Multimedya da Uzay var.
Merhaba ben geldim. Dediğim gibi 2-3 günde dönemediğimi farkındayım ve bunun için çok üzgünüm, gerçekten çok özür diliyorum.
Size 2-3 günde düzeltip sizlerle paylaşacağım dediğim bölümü düzelttim, ekledim, çıkardım ve okunmaya hazır hale getirdim. Son kez okuduktan sonra sizlere sunacaktım ancak telefonun notlar kısmında yeller esiyordu. Bilgisayarın internet bağlantısı olmadığı için başından beridir telefon kullanıyorum. Tahmin edersiniz ki gerçekten zor ve yorucu bir iş. Küçücük, minicik, sevimli bir notebook almak için para biriktirmeye -artık kaç yıl sürer meçhul - çalışıyorum. Aldığım zaman bu sorun ortadan kalkacaktır. Şimdilik idare edeceğim.
Bölüm silinince, tekrar bir duyuru yapıp durumu izah etmem gerekiyor dedim ancak bir kaç tane okuyucuyu da bıktırmak ve kaybetmek istemediğim için karşınıza kısa bir bölümle gelmek durumunda kaldım. Silinen bölümün üzerinde çok fazla çalışıp emeğime değecek; uzun ve güzel bir bölüm hazırlamıştım ama durum ortada. Bende sizi bekletmeden hemen bir bölüm hazırladım. Eksik ve hatalı yerler var ise affola.
Benim de ne kadar üzgün olduğumu tahmin edersiniz. Sizden birazcık anlayış bekliyorum. Bir de eklemeden geçmiyorum yeni bölümü zaman kaybetmeden yazmaya başladım.
Uzatmadan kısaca bir durumdan daha bahsetmek istiyorum. Hepimizin bildiği gibi ülkemiz özellikle son zamanlarda toprağa fazlasıyla asker verdi. "Ölen öldü, bu saatten sonra elden birşey gelmez." demekle hiç bir yere ulaşılmaz. Elbette ki elimizden birşey gelir. Çözüme ulaşmakta, problemi yaratmakta kendi elimizde. Hiç kimsenin görüşleriyle dolduruşa gelmemek ve kimsenin fikirleriyle hareket etmemek de bizim elimizde. Sizleri de sıkmak istemediğim için MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN bu konularla ilgili SADECE iki sözünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Belki milyonlara değil ama 2-3 kişiye bile farkındalık yaratabilirsem ne mutlu bana;
*Şayet bir gün, çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun.
*Muhtaç olduğun kudret, damarlarında ki asıl kanda mevcuttur!
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Bu güne kadar hangi nedenlerle de olsa hayatını kaybetmiş bütün şehitlerimiz için Allah'tan rahmet diliyorum. Esir tutulan işçilerimizin de sağ salim ailelerine kavuşmaları için dualarımızı eksik etmeyelim.
İyi okumalar :)
*
İçeceklerimiz 15 dakika sonra geldiğinde masada hâlâ konuşan olmamıştı. Uzay ve Berke birbirlerine iğneleyici bakışlar atarken, Pera kafasını hiç kaldırmadan içeceğini yudumluyordu. Etrafı incelemeyi keserek konuşmaya çalıştım.
"Ihm! Şey..."
Pera "Bu limonata ne kadar lezzetli. Bir de çikolatalı kurabiye olsa tadına doyulmaz." diyerek ortamda ki soğuk havayı dağıttı. Anına Uzay eliyle garsonlardan birini çağırdı.Efe abi gülümseyerek bize yaklaştığında Uzay da ona gülümseyerek selam verdi.
"Hoşgeldiniz gençler! Ne zamandır görünmüyorsunuz." dediğine aklıma geçen yaz geldi. Uzay ve Doruk'la birlikte burada 2 aydan fazla çalışmıştık. Yarım gün çalıştığımız için günlük ödenen ücret direkt olarak yarıya düşüyordu. Bununla birlikte hiçbirimiz para için çalışmıyorduk. Dükkân sahibi de bu durumdan oldukça memnun bir halde ödediği ücreti daha da azalttı. Şimdi ne kadar para aldığımızı bile hatırlamıyorum doğrusu. Çok eğlenceli geçiyordu. Zamanın nasıl geçtiğini de yorulduğumu da fark etmiyordum. Okullar kapandıktan sonra da bu kafeye hiç gelmemiştim, gelememiştim. Çünkü Doruk'u hatırlatan hiç birşey yapamıyordum.