Hayatım boyunca bir çok yerde uyanmıştım. Çocukken kendi yatağımda, annem öldükten sonra sarhoş babamın dayaklarından korunabilmek için evden kaçıp, kaldırımda, çalıştığım tamirhanenin zemininde, kütüphanede veya başka rahatsız yerde.
Fakat asla böyle uyanmamıştım. Rahat bir uyku çekmiş bir şekilde, kafam tamamen ayık bir halde uyanmamıştım. Küçükken mutlu olduğumda bile asla keyifle bir uykudan uyanmadım. Şimdiki gibi değil, muhtemelen olmayacakta.
Yavaşça zihnimle birlikte gözlerim de açılırken ilk gözüme çarpan şey yatağın diğer tarafında uyuyan, kafasını koluma yaslamış Astrid oldu. Sarı saçları yatağa tamamen dağılıp, tanrıça gibi bir sahne yaratırken dudakları hafif aralıydı. Bakışlarımı kendine çeken ilk şey o olmuştu. Hafif aralı dudakları.
Onun dudaklarını gördüğümde ağır bir nefes alıp, sebepsizce kendi dudaklarımı birbirine bastırdım. Ardından gözlerim onun yatağa dağılmış uzun, sarı saçlarında gezindi. Yüz ifadesi tamamen yumuşamış, huzurla uyurken düzenli nefesler alıp, veriyordu.
Onun bu rahat, huzurlu ifadesi dudaklarımın yukarı doğru kıvrılmasına sebep oldu. Fakat bu gülümseme uyanık beynime çarpan çiş isteği ve uyuşmuş kolla yavaşça yüz buruşturmasına döndü.
Koluma kafasını yerleştirmesi tatlı bir manzara olsa da, kan akışını bozmuş, uyuşmasına ve karıncalanmasına sebep olmuştu. Onu uyandırmadan kalkmam ve çişe gitmem gerekiyordu.
Bu yüzden kolumu yavaşça çekmek için ona biraz daha yaklaştım. Kafasının yan tarafından tutup, kaldırmak için hareketlendim. Fakat bu onun sitem eder bir ses çıkarmasına ve bana doğru biraz daha sokulmasına sebep olmuştu. Şimdi kafasını kolumun üst tarafında duruyordu ve alıp verdiği düzenli nefesler omzuma çarpıyordu.
Yenilmiş bir şekilde derin bir nefes alarak kafamı tekrar yastığa yerleştirdim. Gelen çişi daha ne kadar tutabilirdim bilmiyorum. Her sabah aslında böyleydi. Gece uyurken çişe gitmiş olsam da, sabah erken saatlerinde fena halde çişim gelmiş oluyordu.
Oflayarak tavana baktım bir süre. Fakat dikkatim sürekli olarak omzumda uyuyan Astrid'e kayıp, duruyordu. Gözlerimi onun hafif aralı dudaklarından, huzurlu yüz ifadesinden alamıyordum.
Yani, Astrid güzel. Güzele bakmak sevaptır, değil mi? Müslüman olmasam da, şu an bu ifade oldukça işime geliyordu. Yoksa o güzel bakmak mıydı? Neyse sonuçta güzele güzel bir şekilde bakıyordum, yanlış bir şey yoktu bunda.
Astrid'in uyanmak gibi bir fikri yoktu. Bu yüzden tekrar kafasını kolumdan kaldırmak için hareketlendim. Fakat yine başarısız olmuştum ve bu da uyanıp, gözlerini açmasına sebep olmuştu.
Mavi gözleri direkt olarak benim kahverengi gözlerime temas ettiğinde hareketlerimi durdurdum. Birkaç saniye öylece yüzüne baktıktan sonra kendimi toparlayıp, aptal bir gülümseme ile, "Günaydın." dedim.
Onun da dudaklarına mutlu, küçük bir gülümseme kondu. İnce beyazı dişleri ortaya çıkarken, "Günaydın." diye karşılık verdi.
Yavaşça kafasını kolumdan çekerken, "Özür dilerim, gece dönmüşüm." dedi.
Kolum kafasından kurtulduğunda fırlayarak yataktan kalktım. Odanın içindeki tuvalete koşarken, "Çişin var." diye bağırmıştım.
Arkamdan onun kahkahasını duyduğumda ben de güldüm. Rahat bir şekilde çişimi yapıp, diğer işlerimi de hallettikten sonra banyodan çıktım. Ben çıkana kadar da Astrid üzerini giymişti.
Ben üzerimi değişirken de o da banyodaki işlerini halletmek için banyoya girdi. Sabah eğlenceli başlamış olsa da, biraz sonra aşağıya inip, aileyle birlikte yemek yiyeceğimiz düşüncesi geri gelmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/381703844-288-k537830.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalandan aşıklar | [G×G]
Chick-LitNorveç'te değişim öğrencisi olan Laçin Ayman yeni en yakın arkadaşı Astrid'in onu ailesine 'sevgilisi' olarak tanıştırmak istemesiyle kendini farklı bir ortamda bulur.