Gece uyurken, sabah uyanırken kalbimde ağır bir his vardı. Sanki çok kötü bir şey yapmışım gibi geçmek bilmeyen bir his. Ama sebebini bilmiyordum, daha doğrusu yoktu. Sonuçta her şey normal ilerliyordu, ben normal ilerliyordum. Hayatımda neredeyse değişen hiçbir şey yoktu.
Fakat gözlerimi açtığımda, kollarımın arasında, sırtı bana dönük bir şekilde yatan sarı saçlı kadını gördüğümde beynimdeki bütün düşünceler uçup gitmişti. Kalbimdeki ağırlık daha da büyüyüp, beni ezip yok ederken ona bakıyordum.
Aynı boydaydık, fakat o kollarımın arasında o kadar küçük görünüyordu ki, ezilip, büzülen kalbim nefes almaya çalışıyormuş gibiydi. Bacakları arkaya doğru uzanmış, benim bacaklarıma dolanmıştı.
Eğilip, ona biraz daha yaklaşmak burnumu sarı saçlarına daldırıp, kokusunu içime çekmek istiyordum veya onu kendime yakınlaştırmak, sırtını göğüs kafesime bastırıp, onunla bütünleşmek istiyordum.
Ama bunların ikisine de hakkım yoktu, muhtemelen hiçbir zaman da olmayacaktı. Ona uzaktan bakmakla yetinecektim. Ama bunda da sorun yoktu. Bir gün buralardan gidecektim, değil mi? Okul bittiğinde veya ondan sonra.
Derin bir nefes almak istedim, fakat hayır yapmadım. Bunu yaparsam onu uyandırmaktan korktum. Uyanırsa bu anı biterdi, artık kollarımın arasında olmazdı. O yüzden hareket etmedim, nefes bile almadım. Onun orada durmasını, ondan yayılan hafif yaz çiçeği kokusunun keyfini çıkarmak için ben de gözlerimi kapattım.
Bu sessizlik uzun sürdü. Ama yeterince uzun değildi. O kollarımın arasında hafifçe kıpırdandı. Bana döndüğünde gözlerini açtığını biliyordum. Ben de tam uykuya dalacakken elimden alınan fırsat yüzünden hafifçe inleyip, gözlerimi açtım.
Gözlerim onun mavi gözlerine değdiği anda nefesim kesildi. Bazen gözlerinin rengi değişiyor gibi hissediyordum. Sanki bir an gökyüzü kadar açık, bazense bir Okyanus kadar kapalıydı. Ama her şekilde güzeldi. Beni kendine hapsediyordu.
Dudaklarına gülümseme konarken, "Günaydın." dedi.
Vücudum onun gülümsemesiyle daha fazla sakin kalamadı. Sanki böyle olması gerekiyormuş gibi anında dudaklarıma gülümseme konarken vücudumda bir karıncalanma başladı. Vücudumdaki kan akışı hızlanmıştı. Ona bakarken yüzümde nasıl aptal bir ifade vardı bilmiyorum ama ben de, "Günaydın." dedim.
Astrid biraz daha dönüp, kollarımın arasında sırt üstü yattığında artık bir kolum karnının üzerinde duruyordu. Elimi yukarı kalkmış olan pijamasından içeri daldırıp, beyaz teni okşamamak için zor duruyordum. Bu duyguyu bastırmak için elimi hareket ettirip, kenara koydum.
Astrid yüzüme düşen kahverengi saçlarımı iterken, "Sürekli senin alanını işgal ediyorum, özür dilerim." diye mırıldandı.
Yakınlıktan dolayı nefesi yüzüme çarpıyordu. Yutkunursam duyacağını bildiğim için kendimi tuttum. Saçıma olan nazik dokunuşlarına doğru eğilip, gözlerimi kapatmamak için direnirken, "Sorun yok, kollarımın rahat olduğunu biliyorum." dedim şakayla.
Astrid hâlâ uykulu olduğu için mayışmış bir şekilde gözleri yarı açık bana bakıyordu. Esneyip, kafasını sallayarak, "Mhm, hem de sıcak." diye mırıldandı.
Dönüp, biraz daha bana sokulmaya başladığında yutkunarak, "Sıcak mı?" diye sordum.
Benim yutkunmamı duymuştu, fakat görmezden geldi gibi veya tamamen uyanık olmadığı için anlamamıştı bile. Sadece mırıltılar çıkararak, "Evet, geceleri yatak soğuk oluyor, fakat sen hep sıcaksın. Muhtemelen kaslar yüzünden falan." dedi.
Kalp atışlarımın ergen bir çocuk gibi yükselmeye başlamasına gözlerimi devirmek istiyordum. Fakat onun dedikleri kafamı sarhoş gibi düşünemez hale getirmişti. Gerçi, sarhoş bir insan nasıl hisseder onu da bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalandan aşıklar | [G×G]
Chick-LitNorveç'te değişim öğrencisi olan Laçin Ayman yeni en yakın arkadaşı Astrid'in onu ailesine 'sevgilisi' olarak tanıştırmak istemesiyle kendini farklı bir ortamda bulur.