Bölüm 3.

280 72 24
                                    

Fazla ders çalışmaktan kafam şişmeye başladığında elimdeki kalemi bırakıp, kitabı geriye doğru iterken ofladım. Pencereden dışarı baktığımda havanın çoktan karardığını gördüm. Yarın finallerim bitiyordu, sonunda.

Ama bu bitiş aynı zamanda farklı bir başlangıçta demekti, çünkü yarın akşam üzeri Astrid ve ben onun ailesiyle birlikte yeni yılı kutlamak için yola çıkacaktık. Yeni yılı ailesinin mülkü olan, kayak tatili merkezine yakın bir villada geçirecektik yoksa konak mı demeliyim? Bilmiyorum, büyük bir ev işte. Herkes orada olacaktı. Lyla, Amaris, Luke ve Astrid.

Bu noktada artık biraz gerilmeye başlıyordum. Evet, bir ay boyunca Astrid ve ben her şeyi detaylı bir şekilde konuştuk. Nasıl tanıştık, ne kadar bir süredir sevgiliyiz, en sevdiğimiz renk, şarkı ve başka şeyler hakkında konuştuk.

Fakat aynı şey değil. Ne kadar kusursuz olursa olsun sonuçta bu bir yalan ve hangi mum yanar ki, yatsıya kadar?

Bir yerde istemeden de olsa pot kıracakmışız gibi geliyordu. Bunun düşüncesi bile midemin kasılmasına, gitme isteğimin yok olmasına sebep oluyordu. Fakat böyle bir seçeneğim yoktu artık. Çünkü Astrid çoktan okulun burstan geriye kalan parasını ödemiş, evin kirasını ve bir çok şeyi halletmişti. Paradan da önemlisi, onu bu işte yalnız bırakamazdım.

Ağabeyi, ablası ve küçük erkek kardeşide bizim gelmemizi heyecanla bekliyordu. Bu yüzden evet, istesem de, geriye dönemezdim bu işten.

İçim bu düşüncelerle daralmaya başladığında tekrar ofladım. Biraz da acıkmıştım doğrusu. Fakat yemek yapmaya halim yok gibiydi. Tekrar kalemi alıp, en azından derse devam etmek isteyecekken telefonum çalmıştı.

Telefonu alıp, arayan kişiye baktım. Sarı kafa ismini gördüğümde gülümsedim. Arayan Astrid'di. Telefonu açıp, kulağıma yerleştirirken, "Ne o? Beni mi özledin?" diye sordum alay karışık hafif bir neşeyle.

Onun kulağa çok hoş bir müzik gibi gelen kıkırtısını duydum. Hafifçe kafa salladığını gözümde canlandırırken o, "Evet, müstakbel sevgilimi bir kontrol edeyim dedim." diye cevap verdi.

Dudaklarımdaki gülümseme daha da büyürken, "Geleceğim için çalışıyorum. Ne de olsa herkes bir şirket sahibi olarak doğmuyor." dedim.

Şaka yaptığımı biliyordu. Bu yüzden beni ciddiye almayarak güldü. Ardından, "Biliyorsun, bu şirketi yönetmek için 4 sene Amerika'da okudum. Yani, bana da altın kaşıkla sunulmadı." diye cevap verdi.

O görmese de, hafifçe kafamı sallayarak, "Zeki kadın." diye mırıldandım.

Dudaklarımdaki gülümseme konuşma boyunca hiç küçülmemişti. Bu konu bittiğinde Astrid sonunda, "Yarın son sınavın. Hazır mısın?" diye sordu.

Derin bir nefes alıp, arkama yaslandım. Elimi hafifçe yüzümde gezdirirken, "Sanırım? Yani çalıştım ama biliyorsun, neler olacağını görmeden bir şey söyleyemem." diye cevap verdim.

Astrid, "Bütün sınavlarını iyi bir şekilde bitirdin. Bunun da öyle olacağını biliyorum." dedi beni rahatlatır şekilde.

Dudaklarımdaki gülümseme küçük, memnun bir hal aldı. Hafif bir omuz silkmeyle, "Umarım." dediğimde karşı taraftan rüzgar ve araba sesleri geldi.

Kaşlarım çatılırken telefonu kulağımdan çekip, saate baktım. Saat 21.32'yi gösteriyordu. Onun çoktan işten çıkmış, evde olmuş olması gerekiyordu. Telefonu tekrar kulağıma yerleştirirken, "Neredesin ki? Dışarıda mısın?" diye sordum.

Araba kapısının sesi geldiğinde düşüncem onun onayına gerek kalmadan doğrulanmıştı. Birkaç saniye sessizlikten sonra Astrid, "Evet, iki hafta olmayacağım için şirketteki birkaç meseleyi hallediyordum." diye cevap verdi.

Yalandan aşıklar | [G×G]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin