Multimedya da Mayra Atalay var.
Annemin hazırladığı sandviçleri yerken Eda ablanın erkek arkadaşı hakkında sohbet ediyorduk.
"Gerekçeten anlamıyorum. Madem çiçek alıyorsun git orkide al. 14 yaşında ergenler gibi papatya getirmiş." dedikten sonra annemle karşılıklı kahkaha attılar.
"Canım sende ne kadar vicdansız olmuşsun böyle. Düşünmesi yeter." diye söylenince annem, Eda abla hemen toparlanıp "Aman Seda sende hemen iyilik meleği kesildin. İki dalga geçtik diye vicdansız mı olduk? Aşk olsun ama." diye sitem etti.
Bu saçma muhabbetin sonu görünmediği için daha fazla katlanamadım. "Eveeet. Ben en iyisi odama gideyim artık. Sohpetinize doyum olmuyor." dedim sahte bi gülümseyle. Anlayışla başlarını salladıklarında yavaşça ayağa kalkıp duvarda ki saate baktım. Akşam olmuştu ve ben güneşin batmaya başladığını yeni fark ediyordum. Uzun bir zamandır saat, gün gibi kavramlarım yoktu. Acıkınca yemek yiyip, uykum gelince yatıyordum. Aslında düzensizlik beni daha çok yoruyordu ama hayatımı tekrar düzene sokmak şimdilik zor geliyordu. Kendimi hazır hissettiğimde bunu yapabilirdim. Sonuçta daha yaz tatilindeydik. Ders çalışma, sınavlara girme gibi bir zorunluluğum yoktu.
Kapıdan çıkmak üzereyken annem arkamdan seslendi "Bebeğim yarın Selim'le birlikte akşam yemeğine çıkacağız. Lüks bir otelde yer ayırmış. Çok yakın arkadaşları ve çocukları orada olacak. Seninde gelmeni istiyor."
Pekala. Bu beklemediğim bir gelişmeydi. Demek ilişkileri artık ciddi bir boyuttaydı. Annemle bu konu hakkında çok uzun zamandır konuşmamıştık. Açıkçası annemle onun erkek arkadaşı hakkında konuşmak bana pek doğru gelmiyordu.
Babam ben doğduğumda bizi bırakıp başka bir şehirde kendine yeni bir hayat kurmuş. Annem bana hamile kaldığında daha 17 yaşındaymış, babam ise 18'ine yeni girmiş. Babam bir iş bulduktan sonra evleneceklermiş ancak benim doğumumdan sonra babam bir sabah mektup bırakıp gitmiş. Gençliğini yaşamak istediğini falan söylemiş. Tabii annem evlilik dışı hamile kaldığı için anneannem ve dedem onu reddetmiş. O zamandan sonra annem ve ben tek başımıza yaşamış herşeye birlikte katlanmıştız. Onun tek varlığı bendim.
"Kendimi pek iyi hissetmiyorum annecim. Bu kez bensiz gitseniz?" diye kibarca reddettiğimde ne istediğim cevabı ne de istediğim tepkiyi almıştım. "Artık yeter Mayra! Üzüldün, yas tuttun ama yeter, bitti! Hepimiz üzüldük. Bir gece benim yanımda olsan, o zengin arkadaşlarıyla beni tanıştırırken bir kerecik senin desteğini hissetsem. Bu ilişkiye başlarken senin onayını aldım. Ama kendimi aylardır yalnız hissediyorum, her konuda." diye çıkıştığında verecek cevap bulamamıştım. Tepkisiz kaldığımda gözlerinde anlayışla ayağa kalkıp ellerimi tuttu. "Artık kendine gel güzel kızım. Herşeyi birlikte atlatabiliriz. Eskisi gibi. Sen benim bu hayatta ki tek varlığımsın. Yarın gece orada beni yalnız bırakma olur mu?" diye sorunca bencillik ettiğimi anladım. Onu aylardır yalnız bırakmış, her yanımda olmak istediğinde onu geri çevirmiştim.
En azından yarın gece özlediği kızı gibi olabilirdim. Sadece bir geceliğine acımı, üzüntümü bi kenara bırakıp onun yanında ve ona destek olduğumu hissettirebilirdim.