti birbirine, dalıp gitmemek için kestim bu göz bağını. Göz rengini biliyordum ne de olsa, bir daha bakmaya gerek yoktu. Her gözümü kapattığım zaman görüyordum zaten o'nu, şimdi canlı canlı görürsem dayanacak gücüm olmazdı. "Söz dinle Arif, gidin buradan zaten Emre'nin kafası iyi. Magazinciler gelmeden-"

Başlayan gitar solosuyla sustu, bir zamanlar birlikte dans ettiğimiz şarkının başlangıcı çalmıştı. Sanki bugün bizim üstümüze oynanıyordu, gözlerimin dolmasını gizlemek için yine kaçtım o'ndan. Lavabo yazısını görür görmez içeriye geçtim, arkamdan gelmemişti bu sefer öylece partinin en nokta yerinde durmuştu heykel gibi.

Açtığım musluktaki suyu dolmak üzere olan gözlerime attım, göz yaşı dökmeyi bıraktığımı sanarken yine yanıltmıştım kendimi. Sevda bize yalan söyletirdi, sevda hata yaptırırdı benim de en büyük hatam bu sevdaya tutulmamdı.

En büyük yalanım da Cenan'dı, doğru olan bir şey yoktu o'nda çünkü.

Eski sevgili ~Arcen~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin