Multimedya da Berke Tandoğan var.
Selim Bey arkadaşlarını başıyla selamladıktan sonra bize dönüp annemin elini tuttu, "Arkadaşlar işte bahsettiğim hanımefendi karşınızda. Kendisi müstakbel eşim olur." dediğinde olduğum yerde donup kaldım. Annemin onunla ciddi bir ilişkisi olduğunu biliyordum. Yani en azından tahmin ediyordum ama biz bugüne kadar bütün kararlarımızı birlikte almıştık. Bu da neydi böyle? Kendi kafalarına göre evlenmeye mi karar vermişlerdi? Benim fikirlerimin artık onun için bi önemi kalmamış gibi görünüyordu. Yine de bu konuyu şimdilik kapatıp evde ayrıntılı olarak konuşmayı düşünüyordum.
"Kızım? Birşey mi oldu?" dedi annem omzuma dokunarak.
Annemin sesiyle kendime gelince yavaşça yutkunup "Hayır." diyebildim sadece. Çünkü bir sapıkla aynı masa da yemek yiyeceğimi tekrar fark ettim. Karşımda ki sapık hala pis pis gülüyordu. 'Bu kadar komik olan ne?' diye çıkışmak istedim fakat kendimi son anda frenledim.
"Selim seni arkadaşlarıyla tanıştıracaktı." dedi annem Selim Bey'e bakarak.
"Evet, kendisi de aramıza geldiğine göre..." belimden nazikçe tutup yanına çekti. "İşte Seda'nın güzel kızı Mayra." diyerek tanıştırdı beni.
Sapık hariç herkese sırayla bakıp gülümsedim. Çok şık giyinmişlerdi. Annemin neden bu kadar özendiğini şimdi daha iyi anlıyordum.
Herkes masaya doğru yürümeye başlayınca ben de Selim Bey'in yanına gittim. Elbise için teşekkür edememiştim hâlâ.
"Selim Bey!" dedim kısık sesle. Neden bilmiyorum ama elbisenin onun hediyesi olduğunu duymalarını istemiyordum. Saçma gelebilir ama benimle aynı yaşta gibi duran kızların belki de tüm kıyafetlerimden daha pahalı duran elbiseler giymesi az da olsa kendimi onlardan düşük görmeme neden olmuştu.
"Efendim Mayra'cığım?" dedi kibar bi ses tonunda.
"Şey... Ben elbise için... Teşekkür etmek istemiştim." dedim.
Selim Bey anlayışla gülümseyip "Asıl ben sorun çıkarmadığın için teşekkür ederim. Benim istek ve ısrarım üzerine herkesle birlikte öğrendiğin için üzgünüm. Annene bu konuda kızma. Birde... 'Bey' i kaldırsak mı artık? Ne dersin? Selim amca demeni tercih ederim." dedi benim gibi kısık sesle. Bu kadar hassas davranması beni çok memnun etti. Daha sonra göz kırparak annemin yanına gidip sandalyesini çekti. Gerçekten kibar, anlayışlı ve nazik bi adam gibiydi.
Herkes yerine oturunca benim yerimde belli olmuştu. Bir başta Selim amca diğer başta annem oturuyordu. Annemin hemen yanında ki sandalye boştu. Benim yerim orasıydı. Evet mantıklı bir seçim, sonuçta kimseyi tanımıyorum ve annemin yanında oturursam daha rahat edebilirdim. Ama sandalyenin diğer tarafı doluydu. Ne kadar mükemmel bir seçimdi ama (!) Lafımı geri alıyorum. Bir tarafımda annem varken diğer tarafta sapık oturuyordu ve hâlâ bıkmadan sırıtıyordu. Demek ki bu da sapık olmanın özelliklerinden biriydi. Ne kadar da şanslı bir kızım ama (!)
"Ee Mayra! Orada öyle dikilip duracak mısın yoksa yemeğe katılacak mısın?" dedi bilmiş sapık. Bide adımı ağzına alıyor. Gösteririm ben sana herkesin içinde bu ukala tavırları. Şımarık işte.
Keşke Doruk'ta burada olsaydı. Birinin benimle böyle konuşmasına asla izin vermezdi. Hatta bir kere... Hayır bu gün annem için çok özel bir gündü. Eski ve beni üzen anıları düşünmenin vakti hiç değildi.
*
Bende yerime geçip oturduğumda garsonlar yemek servis etmeye başladılar. Selim amca yemekte bile iş konuşan bir adamdı. Yaptığı işi gerçekten önemsiyor olmalıydı. Annem de sohbet ortamını direkt kurmuş şimdiden arkadaş olmuş gibi görünüyordu. Annem artık eskisinden daha girişken davranıyordu ve bu durum beni gerçekten sevindirmişti. Bazı üzücü olayları atlatmış ve kendine güvenen bir insana dönüşmüştü. Selim amca onu mutlu edebiliyordu.