Bölüm 1.

498 65 30
                                    

Kütüphanede oturup, önümdeki derslerime odaklanmaya çalışıyordum. Fakat hâlâ açtım ve dersten yeni çıktığım için tamamen yorgundum. O kadar yorgundum ki, oturur şekilde bile gözlerim kapanıyordu. Vücudumda oluşan ağırlığı uyuyarak gidermek istiyordum, fakat bu sömestr olan finalleri iyi bir şekilde bitirmem gerekiyordu.

Zaten hem okuyup, hem de çalışmak burada zordu. Ülkeden kaçacağım derken bunu hiç düşünmemiş olmam boktandı. Ama bir önemi yoktu, buraya geldiysem bitirecektim. Babam elbette bana finansal yardım etmiyordu. Etmesini de istemiyordum zaten. Ondan kaçmak için buraya geldim, bana ulaşamaması daha iyi. Gerçi, umrunda bile değildir ne yaptığım. Yaşıyor muyum öldüm mü bilmiyordur bile.

Aklıma gelen gereksiz ayrıntılar ile birlikte derin bir iç çekip, kafamı yavaşça indirdim. Elimdeki kalemi ağır ağır çevirmeye devam ederken bakışlarımı pencereden dışarı çevirdim. Yağan yoğun kar ile dudaklarıma gülümseme kondu. Ne kadar şikayet etsem de, bu karlı havaları seviyordum. Hem soğuk, hem de güzel bir manzarası vardı.

Norveç yaşam için biraz pahalıydı. Fakat bir şekilde yaşıyorduk işte. Okumak zor değildi, fakat burstan geri kalan kısmı ödemek, kira vermek ve diğer bir çok şey zorlayıcıydı. Ayrıca vücudumu geliştirmek için gittiğim spor salonu da pek yardımcı olmuyordu. Elbette bu benim zevkimdi ve mecburi olan bir şey değildi, fakat vazgeçemiyordum.

Derse odaklanamadığım için derin bir nefes alarak arkama yaslandım ve elimdeki kalemi bıraktım. Kalkıp yemek yemeye gitmem gerekiyordu, fakat bunu da bitirmem gerekiyordu. Aç karına odaklanmayı başaramayacağım için boş boş oturmak anlamsızdı.

Tam toparlanmak için hareketlenecekken kütüphaneden içeri Astrid'in girdiğini gördüm. Elindeki poşeti sıkıca tutarken mavi gözlerinin bir süre kütüphanede gezinmesini izledim. Bakışları beni arıyordu, bunu biliyordum. Bu yüzden elimi kaldırarak onun dikkatini çektim.

Kaldırdığım eli gördüğünde bakışları bende sabitlendi. Dudaklarına gülümseme konarken yavaş yavaş bana doğru yaklaşmaya başladı. Gözlerim onun dalgalı sarı saçlarından elindeki poşete kaydı. Aç olduğum için tek düşündüğüm şey yemekti.

Karşıma oturup, elindeki poşeti masaya bırakırken, "Merhaba, nasılsın?" diye sordu her zamanki tatlı sesiyle.

Astrid ve ben bu sene tanışmıştık. Bizi tanıştıran kişi benim üniversite grubumdan en yakın arkadaşlarımdan biri olan Lyla'ydı. Lyla da benim gibi psikoloji öğrencisiydi ve Astrid'in kuzeniydi.

Astrid bizden 3 yaş büyüktü. Daha önce tanışmamıştık, çünkü kendisi Amerika'da okuyordu. Okumayı bitirip, ailesinin işinin başına geçmek için geldiğinde onunla tanıştık. Aslında bir ağabeyi, ablası ve küçük erkek kardeşi vardı. Fakat Ağabeyi doktor, kız kardeşi de avukatlık okumuştu. Babasının şirketini yönetmeye devam edecek kişi de Astrid seçilmişti.

Ona gülümseyerek, "Merhaba, iyiyim, aslında ben de tam yemek için çıkacaktım." dedim ona.

Astrid poşetten küçük bir kapta salatalık ve diğer kapta olan yemeği çıkarırken, "Bunu düşündüğüm için sana yemek getirdim." dedi.

Astrid eğlenceli bir kızdı. Aynı zamanda güzeldi. Görünüşünü taktir etmemek neredeyse imkansız olurdu. Ayrıca düşünceli ve zekiydi. Yani, kısaca mükemmele yakın bir tabirdi. Bu yüzden onunla anlaşmak her zaman kolaydı.

Kapalı kutuyu açıp, içindeki pilavı gördüğümde gülümsedim. Buradaki pilavlar Türkiye'de olanlar kadar güzel ve lezzetli olmasa da, seviyordum. Farklı bir lezzetti ama yemesi kolaydı ve kendi halinde lezzetliydi.

Kaşığı alıp ona mutlu bakışlarımı yollarken, "Sen mükemmel birisin." diye mırıldandım ona.

Astrid kıkırdayıp arkasına yaslanırken ben de yemeğimi yemeye başladım. Yemeği mideye indirirken bakışlarım onun üzerinde geziniyordu. Astrid sessizce etrafı izlerken üzerindeki kahverengi kabanını çıkardı ve sandalyenin arkasına astı.

Yalandan aşıklar | [G×G]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin